Kapıdan içeri küçük bir adım attım ve bir süre sessizce etrafı kontrol ettikten sonra arkamda bekleyen Harry'e başımla içeri girmesini işaret ettim. Bunu beklediği için hızlı ve sessizce içeri sıyrıldığında kapıdan anahtarı çıkarıp yavaşça kapıyı kapattım.
"Geldiniz demek! Maç nasıld- Tanrım! Senin yüzüne ne oldu böyle?"
Ah, evet. Tabii ki planlarımızda Anne'nin anında kapıya gelip maçı sorması gibi bir şey yoktu. Sadece Harry Edward Styles uyuşuk adımlar yerine hızlı adımlar eşliğinde koşarak yukarı çıkacaktı ve ben onun çok yorgun olduğundan, uyuması gerektiğinden bahsedip bu işi bir şekilde bitirecektim. Ecektim. Peki. Şimdi ne yapacağımızı gerçekten bende merak ediyordum.
"Hiçbir şey olduğu yok."
Harry merdivenlere yöneldiğinde Richard da olduğumuz yerde belirdi. Ve Anne Harry'nin önünü kesti.
"Gördüğüm tablo gerçek mi yoksa halisilasyon mu?"
Richard'a aptal sorusu üzerine kötü bir bakış atarak olaya girmeye karar verdim. Harry'nin yanına giderek Anne'nin şaşkın ve endişeli bakışlarının arasında onu kolundan tutup merdivenlere yönlendirdim.
"Sadece ufak bir kaza geçirdi ve gerçekten sadece bu. Doktor acil uyuması gerektiğini söylediği için hemen yukarı çıkıp yatağına girmesi gerek. Sanırım yarın herşeyi anlatabilir." diye saçma bir açıklama yaparken merdiven basamaklarında Harry'i resmen hızla sürüklüyordum.
"Tanrım, ne doktoru? Ve neden bana haber verilmedi?"
Ah, doktor evet. Harry'nin inat edip gitmediği şu doktor. Ve gitmediği için cidden bende ne doktoru olduğunu bilmiyordum.
"Hastane doktoru." diye tekrar saçmalayarak cevap verdiğimde Richard hayatında ilk defa doğru bir şey söyledi.
"Tamam tatlım. Uyuması gerekiyor ve eminim yarın herşeyi öğreneceksin."
Richard'ın tatlım kelimesini kullanmasına görmeseler bile göz devirdim ve Harry'nin odasının önüne geldiğimizde onun kolunu bıraktım.
Gözlerine baktığımda hala kötü göründüğünü fark ettim. Yani sinirliydi. Yol boyunca onu son anda neden tuttuğumla ilgili konuşup durmuştu. Eğer tutmasaymışım Mike'ın tüm dişlerini dökermiş falan filan. Ya, sonra ne olurdu peki? Muhtemelen Mike, Harry'i mahkemeye verirdi ve mutlu son. Çok zekisin Styles. Gerçekten.
"Şu aptal olayı düşünmeyi artık kesebilir misin Harry Edward Styles? Sen bana engel oldun ve ardından ben de sana engel oldum. Daha sonra sen doktora gitmemek için direndin ve pansumanını ben yaptım. Peki şimdi neredeyiz?" diye sordum omuz silkerek.
Cevap vermeyip beni izlemeyi tercih etmesi üzerine "Tebrikler, doğru cevap! Ve kazandınız Bay Styles!" dedim yapmacık bir heyecanla.
Yüzünde oluşan küçük sırıtışla başını iki yana salladı. İstemsiz olarak zaferle gülümsedim.
"Hiçbir zaman ciddi olamıyorsun Styles. Olayların sonunda hep yanağındaki çukur beliriyor. İltifat olarak söylemiyorum ama sevmli gözüküyorlar."
Yüzündeki sırıtış büyüdü.
"İltifat olarak söylemiyorum ama senin yanındayken ortaya çıkıyorlar."
