yirmi iki

3.3K 195 316
                                    

Onun yanında uyanmak ve çıplak tenlerimizin birbirine değmesi.

Karnımdaki kelebekler o kadar hızlı kanat çırpıyorlardı ki.

Sonra gözlerimi ovaladım. Başım ağrımıyordu ancak belimde ve kalçamda büyük derecede bir ağrı vardı. Dün... Cidden Jaehyun'un gözü dönmüştü.

Kıpırdandığımda sarı saçlarımın onun burnunda olduğunu gördüm. Böyle mi uyumuştu? Koku mu çekerek?

Kalbim hızla atmaya başladığında uyanıp elimi yüzümü yıkamak istedim ancak yanıbaşımdaki kolları dövmeli maskülen beden beni bir hareketiyle durdurdu ve uykuda bir şeyler mırıldandı.

Anladığım söylenemezdi ama "Yong," deyişini seçebilmiştim. Gerisi ise anlaşılmıyordu. Dudakları bazen hareket ediyor ve kalın ama kalbimi delicesine arttıran sesiyle tekrar konuşuyordu.

Yavaşça kolunu kaldırdım ve bu sefer başarılı oldum. Jaehyun erkeksi bir ses çıkartıp diğer tarafına döndü.

Kıyafetlerim yoktu, buraya maid kafenin hizmetçi elbisesiyle gelmiştim. Elbisemin dantelli iç çamaşırını bulup giydiğimde etrafa bakındım. Jaehyun'un odası -evi bile- kocamandı ve hangi dolaba bakmam gerektiğini bilmiyordum. Sürgülü dolabı açtığımda kazaklarını buldum. Beyaz oversize olanı üstüme geçirdim. Kazak tam dizlerimin üstünde bitmişti.

Sonradan belimde iki kol hissettim. Boynuma dudaklarını bastıran ve beni yapılı vücuduna çeken.

"J-Jaehyun." gözleri aynadan gördüğüm kadarıyla kapalıydı ve burnunu saçıma sürtüyordu. Aramızdaki boy farkından dolayı yanında çok cılız kalmıştım.

"Dün gece çok güzeldin."

Şimdi de gittikçe kızaran bir suratım vardı.

Yanaklarımdaki yangın artarken dudaklarımı dişledim. Gözlerine bakmak çok zordu. Sonra yüzümü avuçlarının arasına aldı ve dudağıma bir öpücük kondurdu.

Öpücükler gittikçe büyüdü ve hırçınlaşmaya başladı. Jaehyun tekrar beni kucağına çıkarmış ve yatağı boylamıştık. Kollarını belimden bir saniye kadar çekmemişti.

Elleri, parmak uçları bacaklarımda yavaşça gezdi, tüylerim diken diken olurken kulağıma fısıldadı. "Sen sadece benimsin."

Boynumu öptü, omzumu ve köprücük kemiğimi. Elleri ise kazağımın içinde dolanıyordu. "Benim."

"J-Jaehyun," Sonra arkamda bir baskı hissettim.

İnlediğimde beni susturmuştu. "Şşş," boynumu emdikten sonra ekledi. "Sadece benim olduğunu kanıtlıyorum güzelim."

Arkama sürten erkekliğiyle midem kasıldı. Kalbim ağzımdan çıkacak gibiydi. Jaehyun devam etti; dantelli çamaşırımın lastiğini profesyonel bir biçimde elinde çevirdi. Yaptığı her harekette kıvranırken ikinci bir turu istediğimden emin değildim ki bana zaten seçenek sunduğu yoktu... O gerçekten hareketleriyle onu istememi sağlıyordu. Şehvet denen o duyguyu ortaya çıkartıyordu.

"Jaehyun b-ben... Ben sana el işi yapmak istiyorum."

Dediğimle öpücüklerini durdurmuş ve sormuştu. "Seni azdırdım mı?"

Gözlerimi kaçırdığımda gülümsemiş ve çekmeceden pembe 'kitten' yazılı bir tasma çıkartıp yanıma geldi. Boynuma geçirdiği tasmayla kendimi bir kedi gibi hissetmeye başlamıştım.

Jaehyun yarı çıplak haliyle yatağa uzandı. "Seninim, sarışın kedi."

Heyecandan yerimden bir süre oynayamamış, ellerimle oynamaya başlamıştım. Adımlarımı yavaşça atmış ve Jaehyun'un bacaklarına oturmuştum.

the shy boy // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin