18. Bölüm Dolunay
"Bizim bir oğlumuz olacak. Baran gibi birisi daha ve oda benim hayatım olacak.."
Bazı şeyler vardır yapmak zorundasındır ama yapınca seni her gece düşündürür. Bazı şeyler vardır yapsan bile neden yaptım dersin. Hayat sana çoğu defa iki seçenek sunmuştur. Sen seçeneği seçtikten sonra bile o iki seçenek uykularını böler düşündüğün tek şey o iki seçenek olur. Acaba diğerini seçseydim durum nasıl olurdu? Bu soru beynini kurcalara ve kemirir.
Kim olursan ol neye dönüşürsen dönüş hayatın bazen senin önüne sunduğu seçenekler nimet gibi olsa da seçilmesi çok zordur. O seçeneklerin ikisi de senin için önemli olsa bile o sırada ikisi diyemezsin birini seçmek zorunda kalırsın. Yoksa belki de her şey daha kötüye gider.
Sahi acaba seçim yapmasaydım veya ikisini seçseydim nasıl olurdu? Bunu düşünmek bile tüylerimi ürpertiyordu.Sonuç olarak altı aydır devam eden bir yalnızlık sarmıştı ben ve Emir'in bedenini. Yine bir geceydi ve o odasında ne yaptığını bilmiyordum ben ise odamda elimi karnıma koymuştum. Karnım iyiden iyiye büyümüştü. Fakat altı ay.. altı ay boyunca ne Umut'dan haber alabilmiştik ne de Baran'dan.. Fakat onlarla yaşadığımız her anı ben ve Emir'in gözünde her zaman canlanıyordu. Onların yüzünü unutmamamız onları unutmamız imkansızdı çünkü Emir bana bunu her geçen gün anlatıyordu.
Okulu bırakmıştık. Okul artık bizim hayatımda bir anlam sarf etmiyordu çünkü. Emir bazı akşamlar bara gidiyor fakat benim bebeğim olduğu için beni nadiren yanında götürüyor ve o götürmesinde bile bir şey içmeme izin vermiyordu.
Onunla bu altı ay aramızdaki bağlar arttıkça artmıştı. Geceydi ve ben artık Baran ve Umut'u düşünmekten beynimin eridiğini hissediyordum. Yanımda kalan boş yatağa uzun uzunuya baktım. Baran yoktu ama arada bir onu görüyordum. Bazen Emir ile aynı odada yatıyorduk ama asla Emir bana farklı bir gözle bakmamıştı bu zamana kadar. Artık neredeyse babamın yaptığı bu iğrenç olayda asla ağlamıyordum. Baran ve Umut'a güvenim tamdı çünkü. Onlara böyle güvenmeyi Emir'den öğrenmiştim. O bana böyle taviz vermişti ve ben uymak istemiştim.
Yavaşça kapım çalınca gir demeden Emir içeri girdi. Yavaşça yatağımda doğruldum ve sırtımı geriye doğru yasladım. Bana baktı ve hemen ayak ucuma usulca oturup tebessüm etti. Bugün eğer uyuyabilirsek yarın hastaneye gitmek üzere sözleşmiştik ama yine ikimizi de uyku tutmamıştı.
"Nasılsın?" diye sordu hep yaptığı gibi. Altı ay boyunca asla kesilmeden bana hep aynı soruyu soruyordu. Başımı tebessüm edip salladım. "İyiyim." diye bir yanıt döküldü dudaklarımdan. Yan yana iki kere uyumuştuk ve bana asla sarılmamıştı. İlk yan yana uyumamaizxa onların gittiği ilk geceydi ve biz neredeyse o gece uyumamıştık zaten. Diğeri ise korku filmi izlediğimiz geceydi ve onun korkusu üzerine yanına gelip yanım da uyumuştu.
Bunu herkes yanlış anlardı tabiki ama Emir'in bana olan bakışlarını ben görebiliyordum. Bana kardeşlik dışında başka hiçbir bakış atmıyordu. Sımsıcak gülümsüyordu ve bana kendimi iyi hissettirmeyi çok iyi biliyordu.
"Sen?" diye bir soru sorduğumda hemen yan yatağa doğru sırtını yasladı. "Sanırım iyi olup olmadığımı bende bilmiyorum hissizim." diye bir cümle döküldü dudaklarından. Usulca başımı salladım.
"Nâre saat dört oluyor uyumamız lazım yarın hastaneye gideceğiz hem altı aylık oldu bebeğin, belki de cinsiyetini öğreneceğiz." diye sorduğumda gözümden bir damla yaş düştü. "Emir yürümeye gidelim mi? Öğlen uyduğunuz için beni uyku tutmuyor." diye sordum. Başını salladı. Ekim ayına girmiştik ve havalar yine iyiden iyiye soğuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
ChickLitNâre hiç arkadaşı olmadı. Bir yurtta kalıyor ve yurttaki herkes onu ucube olarak görüyor. Bu çıktığı hayat yolunda yanına aldığı arkadaşlar ne kadar iyi de olsa çok tehlikeliler. Bu hayat yolunu sizde okuyun. Bakalım engelleri yanlış geçmiş mi?