hozier - take me to church
Güne büyük bir huzursuzluk ve uykusuzlukla başladığım sırada beni tek iyi hissettiren varlığın Taehyung olmasına şaşırmamıştım. Hava yeni aydınlanmıştı, saate göz attığımda da haftasonu olmasına rağmen erkenden uyandığıma da şaşırmamıştım. Dün yaşadığımız olayın ardından uzun, deliksiz bir uyku çekemeyeceğimi biliyordum zaten.
Derin iç bir çekip sargıda olmayan elimle yüzümü sıvazlamış, yeni yeni çıkmaya başlamış olan sakallarımın parmaklarıma varlığını hissettirmek istercesine battığını bilmezlikten gelmiştim. Ardından bana neredeyse beni kaybetmek üzereymiş gibi sıkıca sarılmış olan Taehyung'a doğru eğilip dudağının kenarından öpmüştüm usulca. