gideceğim dünyadaki en uzak yere çünkü yarın hep oradasın

781 93 200
                                    

bölüm şarkıları;
Danny Vera - Roller Coaster

FINNEAS - I Lost a Friend

Lana Del Rey - Love Song

Final part 2 || "Herkes aşkın ulaşılmayan bir şey olduğunu söyledi ama seni gördüm, aklımı başımdan aldın."

Beni saran hüzünleri, içinde mutlu insanların yaşadığını sandığım evleri, soğuk gecelerde sıcak bir yer arayan kimsesiz kedileri, birbirine deliler gibi aşık sevgilileri, tatlı acı limonlu kurabiyeleri, annemi, babamı, kendimi düşünmüyorum artık.

Tek düşündüğüm şey Chanyeol. Tek arzuladığım, tek istediğim. Şimdi burada olacakları hissediyorum ama ben yine de kimseyi düşünmüyorum, ondan başka.

Hiçbir tarafımız aynı değildi, bu çılgın yüksekler ve gerçek derin alçaklar ile yürüyoruz bir labirentte. Düşüyoruz sonra buna hayat diyoruz hep bir ağızdan. Sadece saklanmak asla yeterli değil, biliyoruz. Kaybolmak istiyoruz, bu deli fırtınalarda savrulup gidiyoruz. Sonra savrulup giden hayatımızın tek bir şey yüzünden olduğunu anlıyoruz. Durdurmaya çabalasak da, elimiz kolumuz bağlı.

Bir ıslık. Bunca yıldır kalbimle en güvendiğim insanlardan birinin nefesiyle hayat bulurken, o ıslık benim cehennemim olmuştu. Hiçbir şey bu kadar anlamsız olmamıştı ama o ıslık, o isim şimdi o kadar anlamsızdı ki. Kabul etmiyordum.

Birini ormanına alacak kadar iyi tanımak gerektiğini söylüyordum hep. Bir insanı ormanına almak da zordur, tehlikelidir. Ve şöyle devam ediyorum ormanını yakarsa eğer ya da keserse dallarını, toprağı, taşı, mantarı sevmezse eğer, onu ormanından uzaklaştır. Onu en karanlık, en tehlikeli yere at ki yapmaması gerektiğini anlasın. O kişiyi en karanlık, en tehlikeli yere atamayacak kadar sevdiğim için şimdi ne yapacağımı da bilmiyordum. Atsam da, bu yaptıklarına karşılık hiçbir şeydi ve ben sadece ondan nefret edebilirdim ama şu an ondan nefret bile edemiyordum.

Islık devam ederken dudaklarımı araladım ve karanlık yerde elimdeki telefonu arkama doğru tuttum. Sonra ışıklar açıldı. Tam karşımda Sehun, yüzünde anlamsızca bir gülümsemeyle dururken hemen yanında sandalyede elleri bağlı Chanyeol endişeli gözlerle bana bakıyordu.

Arkamdan Kyungsoo'nun iniltilerini duyduğumda Chanyeol "Baekhyun gidin buradan," diye bağırsa da geri geri yürüyüp Kyungsoo'nun kanlar içindeki haline baktım.

Bacağından vurulmuş olması beni biraz olsun rahatlatsa da Jongin deliler gibi ağlıyordu.

"Nini, bir şeyim yok iyi olacağım," dedi Kyungsoo. Tek eliyle üst baldırında akan kanı durdurmaya çalışıyordu. "Bana bir bez parçası bulun!"

Jongin deliler gibi ağlamaya devam ediyordu tabii. "Hâlâ bir şeyim yok diyor Kyungsooooo."

Onlara yaklaştığımda Kyungsoo bağırdı. "Ben iyiyim, gidip Chanyeol'ü kurtarın."

Buna karşılık yıllardır alışkın olduğum sesiyle Sehun güldü. "Ah hâlâ Chanyeol'ü kurtaracağını sanıyor."

Durdum. Ne istediğini, neden böyle bir şey yaptığını anlamıyordum. Üstelik yüzündeki anlamsız gülümseme de sinirlerimi çok bozmaya başlamıştı. Koşar adımlarla Sehun'a doğru gittim. Chanyeol ben gelirken sandalyede tepinmeye başlamış ve ipleri çömeye çalışıyordu.

Gözyaşlarım tekrardan istemsizce akmaya başlamıştı. "Sehun," dedim titrek bir sesle. "Sen...anlamıyorum."

"Anlamayacak bir şey yok Baekhyun. Ah, o kadar aptalsınız ki, hepiniz, gerçekten de aptalsınız." Yürümeye başladığında elinde bir silah olduğunu fark ettim. Yavaş adımlarla Chanyeol'ün etrafından bana doğru yürüdü. Burası deponun sonuydu arkada duvar vardı ve buradan nasıl kurtulacağımızı bilmiyordum.

Gömleğime karadutların bulaşmış || ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin