14. BÖLÜM (GİDECEK MİSİN GÜZELİM?)

40 15 12
                                    

14. BÖLÜM DOLUNAY
(O gitti ve ben bittim..)

Sessizce ağlıyordum simsiyah bir odanın en dip köşesinde. Karanlıktı kimseyi göremiyordum ve sanki ağzım konuşmamam için sıkı bir şekilde bağlanmıştı. Çok canım yanıyordu. Sıkılmıştım ve yeterince bitik durumdaydım. Sadece gözlerimi kapatıp uyumak istiyordum. Ciğerlerimde oksijen kırıntısı bile bulamıyordum. Artık temiz hava istiyordum. Yeterince oksijensiz kalmıştım. Ben neyin içindeydim böyle? Gerçek hayat mıydı bu? Yoksa beynimin oynadığı bir oyun mu? Nefes alabiliyor muydum? Kalbim atıyor muydu? Elimi kalbimin üstüne koydum. Evet hissediyordum yaşıyordum.

Yeterince bitik bir haldeydim. Kalbimin çalışmasından dolayı bile yorgunluk hissediyorum. Hayat bana asla gülmemişti. Ben asla hayatin gülen yüzünü görmemiştim. Birden bir yerden temiz hava hissi aldım. Bir yerden bir esinti geldi. İşte yaşama gerçek hayata ulaşmam için o minik esinti, beyaz bir ışıkla tam karşımda duruyordu. Yavaşça ve güçlükle ayağa kalktım. Ne yaşadığım hakkında en ufak bir fikrim olmadan ışığa doğru yürüdüm ve bir yatak gördüm. Tamamıyla kuş tüyünden yapılmıştı ve çok rahat görünüyordu. Kim bilebilirdi onun benim tabutum olduğunu. Tabut kuş tüyünden tasarlanmıştı ve çok rahat görünüyordu. İstemsizce adımlarım büyüyordu çünkü çok yorulmuştum oraya oturduğumda her şey bitecekti. Sonsuza kadar dinlenecektim.

"Gitme.." diye bir ses duydum bir yerlerden. Bu ses çok tanıdıktı. "Gidecek misin güzelim?" dedi yine aynı ses. "Gitmek zorundayım çok yorgunum." dedim gözlerine bakınca huzur bulduğum adama. "Gitme güzelim sensin olmaz." dedi yine. Belki de olmazdı ama ben yorulmuştum. "Gitme be Nâre hadi uyan dön yanımıza." dedi bir başka tanıdık ses. "Yorgunum." dedim neşe kaynağıma. Ben çok yorgundum. Ben bıkmıştım diken üstünde yaşamaktan.

"Nâre gitme nolur bizi bırakma." dedi her olayı onun sayesinde atlattığımız çocuk. Bir şey diyemedim. Yorgunum diyemedim o sırada bir ses daha duydum ama bu sesi tanımıyordum ilk defa duyuyordum bu sesi. "Hayat zaten bir savaştan ibaret kızım." dedi beyazlar içinde ela gözlü bir kadın. Saçları aynı benimkiler gibi kumraldı ve kalçasına kadar uzanıyordu. "Elbette bu savaşta yorulacaksın ama sonucu kötü bitmesi yerine iyi bitsin biraz yorulmaktan zarar gelmez." dedi. Tam yanında duruyordu ama ona dokunamıyordum bir güç bunu engelliyordu. Ela gözlerine uzun uzun baktım. "Kimsin sen?" dedim. Uzun uzuna baktı yeşil gözlerime. "Annen.." dedi. Annem mi? Annem bana yaşam dersi mi vermişti.

DOLUNAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin