Amy geldiğinde Zach ve John'un beraber oyun oynadıklarını gördüğünde bütün siniri uçup gitmişti. Zach'in üstü başı değişmiş banyo yaptırılmıştı. Bu çocuğu kesinlikle koruması altına alıcaktı. Aynı John gibi küçük Zach'inde ailesi olmadığı için korunmaya ihtiyacı vardı. Çocukların yanına gidip oyunlarına dahil oldu bir süre onlarla oyun oynayıp gülüştüler. Mila odaya geldiğinde ise kızı köşedeki koltuğa çekip oturttu. Amy eline aldığı merhemle Milan'nın yanağını ovuyordu. "Mila Zach bundan sonra benim yanımda. Ayrıca sen de benim korumam altındasın sizlerden birine kim dokunursa hemen bana geliceksin. Anladın mı beni?" dedi. Mila kafasını sallamakla yetindi. Ona böyle şevkat gösteren onu böyle koruyan biri olmamıştı daha önce. İşte tam da şu anda Mila Prens Olis'in casusluğunu yapmayı bırakmış ve bu kadına bağlılık yemini etmişti içinden.Daha kendi nişanlısının önüne çıkmaktan korkan bir prensten ne gibi yardım görebilirdi ki. Bu kadın ona güven vermişti.
****
Amy gecenin bir yarısı bağırış seslerine uyanmıştı. Yanında yatan iki küçük çocuk yatakta huzursuzca dönüp duruyorlardı. Mila da sesleri duymuş olacak ki geceliği ve dağılmış saçlarıyla odasına girdi. Amy yataktan usulca kalktı. Milanın yanına gitti. Fısıltıyla "Neler oluyor Mila ne bu bağırış?" diye sordu. Mila'nın yüzü beyazlamıştı. "Amy savaş. Büyük ordu kalenin surlarına yaklaşmış." dedi. Gözleri korkudan fal taşı gibi açılmıştı. "Mila korkmana gerek yok ben buradayken size kimse bir şey yapamaz." dedi Amy. Ve giysi dolabına gidip üstündekileri çıkarttı. Üzerine binici kıyafetlerini giymeye başladı. "Mila mutfağa gidip size yetebilecek kadar çok yiyecek al." dedi. Mila Amy'nin szölerini duyar duymaz koşturarak mutfağa gitti. Eline kocaman bir sepet geçirdiği gibi içine yiyecek doldurmaya başladı. Sonunda elindeki sepet tıka basa dolmuştu. Mila yeterince yiyecek aldığına emin olduğunda koşarak odaya geri döndü. Odanın içine girdiğinde odada kimseyi göremedi. Çocuklarda yoktu ortalıkta. Amy duvara asılı olan halının arkasındaki odayı daha geçenlerde keşfetmişti. Çocukları oradaki yatağın üzerine yatırdı. Siyah perdelerle örtülü pencerenin bir tanesini açıp odanın havalanmasını sağladı. Gizli geçitin girişini de yerdeki halıyı kaldırarak açtı. Çocuklar için bir çok kıyafet getirdikten sonra odadan dışarı çıktı. Mila'yı karşısında görünce rahatlamıştı. Kızın elinden sepeti aldı. Hemen onu içerideki gizli odaya götürdü. "Olaylar bitene kadar burada çocuklarla beraber olmanı istiyorum. Kimse sizi burada bulamaz. Eğer bizim tarafımız savaşı kazanırsa kapıyo rahatlıkla açıp çıkabilirsiniz ama eğer kaybedersek bu halının altındaki gizli geçitin kapağını kaldır ve ordan gidin. Nereye çıktığını bende bilmiyorum. Bu paralar sizi ARİA'ya götürmek için yetecektir. Bu notu ordaki saraya ulaştır. Abimler size yardım ederler. Ve bu kılıcı al Mila. Aklında bulunsun öldürmezsen ölürsün." dedi Hızlıca kızın eline mektup, para ve kılıcı tutuştumaya çalışırken. Mila hiç bir tepki vermeden karşısındaki kadını dinliyordu. Amy onu çok az bir süredir tanısa da her şeyi planlamış bve onları kurtarmak için elinden geleni yapıyordu. Bu kadına vefa borcu olarak dediklerini yapmalıydı. "Şimdi iç kapıya gel ve arkamdan kilitle. Ares'i yanınıza bırakıcam. O sizi her şeyden koruyacaktır. Ve son olarak da çocuklara onları çok sevdiğimi söyle. Eğer bir şey olursa bunu onlara hiç unutturma Mila. Sana güveniyorum." dedi ve odasından çıktı. Mila ise kadının arkasından odasının kapısını kilitlemiş Ares'i yanına alıp gizli odaya gidip bu odanın da kapısını kilitlemişti. Şimdi tanrıya Amy'nin iyiliği için dua ediyordu. Gelecek hakkında düşünmekten korkarak çocukların ortasına yattı ve ikisini de kanatlarının arasına aldı..
