"Emin olmasam arabamı kullanmana izin verir miydim sanıyorsun" Elini sertçe kurtardı ondan. Telsize uzandı tekrar.
"12.10 deliboğaçlar sinyal" cevap bekledi. Cızırtı sesinden sonra,
"Yakındayız komutanım. 4 kişiler. Biri sizin görüş açınızda diğerleri bizde." Alp konuşulanların şaşkınlığı içindeydi. Bunlar ne ara bu planı yapmışlar ve haberleşmişlerdi. Ayrıca bu kadın az önce rakı sofrasında arka arkaya içtiği kadehlerden sonra nasıl böyle dinç olabiliyor. Otomatik olarak beylik tabancısına eli gitti. Aklındakileri daha sonra kurcalamaya karar verdi.
"Ne yapıyoruz" dedi yılların deneyimli Binbaşısı. Eğer gizli bir plan yapıldıysa buna uymak en mantıklısıydı. Kaşla göz arasında arka tarafa doğru hızlıca yürümeye başladı. Demir parmaklıkları olan arka odanın camını açtı. Şaşkınlığı bir kat daha arttı. Sabit olduğunu düşündüğü parmaklıkları iki yana açıp içeri doğru aldı. Sessizliğini hala koruyordu. Cama tırmanınca o da onu taklit etti. Arka taraftaydılar. Uzaktan kırmızı lazer iki kere yanıp söndü. Cebinden küçük bir alet çıkarıp aynı işareti o da verdi. Yavaş adımlarla yürümeye başladılar. İkisinin elinde de silahları vardı. Fakat Alp tedirgindi, bu timin kendine göre geliştirdikleri yöntemleri olduğunu anlamıştı. Ve bu bilinmezlik onu tedirgin ediyordu. Fakat uyum sağlamaktan başka elinden gelen bir şey yoktu.
Yeni komutan içeri girerken kapı aralığından fark etmişti takip edildiklerini. Bu ilk kez olmuyordu. İkinci kadehini henüz bitirmişti. Adamı fark ettikten sonra Necati abisine mesaj attı ve " her zamankinden" demişti. Ayranı sulandırıp rakı rengini almasını sağlıyordu. Dışarıdan izlendiğinde ayık olmayan bir asker görüntüsü vermeyi istiyordu. Yeni komutanın onunla gelmesi planını daha iyi hale getirmişti. Masanın başında timine bilgi vermiş ve olağan davranmalarını fakat tedbiri elden bırakmadan onu takip etmelerini mesaj atmıştı. Konuşmalarını dinledikçe hepsinin ne kadar iyi oyuncu olduklarını bir kere daha anlamıştı. Aracın içerisinde giderken, arada bir dikiz aynasına kısık gözlerle bakıyordu. Mutfağa gittiğinde özellikle perdeleri kapatmamıştı ki durumdan şüphelenmesinler. Şimdi yeni komutan ile görüş açısında olan kar maskesi takmış olan adama doğru ilerliyorlardı. Sabit hareketle elini yumruk yaptı arkasında sessizce ilerleyen adama. Sonra işaret parmağıyla arkasından dolanmasını istedi. Eğik bir şekilde evi gözleyen adamın bir soluk yan tarafındaydı. Elindeki tüfeğe sıkı sıkıya sarılmış olan adamı gafil avlayacaktı. Derin bir nefes aldı ama bırakmadı. Önce tüfeği yukarı doğru bir hamle yapıp elinden düşürdü. Yeni komutan hemen arkalarından yetişip ensesinden tuttuğu gibi yere yatırdı. Az önce sesini kapattığı telsizi açtı.
"12.10 sinyal tamam."
"12.10 sinyal bitti." Bir kaç dakika sonra siren sesleri ortalığı inleterek yanlarına geldi. Alp olanları sindiremeden timin tüm elemanları yanlarına gelmişti. Hepsinin yüzü gülüyordu. Komutanlarının yanlarına gelip,
"Temiz operasyondu."
"Ellerinize sağlık çocuklar" Ama yüzü hala gülmüyordu. Bu kadın gülmeyi bilmiyor muydu diye geçirdi içinden Alp. Çünkü hiç ses çıkartmadan 4 kişiyi ele geçirmişlerdi. Kısacası mutlu olması gerekiyordu.
"Komutanım" dedi Polat "Yarın rahatız dimi" Ağzı yayılarak.
"İki kadeh sizi çok zorlamaz diye düşünüyorum" Gergin bir ifade ile. Hepsi derin bir oh çekti. Alp sessiz kalmaya devam ediyordu. Gelen ekibe bilgileri verdikten sonra
"Yarına kadar bekleyin. Bu orospu çocuklarının ifadelerini ben alacağım" dedi ve yine ona bir şey demeden eve doğru yürümeye başladı. Artık daha fazla dayanamadı,
"Hiç misafirperver değilsin yüzbaşım" Dikkatini çekmeyi başarmıştı. Önce durdu, sonra hafifçe arkasına dönüp ters bir bakış attı ona.
"Misafir olmanızı ben istemedim yeni komutanım."
"Bana yeni komutan demekten vazgeç" Yanına giderek. Ama o kapıyı açıp çoktan içeri girmişti bile. Onu takip etti. Yine.
"Bu ev neden bu kadar soğuk? Isıtma sistemi çalışmıyor mu?" Cevap yok. mutfaktan elinde fincanla yanına geldi.
"Sıcağı sevmem. Ama istersen montunla yatabilirsin." Geçip koltuğa oturdu. Alp sinirden tavana bakmaya başladı. Geçip çaprazındaki tekli koltuğa oturdu. Nezaket göstermediği için o da kibar olmaktan vazgeçti.
"Senin derdin ne?" Sordu kollarını dizlerine dayayarak. Derin bir nefes aldı.
"Konuşmayı pek sevmem."
"Onu anladık. Ama evinde olan misafire, ki bu kişi senin komutanın, biraz kibar olmak bu kadar zor olmamalı." Anka başını sağa sola salladı cevap vermek yerine. Ne çok konuşuyor bu adam diye geçirdi içinden.
"Gel yatacağın yeri göstereyim yeni komutan" Ayağı kalktı elindeki fincanı diğerlerinin yanına koyarak.
"Ya sabır!" Artık sesli olarak.
"Emrediyorum bana yeni komutan demeyi bırak." Arkası ona dönük bir şekilde cevap verdi Anka.
"Evimde kaldığın sürece yeni komutan olacaksın" Odanın kapısını açtı.
"Burada yatabilirsin. Çarşaflar temiz" Kapının yanından çekilerek. Alp odaya göz attı. Odada yataktan başka bir şey yoktu. Öğrenci evleri bile daha neşeliydi. Bu evin her yeri kasvetliydi. Bir kadının yaşadığını düşünmek için en ufak bir ipucu yoktu. Yatağın üzerinde incecik bir pike vardı. Bu buzdolabı gibi evde o pikeyle yatabilmesi mümkün değildi.
"Daha kalın bir şey yok mu?" Pikeyi eline alıp göstererek
"Yatağın altında istediğini bulabilirsin" Arkasına bile bakmadan banyoya girdi. Alp çaresizce yatağın kenarına oturdu. Yüzünü sıvazladı. Bu bir hafta onun için işkence olacaktı. Lojmanda bir an önce yer açılması için dua etti. Valizini odaya alıp pijamalarını çıkardı. Resmi kıyafetlerini çıkardı ama asacak ya da düzgünce koyabileceği bir yer yoktu. O da salondaki koltuklardan birinin üzerine koydu eliyle düzelterek. On beş dakikadır banyodan çıkmasını bekliyordu. Başka lavabo olmadığı için beklemek zorundaydı. Suyun sesi kesildikten iki dakika sonra banyonun kapısı açıldı. Onunla göz teması bile kurmadan odasının karşısındaki kapıyı açıp içeri girdi. Ve arkasından sertçe kapattı. Hemen banyoya koştu. Normal şartlarda on beş dakikadır kullanılan banyo buhar içinde olmalıydı. Fakat ortada öyle bir durum yoktu. Aynaya baktı ve sonra sanki görebilecekmiş gibi onun odasının kapalı kapısına doğru baktı. Bu ayda ve evdeki bu soğukta buz gibi suyla banyo yaptığını anlayınca üzerinden bir titreme gelip geçti. Bu kadın çok tuhaftı hem de haddinden fazla.
@cafervebezi Bu bölüm sizlere gelsin efenim. Anka'nın diğer hikayesin de buluşmaya ne dersin?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (Satışta)
حركة (أكشن)Annesi ve babasının intikamını almak için asker olmayı seçen bir kadın Anka. Kurallara uymayan ama tüm operasyonlardan başarı ile dönen bir deli. Deli boğaçlar adlı timin komutanı. Babasının yolundan gitmeyi ve onun şehit olduğu şehre atamasını iste...