Jaehyun önden ben ise arkasından minik adımlarla ilerliyordum.
Aklım hâlâ yaramdaydı ama söz verdiğim için pek fazla düşünmemeliydim.
Jaehyun'a yetişmeye çalışırken küçük bir garaja girdik. Etrafa meraklı bakışlar atarken burasının neresi olduğunu kestirmeye çalışıyordum. İki üç kitaplık vardı ancak raflar boş ve tozlu sayılırdı.
Eskimiş bir masaya ve örtülü eşyaların oraya geldiğimizde Jaehyun bir müddet sonra dövmeli eli örtüyü kavradı ve yere doğru sıyırdı. Açılan eşyanın bateri elektrogitar olduğunu gördüğümde içime bastırılamaz heyecan düşmüştü.
"Wow..." dedim Jaehyun eline aldığında. Duruşuyla önümde dikilirken onun gerçekten konser verdiğini düşündüğümde istemsizce yutkundum. Sahneye oldukça yakışırdı.
Birkaç nota çıkardığında dudaklarım aralandı. Elektrogitarın sesi ne derindi ne de tizdi. Ortalarda bir melodi takılırken bense hayranlıkla ona bakıyordum. Gitarı kavrayış şekli ve ustalıkla onu tutması hayranlık vericiydi. Sanki onunla büyümüş gibi bir olmuşlardı.
Onu izlediğimi fark edince yanfirik bir gülümseme fırlattı.
"Tutmak ister misin?" dediğinde kafamı hızla yukarı aşağı salladım. Hızla yaptığım için bazı saçlarım önüme düşmüştü.
Jaehyun'un yanına gelip yüksek tabureye oturduğumda omzundan halatı çıkartıp boynumdan geçirdi. Kalbim hızla atarken dudaklarımı ıslattım ve Jaehyun'un dediklerine odaklanmaya çalıştım.
Eli elime değdiğinde içim titredi. Elleri soğuktu ancak geri çekilmemiştim. Eliyle notaları gösterirken arada sırada gitardan ses çıkartmayı ihmal etmiyordu. Bense her bir dediğini dikkatle dinliyor ve simsiyah gözleriyle göz göze geldiğimde midemdeki kelebekleri durdurmaya çalışıyordum.
Bir süre sonra Jaehyun ile küçük kolay bir parça çaldık. Aslında o çaldı ancak elimi kavramıştı. Sadece elini tutuyor ve beni yönlendirmesine izin veriyordum, başka yapabildiğim bir şey varsa o da tam şu anda kızarmaktı.
Jaehyun şarkı söylüyordu.
"Long nights," dedi fısıltıyla. Ancak sesi kalbimin en derinliklerine ulaşmıştı. "Daydreams."
"Sugar and smoke rings, I've been a fool." kakülüme dokundu ve saçlarımı okşadı. Dokunuşuyla mest olurken güzel sesiyle mırıldanmaya devam etti.
"But strawberries and cigarettes always taste like you."
Kalbim yerinden fırlayacak şekilde atarken elimi eline kenetledi. Gamzeleri ona eşlik ederken gözlerinde ilk defa bambaşka bir şey gördüm.
Pişmanlık.
Neyden pişmandı?
Yutkundum ve soru sormayacağım için Jaehyun'u dinlemeyi sürdürdüm. Şarkı sonlandığında gözlerimi kapattığımın farkında bile değildim. Gözlerimi açma sebebim baş parmağıyla yanağımı okşuyor oluşuydu.
Ardından beni elektrogitarını masaya yaslayıp beni bir çırpıda kucağına aldı.
Bacaklarım iki yandan sarkarken ben de ona tutundum.
Dudaklarımızı beklemeden birleştirmişti.
Öpüşü acele dolu değildi, sevgi ve şefkat doluydu ve hiç evdekini andırmıyordu. Dudaklarımızın çıkardığı sesler büyüdükçe ben de karşılık vermeye çalışmıştım ancak Jaehyun geri çekilmişti. Kendini dizginlemek istercesine gözlerini kapattı sonra. "Özür dilerim..."
Sonra kendimi tutamadım. "Neden?"
"Sadece kabul etsen."
"Anlamıyorum Jaehyun-ah."
"Anlamanı istesem açık açık söylerdim bebeğim. Sadece kabul etsen?"
Gözlerindeki bakış ve omuzlarımdaki ellerine baktığımda pes ettim. "Tamam. Özrün kabul edildi!" yavaşça gülümsedim.
O da cevabıma güldü ve boynumdan küçük bir öpücük alıp beni uyardı. "Beş dakikaya geliyorum. Bir yere ayrılma tamam mı?"
Garajın çıkışına gittiğinde kafamı sallamıştım. Etraf oldukça tozluydu ve hapşırmamam zaten acayip garipti.
Aklıma gelen şeyle gözlerimi kırpıştırdım. Yarama bakmalı mıydım?
Hayır söz vermiştim. Bunu yapamazdım.
Oflayıp bluzumu geri içime atarken kollarımı kendime sardım. Etrafta boş boş gezinmeye ve vakit doldurmaya başladığımda etrafta ilgimi çeken bir şey var mı diye baktım.
Sonrasında nerdeyse sararmış rulo sayfalar gördüm.
Pembe bir kurdeleyle bağlanmıştı ve kitaplığın en solunda terkedilmişçesine atılmıştı. Merakıma yenik düşüp rulo kağıdı açtığımda önüme kalın italik yazıda şarkı sözleri çıkmıştı.
Jaehyun'un el yazısı.
Dur biraz. Hiç yazısını görmemiştim ki.
Kafama ağrılar girerken inledim. Neden başım bir anda ağrımaya başlıyordu anlamıyordum. Ancak şarkı sözlerini okumaya devam ettikçe kalbim ağzıma kadar geldi ve zihnimde bazı anlar canlandı.
Arabaların birbirine çarpışması.
Ameliyat masası.
Doktor raporu.
Pişmanlıkla haykıran bir genç.
Kafam çatlayacak gibi olacakken elimden kağıtlar birer birer yeri boyladı.
Dizlerimin bağı çözülürken soğuğu birebir hissediyordum. Bedenim ne ara yeri boylamıştı bilmiyordum ama şimdi benim ismimi haykıran tanıdık bir ses vardı.
Ve bu tanıdık ses pişman gencin ta kendisiydi.
_______
🎸🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the shy boy // jaeyong
FanfictionJung Jaehyun sevgilisinin en yakın arkadaşını tahrik etmeyi hatta ona izinsiz dokunmaya bayılırdı. Lee Taeyong ise ondan kaçmaya çalışır ancak günün sonunda istemsizce ona doğru çekilirken bulurdu kendini. ➖ fem!ty ➖ çoğunlukla smut [m] içerir. #1...