bölüm şarkısı;
Son Feci Bisiklet - Pazar ve ErtesiAffedemiyorum. Beni yalnız bırakan insanları, babamın elimden tutuşunu ve beni sanki mal satıyormuş gibi büyükanneme verişini affedemiyorum. Yaptığım pişmanlıklar, ormanımda dağ olmuş gitmiş ve ben o dağa tırmanamıyorum, o dağı geçemiyorum, zirveye ulaşamıyorum. Dümdüz ormanımdaki dağlar büyüdükçe büyüyor, göğüs kafesimi delip geçiyor ama ben oturup sıkışan kalbimi tutsam da affedemiyorum.
Belki de bütün bunlar ormanımdaki karanlıklara ışık tutmadığımdan, o dağlara tırmanmaya usanmaktan, ormanıma aldığım insanların ağaçlarımı ateşe vermesinden ileri geliyordur.
Yoruldum. Bu kelime artık fazla alışılmış bir kelime gibi, beynimde dönüp duruyor. Çok yoruldum. Annemi özlemekten yoruldum, babama kızmaktan fakat ne kadar kızsam da onu yine de özlemekten yoruldum. Chanyeol'ün kömür karası asfaltlarını, dik yokuşlarını çıkmaktan yoruldum. En çok da sanki hayatım çok güzelmiş gibi psikopatın biri bana saçma sapan mesajlar atıp beni kaçırıyordu bunu kimseye söyleyememekten yoruldum. İçimdeki sıkıntı bir türlü gitmiyordu. Kalbime oturan yumru o akşam üzeri elimizde silahlar, tetiği çekmeye hazır minik parmağımın ucundan başlayıp kalbime doğru uzun bir yol çizip oturuvermişti.
O gece kampta yine şarkılar söylenip dans edildi, ateşin üzerinden atlanıldı ve göle çıplak girildi. En korktuğum şeylerden biri buydu. Göl tehlikeli olmasa da çırılçıplak, karanlık suyun ve bir sürü kişi içinde kimin götünüzü ellediğini de göremiyordunuz ama bir sorun daha var, Kırmızı Kavak gölü tehlikeli. Bu Kavakta kural gibi bir şey olsa da, kurallar çiğnenmek için vardır diyen esrarcı manyaklarla dolu kasabamızda, ölü insanların sayısını bir elin parmaklarını çoktan geçti. Ama deli kanlı millete bunu anlatamıyorsun. En azından benim tayfa manyak değil dediğim vakitte, Jongdae anadan doğma soyunup cumburlop diye suya atlayıverdiğinde gece saat üçtü. Junmyeon arkasından koştu ve küfrederek soyundu. "Hay ben sizin aklınızı sikeyim," diye bağırdım oturduğum kütükten. Jongin bana pis pis sırttı ve ben de "Hayır," dedim. "Aklından bile geçirme." O sırada gözleri yukarı kaydı ve arkamdan gelen deli, manyak Park Chanyeol beni kucakladı birden. Çığlığımı evde mışıl mışıl uyuyan büyükannem bile duymuştur.
"Kulağımı siktin Baekhyun," dedi ciddi tonla. Ben inmeye cebelleşirken, iri yarı cüssesiyle toprağı dövüyor ve kafam kadar elleriyle beni sıkıca tutuyordu. "Başka yerlerini de sikmeden indir beni hemen," diye çığırdım.
Kıvır kıvır saçları dalgalanırken gülümsedi. "Olur."
Sonrası ıpıslak ve soğuk. Tabiki beni soymadı, ki buna izin vermezdim. Kendimi suyun derinliklerinde buldum. Sonra kendisi de üzerinde ne varsa çıkarmadan atlayıvermişti suya. Gecenin üçünde arkada 'Neon Trees - Animal' çalarken gölde yüzüyorduk. Su her zamanki gibi soğuktu, belki buz keser ölürdüm şuracıkta diye düşünmeden duramıyordum.
"Jun, az önce götümü mü elledin sen?" diye bağırdı Jongdae. Güldüm.
"Hayır," dedi. "Ben değildim, kim elledi lan götünü?"
"Yanımda sadece sen varsın geri zekalı," diye söylendi. "Götüm elden gidiyor Baekhyun yardım et."
Tekrar güldüm. Tabii sonra bu gülümsemem söndü çünkü arkadan biri popomu avucu içine almış, eliyle ileri geri hareketler yapıyordu. Hışımla arkamı döndüğümde bunu yapanın Chanyeol olduğunu görmemle bütün bedenim buz kesmiş, tüylerim diken diken olmuştu. "Götümü mü elledin az önce sen?"
"Yoo," diyerek tekrar arkama geçti. "Ellemedim." Ve tabiki avucuna tekrar popomu yerleştirdiğinde kulağıma eğildi. "Karadut." Donup kalmış, suyun dibindeki kumları ayakkabılarımla deşiyordum. Üşüyordum, kendimi sıkmasam dudaklarım titreyecekti fakat Park Chanyeol, popomdan belime doğru ilerleyen ellerini durdurmuyordu. "Çok güzel kalçaların var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gömleğime karadutların bulaşmış || Chanbaek
Misterio / SuspensoBaekhyun, dolabında kimden geldiğini bilmediği bir kitap bulur. "Bana neden karadut diyorsun?" "Çünkü saçların bana karadutları anımsatıyor. Çünkü gömleğime karadutların bulaşıyor Baekhyun. O lekeleri yıkasan çıkmaz." "Beyaz gömlek," dedim. "Ona m...