*****
Amy kendini şatonun koridoruna atıığında gerçekten delirmiş olduğunu düşünüyordu. Şuan Mila ve çocuklarla beraber kaçması gerekiyordu. Ama Amy bu zamana kadar kimseyi yarı yolda bırakmamıştı. Aslında bu ülkeye hiçbir borcu yoktu. Onu önemsemeyen insanlarla doluydu ama kendi itibarı söz konusuydu. Bu zamana kadar insanlar tarafından cesur olarak anılırken bu savaştan sonra korkak kaçak gibi şeyler duymak istemiyordu. Kararlı adımlarla belinde kılıcı sırtında yayı ile kralın yanına gitti. Adam onu farkettiğinde şaşkın gözlerle ona bakıyordu. "Bizim için savaşmak istediğine emin misin?" diye sordu kıza. Kral bu kızın bu kadar cesaretli olabileceğini tahmin edememişti. Olis ise kızın geldiğini gördüğü an saklanmak için kendine bir yer bulmuştu. Kadının dik duruşu ve inanılmaz çekiciliği ona tekrar aşık olmasına neden oluyordu. Rangor ise kızın yüzüne bakamıyordu. Yaptığı hata yüzünden özür dilemesi gerekiyordu ama lanet olasıca gururu buna engel oluyordu. Amy nin bu gibi soğuk sesini duyduğunda ise artık özür dilemek için çok geç olduğunu anlamıştı. "Hayır kralım ben sizin için değil kendim ve burda bulunan ailem için savaşacağı. Mila, John ve Zach. Yani ben bu orduya karşı sadece dört kişi için savaşacağım." dedi. Sonra ise ark'ın yanına gidip savaş stratejileri hakkında konuşmaya daldı. Adamın savaş stratejisi hakkında bazı hatalar yakalayıp onları düzeltti. "Hayır Mark eğer kapıdan bir müdahale yaparsanız zaten oradan çıkmanızı bekledikleri için açık hedef haline gelirsiniz. Bak şu kulelerdeki askerler az sayıda. Oraya yeterli sayıda okçu koyarsak bize çok yardımı dokunacaktır. Şu ormanlığın içine ise askerleri saklayıp ordu geldiğinde arkasını kesmiş olucaz. Yollara tuzak kurmalıyız ama bu tuzaklarda askereri kullanmamaışıyız. İplerle okları tetikleyen bir kaç mekanizme koyduk mu ipe değdikleri anda şu bölgelerde ok yağmuruna tutulmuş olacaklar. Biz en az asker kaybıyla en çok zarar vermeye çalışıcaz." dedi haritanın üzerinde elini gezdirip Mark'a anlatmak istediklerini bir bir sıralıyordu. Mark Rangor'un gözünün içine baktı. Karşılarındaki kadın fazlasıyla zekiydi. Rangor kadını başıyla onaylamıştı. Mark Amy'nin söylediklerini uygulamak için yalarındaki komutanlara emir vermeye başlamıştı.
***
Düşman askerleri kurulan tuzaklarla güçsüzleştirilmişti. Tam da kapıdan çıkmalarını beklerlerken arkalarında Amy ve Rangor'un önderliğinde olan ordularının yarısı belirmiş onlarla güçlü bir mücadeleye girmişlerdi. O sırada Olis'in önderliğinde olan ordunun diğer yarısı ise Kalenin kapısından çıkmıştı. Düşmanın etrafı şimdi kendi ordularıyla sarılıydı. Amy savaş meydanındaki çetin çatışmalara girmeden önce kendine uygun bir yer seçip yayını gerdi. Okları bitene kadar düşman askerlerine ateş etmişti. Her zamanki gibi acı çekerek ölmeleri için boğazlarından boyunlarından öldürmeye çalışıyordu. Böylelikle okunu yirmi kişiye isabet ettirmişti. Şimdi ise yayını sırtına taktı ve Sol eline kalkanını sağ eline de kılıcını alarak meydandaki savaşın içine daldı. Karşısına denk gelen iki adamı saniyeler içinde yere sermişti. O sırada saçlarındaki ter damlalarını savururken karşısında mızraklar ona doğru gelen düşman askerini fark etti. Aryan'ı şaha kaldırdı. Adamın ona gelmesi için biraz daha zaman vardı. Durup adamı beklemeye başladı. O sırada yanında beliren bir askeri öldürmekle meşguldü. Mızraklı asker yanına geldi ve ilk hamlesini savurdu. Amy hamleyi ustalıkla kalkanıyla defetti. İkinci darbe ise kalkanının biraz yukarsına gelmişti. Amy mızrağın sivri ucunu burnunda hissttiğinde Aryan'ı geriye doğru çekti Ve kılıcıyla adamın mızrağının tahta sopasına bir darbe indirdi. Mızlar ikiye bölümüş ucu kopmuştu. Adam hiç zaman kaybetmeden kılıcını belinden çıkartıp Amy'e doğrulttu. Amy zor bir kılıç mücadelesine girmişti. Ama aklına arkasında bıraktıkları gelince bir anda karşısında adamın başının tam ortasından kılıcını geçirdi. Adam attan düşerken yüzü iki parçaya bölünmüştü. Amy arkasına dönüp savaşa devam etti. Bir ara Rangor yanına geldi. Amy nişanlısını tanımakta zoorluk çekmişti. "Olis yanımda ne işin var?" dedi. hem karşısındaki düşmanın kılıç darbesini savuşturuyor hem de nişanlısına laf yetiştiriyordu. "İyi misin diye bakmak için geldim." dedi Rangor sanki kızla araları çok iyimiş gibi. Amy bir an Rangor'a baktı gerizekalı fdiye içinden geçirmeden edemedi. Düşman askeriyle tekrar dövüşmeye devam etti. O sırada nişanlısına baktığında etrafını beş kişinin sardığını gördü. Rangor büyük bir gayretleetrafındakileri savuruyordu. Zorlanmadığı açıkça belliydi. Amy nişanlısının bu halini gördüğünde kendi etrafındaki askeri öldürmüştü. Bir anda bir askerin dörtnala mızrakla nişanlısına doğru geldiğini gördü. Etrafındaki askerlerden dolayı onu göremiyordu. Yardım etme dürtüsüne engel olamadı. Ve mızraklı askerin hedefine ulaşacağı sırada yolunu kesti. Amy karşısındakinin iyi bir savaşçı olduğunu o zaman anlamıştı. Akasında savaşan Rangor'a baktı adam tek tek etrafındakileri öldürmeye başlamıştı. Anlaşıla ona doğru gelen saldırıyı farketti. Bu kısa bakışlarını karşısındaki düşmana çevirdi. Karşısındaki adam kırmızı görmüş boğa misali Amy'e bakıyordu. Adam kılıcına davranıp ilk hamleyi yaptı. Güçlü kollardan bu darbeyi zorda olsa karşıladı Amy. Ama işinin kolay olmayacağı ortadaydı. Aryan huysuzlanmaya başlamıştı. Amy Aryan'ın nesi olduğunu anlamak için başını öne eğmişti. Bunu kesinlikle yapmamalıydı. Karşısındaki adam onun bu kısa süreli dalgınlığını fırsata çevirmişti. Amy'nin ayağına bir çizik iliştirmişti. İzi kalmayacağı belli oluyordu. Ama Amy adamla uğraşırken arkasından gelen atlıyı farkedemedi ve sol omzunun biraz daha aşağısından aldığı hamleyle Aryan'ın üzerinden düştü. Amy kalan gücünün son kırıntılarını toplayarak Aryan'a gitmesini işaret etti. At Amy'nin ona tembihlediği Mila ve çocukları bekleyeceği yere doğru gitmeye başladı. O sırada Amy omzundaki acıyı umursamadan sırt üstü düştüğü yerden kalkmaya çalışıyordu. Ama az önce ona öldürücü bakışlarla bakan adamın atının karnına attığı çifteyle ağzından çıkan çığlıktan sonra gözlerini kapatıp kendini karanlığa bıraktı....
Uzun bir bölümle merhaba umarım beğeniyorsunuzdur. Yorum yapmaktan çekinmeyin keyifli okumalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLAR GÖKYÜZÜNDE YÜZER
Ficção Históricaİntikam için çarpan bir kalbin yaşadıkları Amy'i kana susamış bir katile çevirmeye yetecek mi? Kırılan kalbini yakışıklı prensin aşkıyla onarabilecek mi yoksa kardeşinin intikamını almak için onun aşkını mı kullanacak. Kafası karışan Amy bu sırada...