on yedi

3.2K 284 165
                                    

"Taeyong." dedi tanıdık ses.

"Yong. Bana bak," dedi tekrardan. "Hadi güzelim."

Yanaklarıma sabitlenen sıcak ellerle gözlerimi araladım. Ancak kafam çatlayacak gibiydi, gözlerimi açmamla kapamam bir olmuştu. Ağrı hiç dinmeyecek gibi hissediyordum.

"İyi olacaksın tamam mı? Seni hastaneye götüreceğim." beni zorlanmadan kucağına kaldırmış ve sıcaklıktan dolayı mayışmıştım. O çok sevdiğim huzur veren kokusu burnuma doluyordu şimdi. Başımın ağrısını bile kaldırıp kenara atabilirdim.

***

Hastaneleri sevmiyordum.

Gözlerimi araladığımda gördüğüm atmosfer boğuk ve bunaltıcıydı. Gri duvarlar üstüme geliyormuş gibi hissederken uzaktan gelen tanıdık sesle kaşlarımı çattım.

"Benim hatam." dedi. Sesindeki kırgınlık kalbime saplanmıştı.

"Silinmiş anıları hatırlatmaya çalışmak imkansız derecede zordur. Lütfen ona tetikleyici  herhangi bir şey anlatmayın veya göstermeyin. Hasta hafızasını zorlarsa tamamen hafızası silinebilir ve bu sefer hiçbir şeyi hatırlayamaz."

Duyduklarımla yatakta kaskatı kesilirken Jaehyun anladığına dair cevap vermişti. Adımlar buraya yaklaşırken ne yapacağımı bilemez vaziyetteydim. Benden bahsetiyor olamazlardı değil mi? Ben olamazdım. Ben...

"Yong," dedi Jaehyun yavaşça yanıma gelip gözlerimin içine bakarken. "İyi misin?"

"Sen..." dedim içimde patlamaya hazır bir volkan oluşurken. "Bana söylemedin."

Jaehyun yutkundu. "Ne?"

Bana elini uzattığında geri çekildim. Hasta yatağı kırışmış, başıma bir ağrı girmişti. "Çekil!"

Kandırılmış hissediyordum. "Neden yaptın bunu?" dedim ağlamaklı bir biçimde. Burnum kızarmaya başlamıştı. "Neden hiçbir şey söylemedin?"

"Taeyong, sakinleş tamam mı?" dedi omuzlarımdan tutarak. Ancak yine ellerini üstümden çekmesi için onu ittirmiş ve çıplak ayaklarımla yere basmıştım. "Anlatacaktım. Zamanı gelince hepsini söyleyecektim. Lütfen sakin ol tamam mı?"

Alayla baktım yüzüne. "Zamanı gelince mi? Ne zaman? Beni becerdikten sonraki zaman mı?" sesim gitgide yükseliyordu. Beni bedenim için sevmiş olduğu düşüncesi beni mahvediyordu.

"Yong, dinle, beni yanlış anlıyorsun." cümlelerini özenle seçiyor gibiydi ama umrumda değildi. Bana yapabileceği en kötü kötülüğü yapmıştı.

Kolumu kavradı. "Bırak!" gözyaşlarım görüşümü engellerken hıçkırdım.

"Senden nefret ediyorum!"

Bıraktı.

Kolumu serbest bıraktığı gibi oradan uzaklaştım. İhanete uğramıştım ve hiç bu kadar iğrenç hissetmemiştim. Arkama bakmadan eve koşarkense attığım yalanı düşünüyordum.

Ona sırılsıklam aşık olmuştum ve nefret etmem mümkün değildi.

the shy boy // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin