(²⁸)

6.6K 754 262
                                    

Odanın kapısını ittirmeden önce koridorda bekleyeceğini söyleyen Jisung ve Chan'ı onaylayıp içeri girdim.

Hyunjin, camın önündeki koltukta dirseğini koltuğun koluna yaslamış, annesine bakarken beni görünce gülümseyerek doğruldu.

Hızla yanına gidip o ayağa kalktığı gibi beline sarılıp gözlerimi kapatarak yüzümü omzuna gömdüm. "Nasılsın?"

"Aynıyım, annem gözlerini açmadan değişmeyeceğim sanırım." Başımla onaylayarak geri çekilip yüzünü avuçlarımın arasına aldım. "Bir şey yedin mi?"

"Hayır, annemi yalnız bırakamadım."

"Ben buradayım, git bir şeyler al."

"Gidecek misin?" Belimdeki kollarını sıkılaştırdığında yüzüne yaklaştım. "Kalayım mı?"

"Hemşireler seni ürkütmeyecekse..."

"Sen yanımdasın ya." Gülümseyerek alnını alnıma yasladığında çenemi kaldırıp dudağını ufacık öptüm. Bu arada, henüz annesine çıktığımızı söylememiştik.

"Jisung ve Chan burada mı?" Onayladığımda benden ayrılıp saçlarımı okşadı.

"Onlarla da bir görüşeyim. Bekle sen."

"Bekliyorum." Hyunjin arkasını dönüp çıktığında gece lambası yanan odada az önce Hyunjin'in kalktığı yere oturup Hyerin teyzeye döndüm.

Arkadaşımdı o benim, ilk ve tek arkadaşım.

Bize her geldiğinde farklı bir oyuncak veya oyun getirirdi. Hyunjin'in artık oynamayı bıraktığı oyuncaklar olduğunu duymuştum annemle sohbet ettikleri zamanlarda ama önemli olan onları benim için güzelce paketleyip her gelişinde hediye ederek benimle halının kenarlarında araba sürmesiydi.

Aklıma gelen anılarla kıkırdadım.

"Teşekkür ederim, Hyerin teyze. Benim arkadaşım olduğun ve bana arkadaş gönderdiğin için çok teşekkür ederim. Uyan ki, sana sıkıca sarılıp anne kokusunu içime çekip, mutlu olacağın bir haber vereyim. Küçükken arabalarıyla oynadığım oğlunla şimdi nasıl güzel vakit geçirdiğimi anlatayım." İç çekerek koltuğu yatağa yaklaştırıp elini kavradım.

"Bir keresinde kapıları açılan bir araba getirmiştin ve ben çok şaşırmıştım. Oynarken kapısı kırıldığında üzülmemem için yapıştırmıştın ama artık kapısı açılmıyordu. O araba hala duruyor, biliyor musun? Getirdiğin hiçbir arabayı atmadım ben. Her şeyi atmaya meraklı oğluna rağmen." Gülümseyerek elini okşarken avucuma yanağımı yaslayıp yaşlanmaya başlamış yüzünü izledim. Kırklı yaşlarının sonlarına geliyordu. Çok güldüğünden olsa gerek, yanakları ve gözlerinin kenarları kırışmıştı.

Gülümseyerek onun kırışan cildini izlerken açılan kapıya döndüm.

"Chan ve Jisung gitti. Jisung bir şeyler anlattı ama senin de doğrulamanı istiyorum." Başımla onaylayıp, ikili kanepeye oturan bedenine döndüm.

"Jisung'ı çağırmadan dışarı çıktım, biri bana çarpana kadar her şey güzeldi ama sonrasında panikledim. Jisung gelip sakinleştirmeseydi orada öylece kalırdım, gece olana dek."

"Çok mu korktun?" Elimle şöyle böyle yapsam da, deli gibi korkmuştum. Yanını patpatladığında kalkmak için hareketlenmiştim ki sıkılan elimle Hyerin teyzeye döndüm.

"Jeongin..."

"Buradayım." Gülümseyerek yüzüne yaklaştım. Yarı açtığı gözleriyle bana bakarken konuştu. "Buradasın. Evden dışarıdasın." Gülümseyerek onayladım. "Seni görmek için hastaneye kadar geldim, Hyerin teyze. Kalk da nispet yapayım dışarı çıkabildiğim için."

Haven / HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin