üç

4.9K 388 643
                                    

Tatlılar bitmiş ve Jungwoo daha fazlasını istemişti.

"Sence de yeni çıkan keki denemeli miyim Jaehyun-ah? Yüzümde sivilce çıkarsa beni sevmeye devam eder misin?" ortamdaki sohbeti duymamak için telefonuma gömülmüştüm ancak yapabilecek pek bir şeyim yoktu.

Wattpad denen uygulamada geziniyordum ama önüme reklam çıkıp duruyordu, bana garezi var gibiydi ya da ben fazla stresliydim.

Jaehyun'un dudakları yukarı kıvrıldı. "Tabii ki bebeğim." Jungwoo yanağına bir öpücük kondurup kalktığında yutkundum.

Masada tek kalmıştık.

Gerilme, dedim kendi kendime. Gerilme Taeyong, sıkıntı yok. Yanında en yakın arkadaşının sevgilisi var sadece. Kaşları havada; dilini yanağına koymuş anlamlandıramadığım bakışlarla sana bakıyor sadece, büyütülecek bir şey yok. Abartmayı kes—

Soğuk tenime dokunan parmaklarla kalbim ağzıma kadar geldi.

Tenime değen parmaklar çekilmiş ve ellerini masada birleştirmişti. "Fazla konuşmaz mısın?"

Yerimde rahatsızca kıpırdandım. "P-Pek değil."

"Jungwoo tek arkadaşım..." niye bir anda konuşmaya başlamıştım? Konuşmanın sırası hiç değildi! "Aslında, yakın arkadaşlarımın yanında susmak... Im... Bilmem, sanırım..."

Evet tam bir geri zekâlı gibi konuşmuştum. Konuşmayı bilen bir bebek bile benden daha iyi konuşurdu emindim. Ağzımı açmamam gerekti lanet olsun. Hayatımda hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyordum.

Yanaklarım aniden kızarırken o kısa ve içten bir kahkaha atmıştı.

Kalbim eziliyor gibi hissetmekten öteye gidemiyordum.

"Şirinsin." iltifatıyla yanaklarım kızarırken başka yere bakışlarımı ellerime çevirdim. "Hatta çok şirin Yongie."

Ne diyeceğimi veya ne tepki vereceğimi bilemez bir vaziyete girmiştim; dilim tutulmuş gibiydi. Kısaca teşekkür edip gözlerine baksam haddimi aşar mıydım? Neden kötü düşünüyordum ki? Belki de sevgilisinin en yakın arkadaşıyla arasının iyi olmasını istiyordu sevgilisi için.

Baldırımda beni yoklayan parmaklarını hissettiğimde ateşe değmiş gibi tepki vermiştim.

"S-Sen ne yapıyorsun?" masanın altındaki eli durmamış ve bana dokunmaya devam etmişti.

Baldırım, çıplak bacağım yanıyordu. Dokunduğu yerleri yakıyordu. Elleri arsızca dolanıyordu ve ben dudaklarımı açıp bir şey diyemiyordum. Gözlerimi utançla kapatmış ardından aralayıp arkadaşıma bakmıştım. Buraya şimdi gelirse bu görüntüyü kesinlikle yanlış anlayacaktı.

"Sana istediğini veriyorum. Bunu istemediğini söyleyemezsin." egoistçe dediği şeyler karşısında gözlerim dolmuştu.

"K-Kes şunu." dedim etrafa bakarken.

Koca elleriyle beni tahrik ederken zavallı kalbim çarpıp duruyordu. Acilen bir şey yapmazsam aşırı duygu yoğunluğundan bayılacak gibiydim.

Ben de en son çare ısırmıştım.

İnleyerek geri çekilirken şaşırdığı çok belliydi. Bense ne yaptığımı bilmiyordum. Anlık böyle bir çözüm aklıma esmişti ve dişlerimi tene geçirirken tereddüt etmemiştim.

Jaehyun'un kolunda saat çıkmıştı.

"Hm." Köpek dişlerini gösterip gülümsedi. "Bak sen. Hırçın bir tarafın da varmış."

Yüzündeki pişkin ifade gitmemişti. "Hoşuma gitti."

Ayağa kalktığımda bedenim titriyor; yanaklarım aynı kızarıklığındaydı. Eşyalarımı toparlayıp gitmeye yeltendiğimde Jungwoo bana seslenmişti ama dönüp bakabilecek cesareti kendimde bulamamıştım.

Gözlerim dolmuştu.

İlk defa biri tarafından bu denli dokunulmuştum.

_________

sana ithaf ediyorum bu bölümü hayatımın anlamı nora_woo 💕💓

the shy boy // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin