bölüm şarkısı;
Given James - City Of StarsKüçükken hep rüzgar olmak istiyordum. Büyük hortumlar, kasırgalar çıkarmak her şeyi yıktıktan sonra hafif hafif esmek, yapraklarla dans etmek istiyordum. Bana göre rüzgar önüne gelen her şeyi yıkacak güce sahipti. Ateşi söndürür, suyu, toprağı hareket ettirebilirdi. O zamanlar küçük bir çocuktum ama rüzgar olmak istiyordum. Uzaklara gitmek, insanların saçlarını uçurmak, kağıtlarını ellerinden kaydırmak, yağmurun ardından kokan toprak kokusunu pencerelere ulaştırmak istiyordum. En çok da kaçmak istiyordum, evden, herkesten. Rüzgar olup bir daha geri dönmemek, her şeyi unutmak istiyordum. Oysaki sadece küçük bir çocuktum. Büyüyünce doktor, mühendis, aşçı olmak gibi bir düşüncem hiç olmadı. Ne olmak istiyorsun sorusuna ise hep yalandan şeyler uyduruyordum. Tek isteğimin uçmak, dalgaları havaya kaldırıp insanları ıslatmak olduğunu bilseler bana yan gözle bakacak çok insan olurdu. O zamanlar büyükannemin evinin uzağında bulunan uçuruma gider önümdeki masmavi denizle konuşurdum. Rüzgar olsaydım eğer dalgalarını hiç susturmayacaktım.
Büyükannemin evi şehirden uzaktı, oraya gitmek için kocaman bir dağı geçmeniz ardından onlarca yokuş çıkmanız gerekiyordu. Yokuşları hiçbir zaman sevmemişimdir. Hayat da çık çık bitmeyen yokuşlara benzer çünkü. Sonunu görmek için koşarsın var gücünle. Hiç durmadan. Ama koşan insanlar genelde bazı gerçekleri unutuyorlar, bu yokuş sandıkları kadar kısa mı ya da düz mü? Hayır bu yokuş dimdik ve upuzun, tamamına bakmak için kafanızı arkaya yaslamanız gerekiyor. İnsanlar doğduğu günden itibaren o yokuşa tırmanıyor ve eğer sağlam basmazlarsa yokuş aşağı yuvarlanıyor. Ardından şeytan yanan görkemli tahtına oturuyorken elindeki şaraptan bir yudum alıyor ve delicesine kahkaha atıyor.
Asıl mesele o yokuşu yavaş yavaş çıkmak. Bazıları doğuştan şanslı olduğu için yokuş değil de merdivenden çıkıyor bazıları ise o kömür karası asfalta tırnaklarını batırmaya çalışıyor. İşte o zaman sevgili şeytan şarabından bir yudum daha alıyor.
Park Chanyeol, gözleri kapalı şarkısını söylerken bunları düşündüm. O benim çık çık bitmeyen yokuşum, kömür karası asfaltım, dimdik ve upuzun bir yolum. O yokuşu çıkmaya çalışıyorum, tekrar tekrar düşerken, saymayı unutacak kadar çok ağrılarıma, kanayan tırnaklarıma üzülecek kadar az.
☀️
Günler, günler ve günler geçti. Sonunda yaz kapıyı çalıp "Merhaba salaklar" dedi. Jongdae bu durumdan çok şikayetçi çünkü tam bir kış adamı. Kendini aşağı atmaması için bir sebep göremiyormuş ama atarsa da alevlenip yanarak ölmekten korkuyormuş. İkide bir "Ay bana bir şeyler oluyor," diyor ve tişörtünün içine üflüyor ardından da sövmeyi ihmal etmiyor tabii. Jongin ise tam bir yaz adamı, mayosunu giyip palet ve gözlüklerini taktıktan sonra salona geldiğinde altımıza işimemize çok az kalmıştı. "Ee ne zaman gidiyoruz denize?" demiş ve paletleriyle pıtı pıtı yürüyüp koltuğa oturmuştu. Pıtı pıtı olmuştuk hepimiz.
"MEZUN OLUYORUM LAN!!!" diyerek içeri girdi Minseok. "Sonunda benden kurtuluyorsunuz oğlum."
"Sen mezun olmadın mı ya," dedi Jongdae ve buz gibi çilekli milkshake'ini sesli bir şekilde içti. Çileğe ayrı bir hayranlığı vardı. Junmyeon'a milkshake alması için yalvarmıştı. Çilekli olanından. Çilekli olması önemli.
Ben hala Jongin'e gülerken Minseok "Geliyorsunuz dimi?" diye sordu. Bu cehennem sıcağında mezuniyeti vardı ve pek tabii bizde orada olacaktık. Kafamı salladım.
"Kuşum yuvadan uçuyor," dedim. "Mühendis mi olçen sen, oy oy gel seveyim seni."
Jongin nihayet paletlerini ve gözlüğünü çıkardığında "Akşama maç var beyler," dedi. Sütlü çikolata teni ve bembeyaz ışıltılı gülüşüyle biskolata erkeklerine benzediğine yemin edebilirdim. Televizyonda reklam yapsa oradaki erkeklere bin basardı benim deli reçelim.
![](https://img.wattpad.com/cover/228375038-288-k394222.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gömleğime karadutların bulaşmış || Chanbaek
Mystère / ThrillerBaekhyun, dolabında kimden geldiğini bilmediği bir kitap bulur. "Bana neden karadut diyorsun?" "Çünkü saçların bana karadutları anımsatıyor. Çünkü gömleğime karadutların bulaşıyor Baekhyun. O lekeleri yıkasan çıkmaz." "Beyaz gömlek," dedim. "Ona m...