(⁰⁴)

8.9K 1K 487
                                    

Bir adım. Üç adım. Beş adım. On adım. On beş adım...

Adım attıkça gerginliğim artıyordu. Hyunjin'den kaçan ben; şu an onun elini sıkıca tutarak, bedenine yaslanarak ilerliyordum. Kaldırımdan bir sürü insan geçiyor, bazıları omzuma çarpıyordu.

Hyunjin'in kulağına yaklaşıp ağlamaklı bir sesle konuştum. "Eve dönmek istiyorum."

Birkaç binalık yolu anca bitirmiştik ve ben daha şimdiden ağlama isteğiyle dolup taşmıştım.

"Dönelim." Beni onaylayarak gülümseyip eve doğru yolumuzu değiştirdiğimizde kendimi çok kötü hissetmiştim. Binaya girdiğimiz gibi elini bırakıp eve koşacaktım.

Adımlarımızı tekrarlayarak binaya ulaşıp kapıyı açtığımızda, bina kapısının şifresini ben de bilmiyordum ama Hyunjin Hyerin teyzeden öğrenmiş olmalıydı, elini bıraktığım gibi merdivenleri ikişer üçer çıkıp titreyen elimle kapıyı açtım. Kapıyı açık bırakıp koşarak odama girmiş, kapıyı kapatıp yatağıma girmiş ve dizlerimi kendime çekmiştim.

Ne kadar süre öyle yattığımı hatırlamıyorum ama Hyunjin'in odama gelmesiyle gözlerimi kapatıp uyuyor taklidi yaptım.

"Bu ne be böyle?" demişti odama girdiği gibi. Ardından birkaç kitap kulesini yıkarak perdeleri açışını duydum. Camı açtığı gibi odama temiz hava ve çocuk sesleri dolmuştu.

Yorganın bıraktığı küçük aradan onu izlemeye başlamıştım, yere oturmuş kitaplarımı inceliyor ve onları bir şeye göre ayırıyordu.

Yüzlerce kitabım vardı. Daima okumuştum, Fransız edebiyatından, Rus edebiyatından, İngiliz edebiyatından, her türden ve her dilden çevrilen kitapları okumuş en sevdiklerimi işaretleyicilerle doldurup okumaktan yıpratmıştım.

Kitaplarımı sessize şarkı mırıldanarak ayırırken söylediği şarkıyı duymaya çalıştım. Yine Haven'i söylüyordu. Gözlerimi kapatarak sesini dinlemeye başladığımda şarkı söylemeyi bırakıp konuştu.

"Uyumadığının farkındayım."

Cevap vermeyip gözlerimi açarak ona baktığımda hala kitapların arkasını okuyordu.

"Her zaman kaçıp kendisi gizlediğin yer fazla dağınık. Kitaplık sipariş etmeye ne dersin?"

Bunu ben de düşünmüştüm. Ama montelemeyi bilmiyordum ve odama başka birinin girmesini sevmiyordum, her ne kadar Hyunjin yine sınır ihlali yapıyor olsa da. Annemin zaten gücü yetmezdi bu yüzden sipariş etmek yerine öylece odama yığmıştım. Hyunjin'e karşı her zamanki gibi dürüst davrandım.

"Kitaplık monte etmeyi bilmiyorum."

"Zaten satın aldığın yer monteli-" Cümlesi yarıda kalmıştı çünkü ona 'odama girmek yasak' dediğimi hatırlamıştı. Yüz ifadesinden mahcupluğu anlaşılıyordu. "İstersen çıkabilirim?"

"Hayır, her yerin düzenini bozduğun gibi burayı da bozabilirsin."

"Bu bir ima mıydı?"

"İmanın ne olduğunu bilsem de yapmayı bildiğim söylenemez." Yattığım yerden doğrulup yüzümü ovdum. "Ne yapıyorsun kitaplarıma?"

"Türlerine göre ayırıyorum."

"Kitaplık siparişi verebilirsin, tabii sen monte edeceksen. Odamın sınırları içine senden başkası giremez." Gülerek beni onaylayıp işine geri döndüğünde önüne oturup ayırdığı kitaplara baktım. Polisiye, tarihi, bilimkurguyla fantastikleri aynı yere koymuş aptal, günlük ve psikoloji romanlar olarak ayırmıştı.

Haven / HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin