23. BÖLÜM

38 3 0
                                    

Amy bir haftadır odasından dışarı adımını atmamıştı. John ile odasında oyalanıyor Ares'i seviyorlardı. Aryan'ı çok özlemişti. Bazen kaçıp gitmek geliyordu içinden hatta planları hazırdı ama yanında küçük çocuk varken bunu yapması imkansızdı. En azından bir araç lazımdı onlara bu araç ise anca bir gemiydi. Ama liman yolunu bilmiyordu ve onu oradan götürebilecek birisini tanımıyordu. İçinden gelen oflamayı dışarıya vermekte tereddüt etmedi. Oflamasıyla beraber geniş kapısı büyük bir gıcırtıyla açıldığında Ares John'la beraber oynadığı yerden kalkmış gelen hizmetçiye hırlamaya başlamıştı. Hizmetçi kız ise korkusuna titriyordu. John Ares'i zorda olsa sakinleştirdi. Amy hizmetçi kızı inceledi ''Korkma ben izin vermediğim sürece sana bir şey yapmaz.'' dedi. Hizmetçi kız Amy'e bir reverans yaptı ve teşekkür etti. Ardından ''Prensesim ben kral tarafından sizin özel hizmetkarınız olarak gönderildim.'' dedi başını yerden kaldırmayarak. Ah tabi bu ülkenin bir kralı vardı. Gelmelerinin üzerinden bir hafta geçse de odasından hasta olduğunu bahane edip çıkmadığı için kralı görememişti tabi. Saygısızlık yaptığını biliyordu ama bu ülkeye saygısı yoktu. Buraya istemeği bir şekilde getirtilmişti. ''Adın nedir?'' dedi Amy aslında dostane olmaya çalışıyordu. Sonuçta bu ülkede pek tanıdığı yoktu ama bu kız ona güvenilir gelmemişti.  ''Adım Mila efendim.'' dedi kız. Amy Milaya yanına gelmesini işaret etti. ''Mila ben samimiyetten yanayım. Sadece adımı söylemen yeterli.'' dedi Amy. Kızı gözlemeyi aklının bir köşesine yazdı dikkatli olmalıydı. ''Peki efendim yani Amy.'' dedi Mila belli ki tedirgin olmuştu. Amy ise kahkahasına engel olamamıştı. ''Oturmayı düşünmüyor musun Mila?'' dedi Amy. Mila hala ayakta dikiliyordu. ''Aslında sizi geceye hazırlamam gerekiyor efendim.'' dedi. Amy duyduğu sözlerle kaşlarını çatmıştı. ''İlk olarak az önce bir konuda seninle anlaşmıştık bana adımla hitabet edeceksin Mila. ve ikinci olarak da gece için neden hazırlanıyorum acaba?'' dedi. Amy sızlanarak. Burası kendi sarayı değildi. Nazını geçirebileceği abileri yoktu. Bu yüzden hareketlerine dikkat edip abilerini utandırmamalıydı. ''Akşam sizin ve prensimizin gelişini kutlama amaçlı soylulardan oluşan bir yemek düzenlenecek. Kral hazretleri sizin de katılmanızı arzu ediyorlar ve sizin onu kırmayacağınızı düşünüyorlar.'' dedi Mila kısaca. ''Tabiki kralın bu teklifini geri çevirmek bana yakışmaz.'' dedi Amy. Mila'nın onun maskesine ve üstündeki pantolona baktığı bariz belliydi. Ama Amy zaten bu bakışlara alışmıştı. ''Öncelikle banyo yapmak istiyorum Mila lütfen önce sıcak su sonra da soğuk su olsun.'' dedi kıza. Kız reverans yapıp odadan çıktı. Bir kaç saat sonra Amy sıcak suyun kaslarını gevşetmesini bekliyordu. Mila'nın ne kadar odada kalma ısrarına rağmen kızı odadan dışarıya gönderebilmişti. Maskesini yalnızca bu zamanlarda çıkartıyor ve yüzüne yara yapmaması için merhem sürerdi. Sonunda maskesini takıp banyodan havlusuyla beraber çıkmıştı ki odasının kapısı ardına kadar açıldı. Amy karşısında duran adama bakarken adam bakışlarını kadından zorlanarak aldı ve başka yöne doğru bakmaya başladı. ''Üzgünüm Amy bu halde olduğunu bilmiyordum.'' dedi Rangor. Amy'nin gözleri Mila'yı aradı ama ortalarda yoktu. Rangor Amy'nin Mila'yı aradığını anlamıştı. ''Mila'yı az önce mutfakta görmüştüm.'' dedi. Amy o banyo yaparken odasının önünden ayrılan kızı parçalara ayırmak istedi ama ona hiçbir ceza vermeyecekti şimdilik. ''Bundan sonra kapımda Ares'i tutmalıyım anlaşılan.'' dedi Amy. Kendi kendine konuşur gibi bir hali vardı. Sonra nişanlısının orda olduğunu anladı. Utanç yüzünde dalga dalga yayılıyordu. Başını öne eğdi "Neden burdasın Olis?" dedi. Rangor kadının ona Olis demesine katlanamıyordu. Bu bedeni Olis'in görecek olması, Amy'nin kokusunu Olis'in çekecek olması yeterince canını acıtıyordu. Rangor hemen kendine geldi. ''John yere düştü kaşı açıldı. Ah öyle bakma önemli bir şeyi yok." dedi Rangor Amy'nin yüzündeki endişeli ifadeyi görmüştü. "Nerede?" dedi Amy. "Şuan şifahanede bşrazdan gelir." Rangor bu sözleri der demez Amy dışarıya çıkmak için hamle yapmıştı. Ama bu hamlesi Rangor'un koluyla durdurulmuştu. "Bu halinle şatoda dolaşmayı düşünmüyorsun herhalde." dedi kadına alayla. Kadın merakından üzerinde nelerin olduğunu unutmuş olmalıydı. "Dışarı çık." diye bağırdı Amy. Rangor kadına reverans yapıp odadan çıktı Tabi o saçma gülücüklerinden atmayı da unutmamıştı. Amy hızla dolabında bulunan binici kıyafetlerinden birini aldı ve üzerine geçirdi. Saçlarını kurulama gereği duymadan havludan kurtardı. Islak saçları giysisinin ıslanmasına neden olsa da Amy bunu umursamadı. Muhtemelen akşam dayanılmaz bşr baş ağrısı olacaktı. Şifahaneyi hizmetçilere sora sora buldu. Herkes bir prensesi bu giysilerle ve ıslak saçlarla görmeyi ummuyorlardı. Amy şifahanei bulduğunda John'u gördü. ''Seni yaramaz. Başını hep belaya sokuyorsun küçük bey ne kadar korktuğumu biliyor musun?'' dedi. John ona gülümsüyordu. Çocuğun yanında şifacı vardı. ''Endişelenecek bir şey yok efendim. Çocularla oynarken düşmüş.'' dedi. Amy inanamayan ifadelerle Çocuğa bakıyordu. Hangi arada odadan çıkmıştı. ''Başın iyileşene kadar benim yanımdan ayrılman yasak ayrıca odaya gidince bana hesap vereceksin John bu kadar kolay kurtulamazsın.'' dedi Amy sinirli olduğu her halinden belli oluyordu.  Şifacıya teşekkür etti ve John'un kolundan tutarak odasına gitti. 