• • •"Nan.."
"Okula gitmiyorum.."
"Saat 12 ve tabii ki gitmediğini tahmin edebiliyorum."
"Çok zekisin ve artık defolabilirsin."
Her sabah bu olayı yaşamaktan artık cidden nefret ediyordum. Gözlerimi açmamak için direnirken yorganı daha fazlası olabilirmiş gibi başıma doğru çektim.
Yorganın ayak kısmımdan aniden çekilerek üstümün açılmasıyla gözlerim hızla açılmış ve yatakta doğrulmuştum. Harry'nin gülen aptal yüzü iç çamaşırlı vücudumu gördüğünda aniden renk değiştirirken gözleri irileşti.
"Ahmağın tekisin Styles!" diye bağırıp yatakta doğruldum ve yorganı elinden çekip üstüme tekrar örttüm.
"Cidden ahmağın tekisin. Az önceki görüntüyü zihninden siliyorsun ve zamanı geri sarıyoruz." dediğimde yüzündeki garip ifade kısa süre sonra bozuldu ve sırıttı.
"Eğer zamanı geri sarıyorsak neden zihnimdeki görüntüyü siliyorum? Zaten kendiliğinden silinmez mi?" diye sorduğunda ona abartılı ve yapmacık, endişeli bir yüz ifadesiyle baktım.
"Zavallı Harry, daha önce hiç iç çamaşırlı bir kız görmedin mi? Şu an ne dediğini bile bilmiyorsun."
Dudaklarımı birbirine bastırmış başımı iki yana sallıyorken Harry'nin yüzündeki sırıtış büyüdü.
"Gördüm ama daha önce senin gibisini hiç görmemiştim Nan."
Tanrım, Harry benimle flört mü ediyordu yoksa ben hala kabus mu görüyordum?
"Kırılmanı tabii ki istemem ama acilen spora gitmelisin." dediğinde gözlerimi irileştirerek ona baktım.
Benimle dalga mı geçiyordu?
"Bunu yorganı tekrar açıp sana spora gerek duymadığımı göstermem için söylediğini biliyorum Styles ama unuttuğun bir şey var, senden daha zeki olduğum." dedim yüzüme pis bir gülümseme yerleştirirken.
Yanağındaki çukurlar daha fazlası olabilirmiş gibi derinleşmeye devam ederken "Neden hala buradasın?" diye sordum.
"Eğer biraz daha uyumaya devam etseydin," dedi odamdaki cama doğru ilerlerken. Ardından perdeyi açtı ve bana baktı. "Bu manzarayı kaçıracaktın."
Gördüğüm manzarayla gözlerim irileşirken Harry'e endişeyle baktım. Bu imkansızdı.
"Tanrım, ciddi olamazsın!" diye neredeyse çığlık atarak yataktan zıpladım ve koşarak cama ilerledim.
Gerçekten bu imkansızdı. Tanrım, dün hava sıcacıktı ve bugün nasıl kar yağabilirdi ki? Aslında İngiltere'nin dengesiz hava koşullarında herşey imkanlıydı ama cidden bu fazla zordu.
Karın lapa lapa yağışını istemsizce gülümseyerek izlerken Harry'nin beni izlediğini fark ederek ona baktım. Ardından iç çamaşırlarımla yanında durduğumu fark edince yutkundum. Bunun farkında bile değildim. Şu an bu halimle bile dışarı çıkıp kendi etrafımda dönerken dilimle kar tutmayı deneyebilirdim.
Harry'nin garip bakışları bir anda değişirken sırıttı.
"Spora ihtiyaç duymadığını göstermek için burada olduğunu biliyorum."
"Kes sesini Styles. Ve bana kahvaltı hazırladığını söyle. Çünkü şimdi dışarı çıkacağım."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAD GIRL (Harry Styles Fanficton)
FanfictionHayatının çıkmaz yoluna 18 yaşında girmeyi nasıl hayal edebilirdi ki?