on iki

4.4K 354 418
                                    

Ağzımdan çıkanlara engel olamamamdan tam yarım saat geçmiş şimdi ise salondaki küçük masaya oturmuş; ben yarım kalmış gökkuşağı pastama, o ise bana bakıyordu. Gözlerini bir saniye bile çekmiyordu üzerimden.

Pastamı o yedirmişti. Karşısında bebek gibi hissediyordum. Sanki bakıcımmış gibiydi; benimle ilgileniyor ve arada yüzümü siliyordu baş parmağıyla. Bense gözlerine bakmakta zorluk çekiyordum. Utancımdan gözlerimi küçük salonumda gezdiriyordum.

Son çatalı ağzıma atmış ve tatlının verdiği keyifle kendime engel olamamış ve garip sesler çıkartmıştım. O ise bana yamuk bir şekilde gülümsemişti.

Jaehyun tabağım bittiğinde yine baş parmağıyla dudağımın kenarını silmiş bu sefer gözleriyle buluşabilmiştim.

"Teşekkür ederim. Şey... F-Film izleyebiliriz... Tabi istersen." parmaklarımı gergince birleştirdim.

Beni onaylaması bir olmuştu. "Olur."

Mutlu olmuştum, heyecanla yerimden kalkmış ve televizyonun önünde CD seçmek için koşmuştum. Hiçkimse benle bu zamana kadar film izlemek istememişti. Jungwoo bile.

Çekmeceyi açmış ve pembe ağırlıklı olan CD'ler yerlere dökülmüştü. Yaklaşık 6 yaşımdan beri topluyordum bu CD'leri. Hepsini kendi harçlığımla almıştım. CD'lere göz gezdirirken dudaklarımı büktüm. Çoğu animasyondu ve çizgi dizi veya filmlere aitti.

Bebekçe ve çocukçaydı...

Jaehyun'a göz gezdirdim. Simsiyah boğazlı kazağı ve yırtık kotuyla, duruşuyla bile hiç böyle şeylere ilgi duyan biri gibi gözükmüyordu. Kaşındaki metal piercingleri ile özellikle.

Omuzlarım düşmüştü. Hevesim aniden kırılmıştı.

"Sorun ne?" dedi yanıma eğilip.

"H-Hiç,"

"Seçemedin mi?"

Elimde tuttuğum CD'lere baktığında panikledim. "P-Pek değil."

Elimdeki CD'lerin ikisini de alıp göz gezdirmiş ve arkalarını çevirmişti. Kızardım kızaracaktım. "Bunu izleyebiliriz."

Gözlerim ışıldamıştı beklemediğim cevap karşısında. "G-Gerçekten mi?" midemde kelebekler uçuşuyordu.

"Hmhm." beni onayladığında kalbim hızla çarptı.

İlk defa biriyle film izleyecektim.

Çok mutluydum.


🎀

Winnie the Pooh'un bitmesine yarım saat kalmıştı. Krem rengi koltukta yan yanaydık ve hiçkimseden ses çıkmıyordu. Sadece bazenleri kendimi kaptırıyor, filmdeki karakterlerle beraber seviniyor veya heyecanlanıyordum. O ise duruşunu veya ifadesini bozmadan oturuyordu yanımda.

Belki de sıkılmıştı.

İçimi kemiriyordu bu his. Dizlerimi kendime çektim ve küçücük oldum.

"Şey, sıkıldın mı? Bu benim favorim ama senin... Değil, galiba..." yine cümle kuramamıştım. Onun gibi biri nasıl böyle şeyleri sevebilirdi ki?

"Favorim." dedi beklemediğim bir anda.

"Ne?"

Kolunu boynuma atmış ve beni kendine çekmişti.

Sıcak nefesi yüzümü turlamış ve simsiyah gözleriyle gözlerime kilitlenmişti. "Sen favorini izliyorsun, ben de kendi favorimi izliyorum."

Siyah irisleri suratımda veya herhangi bir yerimde gezdiğinde midemde kelebekler uçuşuyordu. Engel olamıyordum. Ne yapsam o kelebekleri bastıramıyordum. Çıldırtacak derecede fazlalardı.

Baktım, baktım, saniyeler geçti. Gözlerim istemsizce dudaklarına kaydı.

Delice bir istekte bulundum sonra. "Jaehyun."

Yanaklarım kızarmış olmasına rağmen kendimi devam etmeye zorladım. Bir yandan içimdeki arsız isteği söndürmek için çabalıyordum ama aramızdaki çekimden bu imkansız gibiydi.

"Ben... yavaşlamak veya durmak istemiyorum."

Yutkundum. "Seni istiyorum"

_________
diğer bölüm smut.... 🐛

 🐛

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
the shy boy // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin