Telefonumun çalması ile gözlerimi araladım. Ben tamemen Baran'ı unutmuştum. Hızla yerimden kalktım. Umut üç kere, Emir iki kere ve Baran beş kere aramıştı. Şimdi ise Baran arıyordu. Açtım. "Nâre iyi misin güzelim?" dedi. Kafamı sallarken cevapladım. "Evet iyiyim uyumuşum da cevap veremedim kusura bakma." dedim. Güldü ve; "İyi olmana sevindim ama hadi aşağıdayız çabuk in." dedi. "Tamam." dedim ve telefonu kapattım.
Dolabımı açtım ve siyah önünde 'BAD' yazan sweetimi ve siyah kot pantolonumu giydim. Kapşonumu kafama taktım ve evet hazırdım. Çantamı ve telefonumu alıp aşağı indim. Kapşonumu taktım. Beni bekliyorlardı. Fakat bir sorun vardı. Ada ve saz arkadaşları da bizim bankta oturuyordu.
Aşağı indim. Baran beni görünce kollarını açtı. Cevap vermediğim için çok korkmuş olmalılardı. Hızla ona doğru koştum ve kollarımı boynuna doladım. Oda kollarını bedenime sardı. Gülümsedim. Umut çardakta oturanlara baktı ve elini beline koydu.
"Bir bok kokusu mu var?" desi sesini inceltip. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Ada bir anda ağlayarak yanımıza koştu. Nil Ada'nın kafasına vurdu ve Ada hariç hepsi yurttan çıkıp gözden kayboldu. Ada Emir'e baktı ve; "Emir ben dün için çok özür diliyorum. Beni tehdit ettiler." dedi.
Emir kafasını salladı. "Kanka hadi geç kalıyoruz." dedi Umut. Ada dudaklarını büzdü ve; "Bende gelebilir miyim?" dedi. Baran bana baktı. Sonra sanki cevabı Emir verecekmiş gibi tüm bakışlar Emir'e çevrildi. "Hayır sana daha tam güvenemeyiz." dedi Emir. Ada yalancıl gözyaşlarını sildi ve; "Olsun ama sonra görüşürüz Emir." dedi ve gitti. Kafamı yana yatırdım ve gülümsedim.
Arabaya bindik. Baran bana bir tane kulaklık verdi ve; "Güzelim bunu takıyorsun biz bu sayede birbirimizle konuşacağız ve unutma bu dakikadan sonra isim kullanmak yok." dedi. Kafamı salladım. Kulaklıkları kulağıma taktım. Baran boynuma yakın düğmeyi gösterdi ve; "Sadece Umut'la konuştuğunda buraya bas ve yanlız kaldığın zamanda." dedi.
Tebessüm ettim ve kafamı salladım. Baran arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Bir anda araba sağa sokağa sapınca kendimi dengede tutmak için tutundum. Ne olacak çok merak ediyordum. Birimize bir şey olacak diye çok korkuyordum.
Simsiyah büyük bir binanın arka tarafında durdu Baran. Her yeri simsiyahtı. Hiç ışık yok. Binadan hiç umut alamamıştım. Omuzlarımı dikleştirdim. Dik durmak zorundaydım. Umut kulaklıkları kapşonun cebine koydu ve; "Ben gidiyorum." dedi. Baran bakışlarını ona yönlendirdi ve; "Cıvıma Black2 sakın ciddi bir iş yapıyoruz." dedi.
Lakapları garip bir şekilde beni polisiye filminde hissettiriyordu. Umut kafasını salladı ve içeri ilerledi. Derin bir nefes alıp geri verdim. Baran elimi sıkıca tuttu. "Hiç kimseye bir şey olmayacak tamam mı?" dedi. Kafamı sallarken konuştum. "Tamam." dedim. Emir etrafı kontrol etti ve; "Şurası hadi hızlı." dedi havalandırma girişini göstererek. Sessiz ve hızlı adımlarla oraya doğru ilerledik.
Kapıyı Baran sessizce açtı elimi ne yaparsa yapsın bırakmıyordu âdeta yapıştırmış ve bozulmasını istemiyordu. Yavaşça içeri girdik. Gri bir yerdi ve eğilmemiz gerekiyordu geçmek için. Emir direk içeri girdi aralarında en ciddi oydu. Hiç kimseden çıt çıkmıyordu. Hepimiz sessizce ilerliyorduk. Emir bir yerde durdu ve; "Black2 sesi çıkmıyor." dedi. Baran parmağını dudağına götürdü. Durdu ve; "Odanın olduğu yere geldik şuan yapmamız gereken tek bir şey bir var onu bekleyeceğiz." dedi.
Yurdun planını da ezberlemişti. Sanırım sandığımdan daha deneyimlilerdi. Bir anda kulağıma cızırtı geldi ve sonra Umut'un sesini duydum. "Lan geldim odaya geçene kadar tomar soru sordular ama sıkıntı yok adam odada yok." dedi. "Black2 işini çabuk hallet odaya geldik." dedi Emir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ChickLitNâre hiç arkadaşı olmadı. Bir yurtta kalıyor ve yurttaki herkes onu ucube olarak görüyor. Bu çıktığı hayat yolunda yanına aldığı arkadaşlar ne kadar iyi de olsa çok tehlikeliler. Bu hayat yolunu sizde okuyun. Bakalım engelleri yanlış geçmiş mi?