***

Olis koridora çıktığında o tanıdık kokuyu duydu. Kiraz çiceği kokusu bütün bedenini sardı. Başını döndürmeye kalbini hızlı çarptırmaya yetmişti bu koku. Aynı eskisi gibi diye geçirdi içinden. Bu gece düzenlenen yemeği uzaktan izleyecekti. Hala Amy'nin karşısına çıkmak için çok erkendi. Amy ise o sıralarda Mila'nın elibise giydirme ısrarlarına karşı direniyordu. Binici kıyafetlerini giyecekti ve bu kararından kimse onu vazgeçiremezdi. Mila'da bunu anlamış olacak ki pes etmişti. Yemek zamanının geldiğini haber verdiklerinde Bir yanında Ares diğer yanında da John ile yemek salonuna girdi. Bütün sesler kesilmişti. Kral da dahil herkes bu kaçık kadına bakıyordu. Kral oğlunun bu kadın için neden bu kadar ısrar ettiğini şimdi anlamıştı. Prenses hiç bir kadına benzemiyordu. Eşsiz bir çekiciliği vardı. Ve tam olarak dikkatleri üzerine nasıl çekeceğini iyi biliyordu. Çoğu erkeğin bile korktuğu bir kurdu yanında gezdiren bir baya hayralık duyulamayacak gibi değildi. Amy masanın ucunda kendine ayrılmış bölüme geldiğinde Kral ve Prense ayrı ayrı reverans yaptı. Kral bu binici kıyafetiyle kendinden emin duran kadına baktı. Rangor ise etraftaki adamların kadına hayran hayran baktığını gördüğünde hepsini öldürmek istemişti. Bu gece Rangor'a rahat yoktu anlaşılan. Babası bile kıza büyülenmiş gibi bakarken diğer erkeklerin gözündeki şehvet normaldi. Masadak diğer soylularda kalkıp prensese reverans yaptılar herkes yerine oturdu. Uzun bir gerginliğin ardından yemekler servis ediliyor aynı zamanda muhabbetler başlamıştı. Amy kral ile güşüşerek muhabbet ederken Rangor yanındaki adamın laflarını dinlemek istemiyordu. Karşısında oturan kadının gülüşünü izlemek o melodik sesi duymak istiyordu. Uzun bir süre onu bu şekilde izledi. Kızın gülüşüne öyle dalmıştı ki kulağına yaklaşan askeri zor farketmişti. Asker Rangor'un kulağına eğildi ve geri çekildi. Masadaki kimse Rangor'un yüzünün renkten renge girdiğini farketmedi. En sonunda sinirden gözlerinden ateş fışkırırcasına etrafına baktı. Herkes gülüp eğleniyordu. Rangor sinirin bütün vücudunu ele geçirmesine izin verdi. Ve ardından sandalyesini büyük bir gürültüyle itti ve masaya yumruğunu koydu....

YILDIZLAR GÖKYÜZÜNDE YÜZERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin