Acı mı? Nasıl bir his olduğunu 13 yaşında unuttu. Unutturdular. Nerede doğacağına karar veremediği gibi, olmasını istemediği bir hayatı da yaşamak zorunda kaldı. Baş kaldırıp isyankar olmayı seçmek zorunda kaldı. Kurallara uymadı. Zayıf olanları sevmedi. Ağlayanlara acımadığı gibi daha çok sinirlendi onlara. Çünkü o hiç ağlamadı. Ağlamasına izin vermediler. Gözlerinin önünde annesini ve babasını vurduklarında ağlamayı unutmuştu. O gün öfkeyle çatılan kaşları bir daha gülmek için normale dönmedi. Evlerine giren o şerefsizler gözlerini kırpmadan kurşun yağdırdılar anne ve babasının üzerine. Önce dondu kaldı. Olanların kötü bir kabus olduğunu düşündü küçük yüreği. Sonra masanın üzerinde duran bıçağı eline alıp tüfekle ona pis pis sırıtan adama doğru savurdu. Tek hamle ile bıçağı elinden düşürdü. Ve sonra elinden tutup onu istemediği bir hayata doğru sürüklediler. Karşı koymak istedikçe yüzüne sert tokatlar attılar. Gitmek istemedi. Onu da öldürsünler istedi. Ama istediklerinin haricinde her şeyi yaşadı Anka. Acı, utanç ve en çok da nefret.
Kimliğinde yazan küçük harflerin ona bu kadar acı verebileceğini kim bilebilirdi ki! O sabah annesinin son kez saçlarını ördüğünü bilemediği gibi, hayatının bu kadar kötü olacağını da bilemedi.
Gözlerini her kapattığında huzurun içinde ki huzursuzluğa teslim oluyordu. O an! Yerde kanlar içinde yatan anne ve babası. Elinden tutulup o lanet kabusa yola çıktığında, daha çok isyan etmediği için kendini suçladı. O dağlarda yaşadığı iğrenç günler, peşini hiç bırakmadı. O dağlar onun çığlıklarına tanık oldu ama kurtuluşu olamadı.
Kan ter içinde çektiği şınav ,çatık kaşlarını normale döndürmeye yetmiyordu. Karşısında onunla aynı anda hareket eden 12 adam bile dikkatini dağıtmıyordu. O bilincini kaybetmiş gibi yıllar öncesine geri dönüyordu. Her anında ve her nefesinde! Aslında başlarında sadece komutlar vererek spor yaptırmakla görevliydi. Fakat onlarla birlikte eğitimde olmayı tercih ediyordu. Her anında meşgul olmak kafasını dağıtmaya yardımcı oluyordu. Rütbesini ve tecrübesini operasyonlara çıktığında kullanıyordu. O dağların her karesini ezbere biliyordu. Onlarca kere tayini çıktı ama o başka yerde görev almak istemedi. Yıllardır savaştığı, mücadele ettiği o dağlarda son nefesini vermek istiyordu. Yaşadığı sürece o piç kurularını temizlemek tek istediği şeydi.
Kuralların işlemediği tek asker Anka yüzbaşıydı. Kağıt işlerini sevmez, verilen emirlerin aksini kendi bildiğini yapan ve herkesin çekindiği bir asker. Diğer bölüklerde adı deli Anka olarak biliniyor. Zaten, timinin adı da Deli Boğaçlardı. İsminin hakkını verircesine, operasyonlarda herkesten önde gider, görev arkadaşlarını korumak adına kurşunların önüne atılan bir deliydi o.
@zynp386 senin için yazılmış olsun mu bölüm?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA (Satışta)
AksiAnnesi ve babasının intikamını almak için asker olmayı seçen bir kadın Anka. Kurallara uymayan ama tüm operasyonlardan başarı ile dönen bir deli. Deli boğaçlar adlı timin komutanı. Babasının yolundan gitmeyi ve onun şehit olduğu şehre atamasını iste...