Umut telefondan Tuğkan'ın bir şarkısını açmıştı. Onu dinlerken ve arada söylerken eşyalarımı bavula yerleştiriyordum. Umut ise sadece kıyafetlerime bakıyor güzel olup olmadığını söylüyordu. Bakarken katlı kıyafetleri bozduğu için işimi olabildiğince uzatıyordu.
"Ya Umut bak yardıma geldin işimi yarım saat uzattın yaa bakma şu kıyafetlere gidip bakım malzemelerini şu çantaya koyar mısın?" dedim. Gülümsedi. Sıcak kanlı bir tavırla çantayı elimden aldı. " Tamam kuzum kalkıp yaparım şimdi." dedi.
Bakım malzemelerini çantaya koyarken dudaklarını araladı. "Nâre geldin bir anda hayatımız değişti lan. Yeni bir yaşam hazırlıyoruz kendimize. Sana bir şey olmasın. Bunun için Baran kadar olmasa da uğraşacağım." dedi. Ona bakıp gülümsedim.
"Umut siz bana zaten çok farklı bir yaşam sunmuştunuz benim hiç bu kadar yakın olduğum kimse olmamıştı. Lâkin siz bana dost, kardeş, aşk oldunuz. Sizi bulduğum için çok mutluyum." dedim tüm içimi ona dökerek.
"Tamam lan çok duygusal konuştuk. Oturup bir de ağlayalım üstüne olmaz öyle şey hadi bak son iki saat kaldı. Saat beş oldu Nâre yaa." dedi. Güldüm ve son kıyafetimi de bavula koydum.
Bavulu kapattım ve evet işte hazırdım. "Şu şortu çıkart bar şimdi doludur. Gider ayak kavga olmasın." dedi. Hemen bir siyah sweat ve bana yeterince bol gelen bir eşofman çıkardım. Soyunma kabinine girdim. "Nâre Baran mesaj attı beş dakikaya aşağıda olurlarmış. Hadi biraz hızlan." dedi. Kapıyı açtım ve sweatimi düzelttim. Evet işte hazırdım. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yaptım.
Bavulumu ve çantamı aldım. Umut ise sonda kalan iki çantayı aldı. Aşağı indiğimizde Baran ve Emir daha yeni gelmişlerdi. Umut bavulu elimden aldı. "Koş Nâre kimse görmesin." dedi. Onun arkasından koşmaya başladım. Hızla bavulları bagaja attık. Umut arkaya Emir'in yanına ben ise her zaman ki yerime oturdum.
Baran'ın yanağına küçük bir buse kondurdum. Bana baktı ve tebessüm etti. Hemen bir şarkı açtım. Tuğkan Belki De...
Belki de o şehir bize iyi geleckti...
Belki de tekrar kaybetmekten korkuyorumdur.."Gençlik hepimizin içinde bir tereddüt olması çok doğal ama o şehir bize iyi gelecek. Çok iyi gelecek orda kimse bizi tanımıyor. Kalabalık olacak belki ama orada sadece dördümüz olacağız." dedi bir anda Emir.
Hepimizin içini okumuştu resmen. Evet içimde tereddüt vardı ama ben inanıyordum. Orada mutlu olacaktık. Bu ihtimale dördümüzde tutunmuştuk. Bara gelince hızla arabadan indik çünkü saat altıyı gösteriyordu ve biz geç kalacaktık.
Kaan Abi bizi dışarda bekliyordu. Sanırım beni o kalabalığa sokmak istemiyordu. Bir anda görüş alanıma kırmızı şapka ve kırmızı siyah takımlarıyla Gece ve Doğanay girdi. Gece gözyaşlarıyla bana sarıldı. Hafif turuncuya kaçan saçları ile kıyafet ona çok uyumlu olmuştu çok göz alici bir güzelliğe sahipti. Doğanay'ın işi cidden zor olacağa benziyordu.
"Nâre Abla lütfen dikkat edin orda. Bak sana hiçbir şey olmasın lütfen. Sen benim hayatımı değiştirdin." dedi. Ona sıkıca sarıldım. Gözlerim dolmaya başladı birden bire. Ben birinden uzaklaşacağım için ağlıyor muydum? Ben cidden çok değişmiştim. Derin bir nefes aldım ve titrek bir nefesle tekrar verdim.
Gece benden ayrıldı. Baran abisine sıkıca sarıldı. "Abim bak bir sorun olursa bilgin olsun hep gelirim. Bir telefona bakar." dedi. Kaan Abi kafasını salladı. "Yolunuz açık olsun abim dikkat edin bir sorun olursa tak ordayım." dedi. Doğanay bir anda Baran'a sıkıca sarıldı. "Çok teşekkür ederim ve çok özür dilerim yolunuz açık olsun." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ChickLitNâre hiç arkadaşı olmadı. Bir yurtta kalıyor ve yurttaki herkes onu ucube olarak görüyor. Bu çıktığı hayat yolunda yanına aldığı arkadaşlar ne kadar iyi de olsa çok tehlikeliler. Bu hayat yolunu sizde okuyun. Bakalım engelleri yanlış geçmiş mi?