(²²)

7.5K 850 401
                                    

"Hayır, olmaz. Hyunjin, lütfen ya!"

Şu an beni dışarı çıkarmak için resmen yalvaran, önüme çöküp ellerimi tutarak lütfedip duruyordu, Hyunjin'e dışarı çıkmayacağımı kesin bir dille söylemeye çalışıyordum ama yüzlerce kod yazmaya yeten aklı buna yetmiyor gibi görünüyordu.

"Jeongin, hadi bak, tanımadığın kimse yok orada."

"Ya sen git. Ben evde kalıp kitap okumayı tercih ederim Hyunjin, lütfen ya." Ellerimi bırakıp yerden kalkarak beni göğsüne çekip sıkıca sarıldı.

"Tamam, özür dilerim."

"Affettim." Kollarını bana sıkıca sarmaya devam ederken gülümsedim. Israr ettiği için pişman olmuştu daha şimdiden. Beni sıkıştırmak hoşuna gitmiyordu.

"Uzatmamalıydım."

"Hyunjin, arkadaşlarınla vakit geçirmek istemeni anlıyorum ve beni de evde bırakmak yerine onlarla kaynaşmam için götürmek istiyorsun ama bir kafeye gidemeyeceğimi biliyorsun." Beni onaylamış, çenesini omzuma yaslamıştı. Evin ortasında öylece sarılmaya devam ediyorduk ve bunan hiç şikayetçi değildim.

Benim için bir çok fedakarlık yapmış, evden çıkmayı azaltmış, arkadaşlarıyla buluşmalara neredeyse son vermiş ve ben nasıl rahat ediyorsam onu yapmak için çabalamıştı. Böyle düşününce onu geri çevirdiğim için üzülmüştüm. Alnımı omzuna yalayıp gözlerimi kapattım.

"Bak, ne diyeceğim?"

"Söyle güzelim." Deme şunu ya heyecanlanıyorum!

"Arkadaşlarınla buluşmakla bir derdim yok, yine onların yanında olabilirim."

"Yani birinin evine gidersek gelir misin?" Kararsız kalsam da, Hyunjin için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Başımla onayladım. "Ama bizi arabayla alacaklar."

"Kafeye gitsek de bizi arabayla alacaklardı."

"Tamam, evi en büyük olan arkadaşında buluşmalarını rica et. Kabul ederlerse gelirim, etmezlerse sen kafeye gidersin." Beni onaylamış, geri çekilmeden önce boynuma minik bir öpücük kondurmuş ve telefonunu alıp odasına geçmişti. Ben de kendi odama dönüp gidersek ne giyerim diye düşünmeye başladım. Hala alışverişe çıkmamıştık, çıkamamıştık benim yüzümden. Bu yüzden ev kıyafetleri dolu bir dolabım ve Hyunjin'in dışarı çıkarken giymem için aldığı tişört, gömlek vardı.

Uzun süre dolabıma bakıp ne giyeceğimi düşündükten sonra karar verememiştim. Havalar serinlemeye başlamıştı ve bu havaya uygun dışarı kıyafetim elbette yoktu.

"Jeongin, Changbin'in evine gidiyoruz." Başımla onayladığımda yanıma gelmiş kaşlarını çatmıştı. "Mutlu görünmüyorsun, bak, gelmek istemiyorsan gelme."

"Ondan değil. Kıyafetim yok." Dudak büzdüğümde güldü. "Ne gülüyorsun bu önemli bir problem. Pasta dilimli pijama altımı mı giyip gideyim?"

"İstersen pembe panterli pijama takımını bile giyebilirsin, benim açımdan hiçbir sorun yok."

"Ama zaten dışarı az çıkıyorum, güzel gitmek istedim." yanaklarımı okşayıp alnımı öptüğünde gözlerimi kapatarak ellerimi tişörtünün eteklerine koydum. Düşüp bayılacaktım şimdi.

"Yarın dersten sonra sana güzel kıyafetler alırım ama bugünlük benim kıyafetlerimden giy, olur mu?" Onayladığımda odasına geçmek için elimi tutmuş önen yürümeye başlamıştı. Yatağına oturduğumda bana kıyafet bulmak için dolabın önüne geçti.

"Ne giymek istiyorsun kedi?"

"Pantolon?" Bana olacağından emin olmadığımız pantolonlarına baktı. Poposu benimkine göre daha büyüktü.

Haven / HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin