Eve girdiğimde hızla merdivenlere yöneldim. Yarınki maç için derin düşüncelere girip Lisa'ya mesaj atmam gerekiyordu ve bunun için geç bile kalmıştım. Aslında maça gitmeme fikri de gayet çekici geliyordu fakat herkesin olaylardan kaçtığımı düşünmesi sinir bozucuydu ve buna daha fazla imkan vermek istemiyordum.
"Nereye gidiyorsun Nanci? Burnuna buz koymalısın."
Merdiven basamaklarını tırmanırken Harry'nin dediklerini umursamadım. Hala beynim zonkluyor olsada buz sinir bozucuydu ve şu an bununla uğraşmak istemiyordum.
"İyi hissediyorum." diye yalan söyleyip durmadan devam ettim.
Odamın önüne geldiğimde hızla içeri girip aptal telefonumu nereye koyduğumu hatırlamaya çalıştım. Odanın içinde birkaç tur attıktan sonra yatağın yanında bularak elime aldım ve gelen mesajlara baktım.
İşte benim kızım! Gel ve onlara kimin korkak olduğunu göster bebek, sen busun! Nanci Butcher! Evet, evet! -Li
Ne saçmaladığın hakkında en ufak bir fikre bile sahip değilim Lisa. Sadece abartıyorsun ve bir not daha, neden bana yarınki maçı hatırlatmadın, seni lanet olası ahmak arkadaş bozuntusu! -Nanci
Lisa'ya attığım mesajın ardından yatağa oturarak telefonun kamerasını açıp resmimi çektim ve burnuma baktım. Hafif kızarmış gibiydi ve şişmemesi için Tanrı'ya dua edeceğim an Styles odaya girdi. Üzerine tişörtünü giymiş olması dikkatimden tabii ki kaçmamıştı.
"Acaba Harry Edward Styles'ın şu an odamda olma sebebi ne?" diye sordum yapmacık bir sevimli yüz ifadesi takınırken.
Elindeki içi buz dolu şeffaf poşeti salladı ve "Eğer bunu koymazsan yarın koca bir burunla gezeceksin ve herkes Mike'ın sana karşılık verdiğini düşünecek." dedi kapıyı kapatıp bana yaklaşırken.
Tanrım, bu yönden hiç düşünmemiştim.
Harry elindeki poşeti bana verdiğinde onu yavaşça burnumun üzerine koydum ve başımda dikilmiş beni izleyen Styles'a baktım. Ve henüz on saniye bile geçmeden yüzümü ekşiterek buzu ona geri uzattım.
"Tanrım, al şunu Styles! Canımı feci şekilde acıtıyor. Fazla şişeceğini düşünmüyorum zaten."
"Sadece beş dakika." dediğinde gözlerimi devirdim.
"Hayır, koymayacağım."
Derin bir iç çekti ve elimdeki buzu alıp yatakta yanıma oturarak bana yaklaştı. Bir şey söylemeden onu izliyor olmam tabii ki saçmaydı ama hey, herşeyin bir sebebi olmak zorunda değildir.
Gözlerimizi kısa süre buluşturduktan sonra dikkatli bir şekilde buzu burnuma koydu. Ardından nasıl hissettiğimi sorgularca tekrar gözlerime baktığında yüzümü buruşturdum. Bu gerçekten çok rahatsız ediciydi.
Kısa süre geçmeden "Canım yanıyor!" dedim sitem ederce.
Gözlerini dudaklarımdan ve burnumdan ayırıp gözlerime baktı ve "Kaç yaşındasın?" diye sordu.
Tanrım, bu çocuk gerçekten geri zekalıydı.
"Sen kaç yaşındaysan o yaştayım Styles." dedim ve başımı geri çekmeye çalıştım. Tabii ki bu çabam boşuna olmuştu.
"O halde 19'sun?" dedi sorarca.
Gözlerimi irileştirerek ona baktım.
"Sen 19 musun?" diye sorduğumda yüzünde o aptal sırıtışı canlandı ve gamzeleri Buradayım! çığlıklarına başladı.
"Okula bir yıl geç başladım." dedi. Ardından "O halde 18'sin." diye devam etti.
Olumlu şekilde başımı sallarken Harry'nin elini boş anındayken ittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD GIRL (Harry Styles Fanficton)
FanfictionHayatının çıkmaz yoluna 18 yaşında girmeyi nasıl hayal edebilirdi ki?