bölüm şarkısı;
Current Joys - FearTesadüfler vardı. İnsanlar inişli çıkışlı bir yolda yürürken karşılaştıkları tesadüfleri görmezden gelerek yaşamaya çalışıyorlardı. Göz yumuyor, kabul etmiyorlardı. Çünkü inkar etmek, kabul etmemek her zaman daha kolay bir seçenekti. İnsan tesadüfleri kabul etmediği bu dünyada kendi bildiğine, kendi düşündüğüne o kadar inanıyordu ki, başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Hiçbir söz onunkine denk olamaz, onu o yoldan geri döndüremezdi.
Yaz bitti. Yazın bittiğine, sonbaharın soğuk esintisiyle gelip çattığına inanmak istemedim. Tekrar okulda olmak, tekrar yüz kişilik sınıfta ter kokusuyla derin bir kavgaya girmek, yemekhanede sıraya girmek, değişik göz temaslarına maruz kalmak istemiyordum. Kasabada geçen cehennem gibi bir yazın aynı zamanda bir cennet olduğunu yeni yeni düşünmeye başladığım sırada, yani Park Chanyeol'ü deli gibi özlediğim ama nerede olduğunu bilmediğim ve neden gelmediğini bilmediğim sıralarda babası çıkıp oğlunun nerede olduğunu sorduğunda dünyam başıma yıkıldı. Kasabadaki evimin penceresinden baktığım dünyadan da büyük bir dünya yıkıldı başıma. Öyle ki, taşımayı bırakın tutamadım bile.
"Chanyeol nerede?" Neredeyse Chanyeol'le aynı boyda, fakat ona göre daha çelimsiz ve daha kilolu, tıpkı onun gibi çatık kaşlı, yorgun bakışlı ve boğuk sesli bu adam, Chanyeol'ün babası, kapının eşiğinde durmuş meraklı gözleriyle bize bakıyordu.
"Bay Park," dedi Junmyeon ciddi ses tonuyla. "Oğlunuzun sizin yanınızda olduğunu biliyorduk. Kasabadan döndüğümüzde orada kaldı, aramalarımızı açmadı biz de konuşmak istemediğini düşündük ve şehire geldiğini."
"Chanyeol bir aydır yok," dediğinde kalbime bir ağrı girdi. Chanyeol bir aydır yoktu. Chanyeol neredeydi?
Hızla telefonumu çıkarıp tontonumu aradığımda yerimde duramıyor, oradan oraya gezip duruyordum."Alo, büyükanne," dedim telaş dolu sesimle.
"Efendim şekerparem," dediğinde "Chanyeol," dedim. "Sana daha önce aradığımda sormadım fakat o senin yanında mı, nerede olduğunu biliyor musun, biz döndüğümüzde kasabada kalacağını söylemiş?"
"Chanyeol siz gittikten sonra iki gün burada kaldı tatlım, sabahları işleri olduğunu söyledi ben de bir şey sormadım akşam geliyordu. Sonra gelmedi bir daha ben de eve gittiğini düşündüm. Ha şey, masanın üzerine de teşekkürler her şey için diye not bırakmış. Bir daha görmedim. Neden sordun birtanem, bir şey mi oldu?"
"Seni sonra ararım büyükanne," dediğimde "Tamam tatlım merak ettirme," dedi ve ben de hızla telefonu kapattım. Junmyeon Chanyeol'ün babasını içeriye davet ederken hepimiz mutfağa geçmek için ayaklandık. Kyungsoo kahve yaptı ve pencerenin önündeki koltuklarda oturduk.
"Sizinle tatile gittiğini biliyordum, arada mesaj atıyordu fakat dönem başladı ve o mesaj atmayı kesti. Hâlâ orada olduğunu düşündüm telefonlarını da açmıyor, oraya gidip bakacaktım fakat sizin geldiğinizi gördüm. Oğlum nerede, neden sizinle dönmedi?"
Karşımda bir baba vardı. Endişeyle bakan gözleri suratlarımızda gezinip sorusunun cevabı için çırpınıyordu. Oğlunun nerede olduğunu bilmediğimizi ona söylemek istemiyordum, Chanyeol markete gitti, birazdan gelecek demek için sol kolumu kırabilirdim belki de. Chanyeol yoktu. Üstelik iki günlük bir yok oluş da değildi bu. Korku beni derin bir kuyuya atarken başımı kaldırıp yukarıya baktığımda babasının suçlayıcı bakışlarıyla karşılaştım.
"Kimse bir şey söylemeyecek mi?" dediğinde derin bir nefes verip arkasına yaslandı.
"Chanyeol'le kasabadaydık, döneceğimiz gün orada kalacağını söyledi. Ağustos'un başlarında geldik buraya, o zamandan beri onu görmedik," dedi Kyungsoo öne atılarak. Böyle zamanlarda hep öne atılıp konuşmayı çok iyi becerebilen biriydi o. Boşuna ona true alfa demiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gömleğime karadutların bulaşmış || Chanbaek
Mystery / ThrillerBaekhyun, dolabında kimden geldiğini bilmediği bir kitap bulur. "Bana neden karadut diyorsun?" "Çünkü saçların bana karadutları anımsatıyor. Çünkü gömleğime karadutların bulaşıyor Baekhyun. O lekeleri yıkasan çıkmaz." "Beyaz gömlek," dedim. "Ona m...