düşüyorum, düşüşümü izliyorsun

800 117 83
                                    

bölüm şarkısı; The Bloody
Beetroost & Grata Svoba Bech
-
Chronicles of a Fallen Love

Pyramus, Kraliçe Semiramis'in ülkesi Babil'in en yakışıklı genci, Thisbe ise en güzel kızıydı. İkisi Kraliçe Semiramis'in çevresini tuğladan yapılmış surlarla çevirttiği Babil kentinde birbirine bitişik iki evde komşu olarak yaşıyorlardı. Ancak aileleri evlenmelerine müsaade etmiyordu. Her gece iki evi ayıran duvardaki çatlaktan konuşurlardı. Gece olup ayrılma vakti geldiğinde ise duvarın iki tarafında dudaklarını duvara dayayıp öyle vedalaşıyorlardı. Bir sabah, şafak yıldızları ortadan kaldırıp güneş çimenlerin üzerindeki kırağıyı erittiğinde her zamanki yerlerinde buluştular. Kötü talihlerine lanetler yağdırdıktan sonra ertesi gece, el ayak çekildikten sonra kimselere görünmeden evlerinden çıkıp buluşmaya karar verdiler. Buluşacakları yeri surların dışındaki Ninus'un Türbesi olarak belirlediler.

Gece olduğunda önce Thisbe, türbenin önüne gelerek kararlaştırdıkları gibi dut ağacının altına oturarak beklemeye başladı. O sırada gecenin koyu karanlığında, çenesinden süzülen kanlardan avdan döndüğü anlaşılan dişi bir aslanın, hararetini gidermek için pınara doğru geldiğini gördü. Gördüğü manzaranın dehşetiyle kendini hemen yakındaki bir mağaraya attı. Bu arada aceleden atkısını düşürdüğünü fark ettiyse de aslana yem olmak korkusuyla geri dönemedi. Aslan suyunu içtikten sonra ormana dönmek için yola koyulurken yerdeki atkıyı gördü ve kanlı ağzıyla yoklayıp didikledikten sonra yoluna devam etti. Gecikmiş olmanın telaşıyla hızlı hızlı randevu yerine doğru yürüyen Pyramus kumda aslanın ayak izlerini fark edince dehşete kapıldı. Thisbe'nin yerde kanlı atkısını görünce aslanın onu parçaladığını ve öldürdüğünü düşündü. Yerdeki kanlı atkıyı alarak buluşacakları ağacın altına geldi ve onu gözyaşlarıyla ıslatarak öpmeye başladı. Pyramus kılıcını çekti ve kalbine sapladı. Yaradan fışkıran kanlar toprağa yayıldı, ağacın köklerine ulaşarak gövdesinden meyvesine yükseldi ve ağaçtaki beyaz dutları baştan aşağı kırmızıya boyamaya başladı. O sırada mağaradan çıkıp gelen Thisbe sevgilisini can çekişirken gördü. Haykırmaya, dövünmeye başladı. Onun cansız bedenini kucaklıyor, yaralarını gözyaşlarıyla yıkıyordu. Thisbe "Sen kendini vurdun ve bunu benim için yaptın. Ben de cesurum ve aşkım da senin aşkın kadar güçlü. Buna ben sebep olduğum için arkandan geleceğim. Bizi ayırabilecek yegane şey olan ölüm arkandan gelmemi de engellemeyecektir. Ve ey bizim kederli ailelerimiz, bu son ortak arzumuza karşı gelmeyin, aşk ve ölüm bizi birleştirdi, mezarımızı da tek yapın. Ve sen ey ağaç, bu kıyımın izlerini sakın kaybetme, dutların kanımızın anısını hep taşısın." diyerek kılıcı var gücüyle göğsüne sapladı. Thisbe'nin ailesi onun son dileğini yerine getirdi, tabi tanrılar da. Bedenleri tek bir mezara kondu ve o günden sonra dut ağacı, onların anısına, meyvelerini koyu kızıl renkte verdi.

Oyun kurucu Park Chanyeol, tam karşımda uyuyakalmışken aklımdan çıkmıyordu bu hikaye. Koca bıyıklı hocamız bunu canlandırarak gösterdiğinde bir saçmalık olduğuna inanmıştım oysaki hikayesi oldukça dramatikti.

Park Chanyeol, bileğindeki alçıyı iki hafta sonra çıkarttırdı. Eh, götünde kurt vardı çünkü. Büyükannem bu iki hafta boyunca ona bebek gibi bakmıştı. O da halinden çok memnun bir şekilde ayağını uzatmış üzüm yerken gıcpis bir şekilde sırıtıyordu bana. Gıcık ve pisin karışımı. Hayatınızda Jongdae varsa kesinlikle yeni kelimeler öğreniyorsunuz.

Eh haliyle iki hafta ölüm gibiydi. Göle birkaç kere gitsek de Chanyeol yalnız kalmasın diye dışarıya çıkmıyorduk. Neyse ki sonunda alçıyı çıkartıp yürümeye çalıştığında ilk işimiz kasabaya inmek oldu.Hepimiz çok bunalmıştık, kafa dağıtmaya ihtiyacımız vardı.

Gömleğime karadutların bulaşmış || ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin