' 2

1.7K 80 19
                                    

Namjoon

Bilmediğim bir şeyler var bundan emindim. Jeongguk benden bir şeyler saklıyordu, ve sakladığı şey herneyse bunun iyi bir şey olmadığı kesindi. Son zamanlarda fazlasıyla durgun ve düşünceli, bunun sebebini ne kadar öğrenmek istesemde hiç bir şey demiyor hep geçiştiriyordu ama biliyordum işte bir şeyler olduğunu biliyordum. Yıllardır tanıdığım Jeongguk'a bir şeyler olduğunu...

Düşüncelere dalmışken Seokjin'in dürtmesi ile kendime geldim.
"Hayatım iyi misin?" diyerek sorar gözler ile bakmaya başlamıştı.
"iyiyim hayatım, sadece dalmışım" diyerek üstü kapalı bir cevap verdikten sonra çalan kapı ile ayaklandım ve kapıya doğru gitmeye başladım. Bu sefer kesin kararlıydım Jeongguk'a ne olduğunu öğrenmeden bu evden dışarı çıkartmayacaktım.

Kapıyı açmam ile Jeongguk'un bana sarılması bir olmuştu. Bir dakika ağlıyor muydu o?
Hemen kendime gelip "Jeongguk ne oldu, neden ağlıyorsun" diye ufak çaplı sorguya çekmiştim.
O ise cevap vermeden sadece ağlıyor ve hıçkırıyordu.
Hıçkırık sesleri yükselmeye başlayınca Seokjin ve kuzeni Taehyung yanımıza geldiler.
Seokjin telaşla Jeongguk'a bakarak "JEONGGUK! BEBEĞİM NE OLDU SANA!" diye bağırarak Jeongguk'u benden ayırmış ve yüzünü avuçları arasına almış ve ona ne olduğunu sorup duruyordu.
Jeongguk ise sadece hipnoz olmuş gibi bir yere bakıyordu. Taehyung'a..
Çok takılmadan onları içeriye doğru ittirmeye başladım ve kapıyı kapatıp bende yanlarına gittim.
Jeongguk hala konuşmuyor ve ağlıyordu.
"Jeongguk canım artık ağlama ve bize ne olduğunu anlat" dedim cevap vermesini umarak. Jeongguk ise ağlamaktan şişmiş gözleri ile bana bakıyordu. Sanki canı yanıyormuş gibiydi, onu böyle görünce benimde canım yanıyordu. Kardeşim gibiydi o benim ne olursa olsun dayanmazdım ağlamasına.

Yarım saat sonra
Jeongguk

Yarım saat olmuştu neredeyse ve ben daha yeni sakinleşiyordum. Tabi bu süreçte hyunglarımın zorla da olsa anlattıracaklarını bildiğim halde, kafamı dağıtmak için konular açıyorlardı ayrıyetten Taehyung ile tanışmıştık ve sonra sohbet etmeye başlamıştık, tabi buna sohbet denirse..
Seokjin hyung Tae ile olan anılarını anlatıyor ben ise kafam bir karış havada onları dinliyor gibi yapıyordum. Tabii bu hallerim Seokjin Hyung'umun gözünden asla kaçmamış ve bi anda susup yanıma gelmişti.

Seokjin hyung "Jeongguk hadi bebeğim anlat bakalım ne oldu? " diyerek ellerimi tuttuğunda kısa bir bakışmanın ardından ellerimi saçlarıma daldırıp, küçük bir iç çekişten sonra burdan anlatmadan çıkamayacağımı anladım ve utanarak anlatmaya başladım.
"Hyung biliyorsunuz bende eşcinselim ve ailem bunu öğrendi. Açıkçası beklediğimden çok farklı bir tepki ile karşılaştım ve ne yapmam gerekiyor bilmiyorum" diyerek dudağımı kemirmeye başlamıştım.
Ortam sessizleşmişti, kimse konuşmuyor du ve bu beni daha çok geriyor.
"Karşılar mı?" diye söze giren Taehyung ile ona sessizliği böldüğü için içimden teşekkürlerimi sunuyordum.
"Evet hyung karşılar ve maalesef sadece karşı çıkmak ile kalmadılar" diye mırıltı gibi çıkan sesim ile konuştum.
Seokjin hyung "buda ne demek, yoksa seni evlatlıktan felan mı reddettiler?" diye korkuyla söylendiğin de ne diyeceğimi bilemedim.
"Jeongguk cevap versene, ne oldu?" diye hafif sinirli sesi ile konuşan namjoon hyunguma döndüm ve derin bir nefes alarak "Hasta olduğumu ve bundan kurtulmam gerektiğini söylediler, kaba bir dil ile.." dedim ve kafamı dizlerime koyup kendime gelmeye çalıştım.

Taki Namjoon hyungun "SENİ DÖVDÜLER Mİ" diye kükremesine kadar..

Cevap vermek yerine kafamı hafifçe evet anlamında salladım ve ağlamaya başladım.
"Jeongguk ağlama lütfen, bu bir hastalık değil ve sen bu piskolojik şiddete maruz kalmak zorunda da değilsin. Reşit birisin ayrıl onlardan" diye bana nasihat verip sırtımı okşayan Taehyung bir yanda, sinirden yerinde duramayan Namjoon hyungu sakinleştirmeye çalışan Seokjin hyung bir yanda, ortam kıyamet yeri gibiydi ve benim yüzümden..
.
.
.
Neredeyse bir saat geçmişti ve namjoon hyung zar zor sakinleşmişti. Taehyung hala sırtımı okşuyor, ara ara bir şeyler söylüyordu. Bende hazır ortam sakinleşmişken konunun daha fazla uzamaması için ayağa kalktım ve "Hyung bu olay aslında pekte yeni değil, üç hafta öncesine dayanıyor ve yani o kadar önemli değil gerçekten. Sadece ben sadece fazla duygusalım" diyerek namjoon hyungun omzuna elimi koymuştum.
Bir süre öyle kaldıktan sonra namjoon hyung söylediklerimi yeni idrak etmiş olacak ki "NE DEMEK ÜÇ HAFTA! JEONGGUK BU SİKTİĞİMİN OLAYINI BEN NEDEN ÜÇ HAFTA GEÇİNCE ÖĞRENİYORUM? BÖYLE BİR ŞEY OLMASINA NASIL İZİN VERİRSİN!" diyerek yeniden öfkelenmeye başlayan hyungumun karşısında durup "Hyung onlar benim ailem, o yüzden hiç bir şey yapamam" diyerek sakinleşmesini beklerken daha da sinirlenen hyungum ile içimden koca bir siktir çekmiştim.
"O EVDE YAŞAMAYACAKSIN JEONGGUK" diyerek öfkesini bağırarak atmaya çalşııyordu.
"Hyung nasıl o evde yaşamayacağım? Nerede kalacağım, üniversite okuyorum ve kalacak bir yerim yok." diyerek sitem ettim.
"ne demek kalacak yerim yok Jeongguk, biz neyiz burada!?" diyerek yalancı öfke ile konuşan seokjin hyung'uma sıcak bir gülümseme bıraktım ve "hyung evlisiniz siz ve benim okulumun bitmesine daha bir yıl var, hem okul hem işi de aynı anda ilerletebileceğimi düşünmüyorum. O yüzden sizde kalamam olmaz." diyerek itraz ettiğim sırada, uzun süredir susan Taehyung "Jeonggukk eğer istersen benimle yaşayabilirsin." diye düz bir ses ile konuştuğunda, idrak edememiştim ve şaşkınca "Ha" dedim.

Taehyung ise istifini bozmadan sakince "Duydun işte, benimle yaşayabilirsin. Zaten buraya yeni taşındım ve bir ev arkadaşı hiç de fena olmaz." dedi.

Tam itraz etmek için ağzımı açacağım sırada seokjin hyung hemen yerinden kalkmış ve "JEONGGUKK BU SENİN İÇİN BÜYÜK BİR FIRSAT BUNU KAÇIRMANA KESİNLİKLE GÖNLÜM RAZI GELMEZ! HEMEN YARIN GİDİP EŞYALARINI TOPLAYALIM VE TAE'NİN EVİNE YERLEŞ!" diyerek konuşurken ağzım açık bir şekilde anlattıklarını dinliyordum.

NE! BİR DAKİKA, BİR DAKİKA, BEN SEVDİĞİM ADAM İLE AYNI EVDE Mİ YAŞAYACAKTIM?!

Yapacak başka bir şeyim yoktu ve kabul etmek zorundaydım. Ama ailem, onları gerçekten seviyordum. Neden böyle olmak zorundalardı ki..

"Hyumg tamam da şey sadece bu haftalık kalsam, birdaha ki hafta taşınsam?" dedim sakin bir ses tonuyla.
"Hayır Jeongguk olmaz" diyerek kesin bir ifade ile konuşan namjoon hyunguma baktım ve "Ama hyung onl-" sözüm yarım kalırken namjoon hyung "hayır dedim Jeongguk!" diyerek sert bir şekilde koltuğa oturdu.
"Hyung onlar benim ailem, tamam yaptıkları şeyler beni yıpratıyor ama bunca sene beraber yaşadığım insanlardan ayrılmak o kadar kolay değil" dedim ve ağlayarak konuşmaya başladım.
"size söyledim çünkü kendime yakın hissettim, elinizden gelen herşeyi de yaptınız çok teşekkür ederim. Ama benim gözümden bakmıyorsunuz olaya." diyerek hıçkırmaya başladığımda nefesimin kesildiğini hissetmiştim.
Astımım tutmuştu ve sikeyim ilacım evdeydi..

Namjoon hyung astımım tuttuğunu anladığı gibi sanki az önce sinirden deliye dönen o değilmiş gibi sakin bir tavır ile yanıma gelmiş ve yanaklarımı tutup "Jeongguk sakin ol ve bana ilacını nereye koyduğunu söyle" demişti. O sırada seokjin ve tae hyung da başıma dikilmişlerdi.
"H-hyung i-i-lacım yanımda y-yok" diye bayılacak gibi konuştuğumda, namjoon hyung "ne demek yok Jeongguk, bilmiyor musun her an yanında taşıman gerektiğini" diye telaşla söylenince ne yapacağımı bilemedim.

"H-hyumg b-b-babam ilaç-l-larımı kullanmama i-izin vermi-" cümlemi tamamlayamadan öksürmeye başlamıştım, namjoon hyung'un telaşlı sesi yavaş yavaş uğultuya dönüşmeye başlamıştı ve sonrası karanlık...
.

Umarım beğenmişsinizdir.
Görüşmek üzere
Sağlıcakla kalın

F𝖺𝗍𝖺𝗅 𝖫é𝗂𝖿𝗍 | 𝗍𝗄Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin