Yanaklarım kıpkırmızı olurken yüzüm de onlara eşlik etmişti. "B-Ben üzgünüm!" dedim yerimden fırlarken.
Ne demiştim ben tanrı aşkına? Ağzımdan çıkanlardan haberim var mıydı? Kendimde değildim.
Benden atik davranmış ve bileğimi kavramıştı.
Beni duvara yaslamasıyla gözlerim irileşirken bacak aram yanmaya başlamıştı. Dudaklarım aralanırken onları anında kapmıştı.
Duvardan dolayı kaçacak bir yerim yoktu, zaten kaçmak istemiyordum , ki o da buna asla izin vermezdi zaten, bileklerimi kavrayan elleri sımsıkıydı.
Dudaklarımızın çıkardığı ıslak seslerle bacak aram gitgide daha çok yanıyordu. Bir süre sonra dilini ağzımın içine sokmuş ve sıcaklıkla kendimden geçmiştim. Dili ustalıkla dilimle buluşmuş ağzımı turlamıştı. Aramızdaki salya alışverişi arttıkça onu arzuluyordum ve bu histen vazgeçemiyordum.
Sert erkeksi kokusu, anlamlandıramadığım bakışları, gamzeleri, koyu saçları ve bana dokunuşları... Hepsi farklı hissettiriyordu. Okuduğum manga ve kurgulardan farklıydı. Olayları birebir ve capcanlı yaşamak apayrı bir etki bırakıyordu kalbimde.
Bileklerimi serbest bırakmış ve incecik belime dolamıştı kollarını. Beni kendine çekmesiyle piercingleri dudağıma baskı yapmaya başlamıştı. Metalik tadı hissettiğimde çok geç olduğunu anladım.
Sınırlarını aşmasına neden olmuştum.
Hareketleri vahşileşirken elleri bebek mavisi kazağıma hücum etti, her bir karışıma dokunurken sıcak öpücükleri boynuma inmiş ve beyaz tenimi dudaklarının arasına alıp ezmişti. Ağzımdan çıkan inlemeyle kendime inanamazken yutkundum.
Kendini soyuyordu.
Deri ceketini çıkarmış yerle buluşturmuştu. Tekrar yüzümü avuçlarının arasına almış ve beni öpmeye devam etmişti. Ayrılamıyorduk, dudaklarımız ayrılırsa yaşayamayacak gibiydik. Susuz ve aç kalmış birinden farksızdık. Dudaklarımız şişecekti ki benimkiler şimdiden sızlamaya başlamıştı.
Ayaklarım yerden kesilince ona tutundum. Kollarımı boynuna sarmıştım o da bacaklarımı kavramıştı. Bacaklarım iki yandan sarkarken beni nereye götürdüğünü bilmiyordum ama sorgulayacak durumda değildim.
Yatağıma kadar gelmiş ve beni zorlanmadan taşımıştı. Pembe minik yatak ağırlığımızla çökerken Jaehyun sonunda dudaklarımızı ayırmıştı. İkimizde soluklanırken öpüşmekten başımın döndüğünü o an anlamıştım.
"İlkini sert almamanı istiyorum ama beni çok zorluyorsun Yong." zorla yutkunduğumda devam etti.
"Şimdi seni hazırlayacağım. Elinden geldiğince gevşemeye çalış." parmaklarını bana uzattığında dudağıma sürtünen dövmeli parmağa boş boş baktım.
"Islatmalısın bebeğim. Em."
Dediğiyle kafamı hızlıca tamam anlamında sallarken kalbimin atışlarını duyabiliyordum.
Dövmeli işaret parmağı ağzıma alırken titredim. Ne yapmam gerektiğini tam olarak anlayamadığım için bir bebek gibi emmeye başladım. Tek yapabildiğim buydu.
"Ben seninle ne yapacağım..." demesinin ardından aimless yazılı dövmeli parmağını sıcak ağzımdan çıkarmış ve ıslak parmağını görmemle içim bir hoş olmuştu.
"Uzan." dedi hafif beni yatağa ittirip. "Rahat ol canını ilkten o kadar yakmayacağım tamam mı? Tabi eğer o kırmızı yanaklarınla ve yavru kedi bakışlarınla beni zorlamazsan."
Dedikleriyle yutkunurken hala ne yapacağımdan emin değildim. Her şey hayalmiş gibi geliyordu. Sanki bir filmde veya kitaptaki bir karaktermişim hissi hiç gitmiyordu.
Emrine uyup uzandığımda eşofmanım yerle buluşmuş heyecandan parmaklarım kıvrılmıştı.
Jaehyun iç çamaşırıma dokunduğunda kıpkırmızı olmuştum.
"Bebeğim?"
"E-Evet?" dedim ona bakmayarak.
"Sana çok güzel hissettireceğim, şimdi kendini kasma. Olur mu?"
Dedikleriyle karnım gıdıklanırken heyecandan kalbimi taşıyamaz vaziyete gelmiştim. "T-Tamam." dedim kısık sesle.
İç çamaşırımı sıyırmış ve karşısında karnıma kadar aralanmış kazakla kalmıştım. Acayip utanıyordum ve bedenim karıncalanıyordu. Annemden başka hiçkimse beni çırılçıplak görmemişti; o da beni sadece 8 yaşındayken duş aldırırken görmüştü.
Jung Jaehyun ilklerimi almaya çoktan başlamıştı.
Bacak aramdaki anlık baskıyla inlerken utanıp gözlerimi kapattım.
"Bebeğim daha ilk parmak... Sikeyim, çok sıkısın." dediğiyle parmağını biraz daha ittirmiş bu sefer daha fazla inlemiştim.
Parmaklarını biraz daha içime yerleştirdiğinde hissettiğim yabancı hisle soluklarım hızlandı. Parmağını yavaş hareketlerle ileri geri yaparken ilk defa böyle bir şey hissediyordum. Parmakları hızlanırken derinden inledim. Ellerim ise çarşafı sıkmıştı refleksle.
Gözlerimi açtığımda ne zaman dolmuşlardı bilmiyorum.
Jaehyun'a odaklanamıyordum. Dağınık koyu saçlarıyla, kırmızı dudaklarıyla ve bana odaklanmış gözleriyle zaten nefes kesici görünürken ona göz ucuyla bakarsam bile canımı teslim edebilirdim. Ki bakmıştım bile.
"Güzelim. Canın çok mu yanıyor?"
Kafamı onaylarcasına hızlıca sallarken beni doğrulttu. "Pekala o zaman sen yap." ardından ekledi. "Acırsa kendin bırakırsın."
Gözyaşlarımı öptüğünde içim titredi. "Hadi bebeğim." beni cesaretlendirirken alınlarımızı birleştirdi. Şimdi nefeslerimiz birbirine çarpıyordu.
Bacak aramdaki parmağa kendimi ittirirken dudaklarımı dişledim. Kendimi bırakmamla geri kalkmam bir olmuştu. Jaehyun daha rahat etmem için bir kolunu belime sarmıştı ve destek veriyordu.
Asla yapmam dediğim şeyleri yapıyordum ve çok utanç vericiydi. Birisi bir gün afet bir çocuğun parmağını içime alabileceğimi söyleseydi oracıkta kusardım. Utanç ama gerçek.
Parmağı acıtıyordu ama eskisi kadar değildi, alışmış gibiydim ve Jaehyun bunu anlamış olacaktı ki işaret parmağını da eklemişti.
İçimdeki arsız istek büyürken hafifçe sıçramaya devam ettim. Hareketlerim hızlanmış ve acım azalmaya başlamıştı. Arada Jaehyun'un kulağına inliyor ve o ise bana sıcak bir öpücük veriyordu.
Parmağını dışarı çıkarttığında boşluk hissiyatıyla mızmızlandım. Nefeslerim düzene girmiş, Jaehyun dudağıma yanan bir öpücük kondurmuştu.
"Aferin benim bebeğime."
_________
smutun hafif haliydi bu 😬
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the shy boy // jaeyong
FanfictionJung Jaehyun sevgilisinin en yakın arkadaşını tahrik etmeyi hatta ona izinsiz dokunmaya bayılırdı. Lee Taeyong ise ondan kaçmaya çalışır ancak günün sonunda istemsizce ona doğru çekilirken bulurdu kendini. ➖ fem!ty ➖ çoğunlukla smut [m] içerir. #1...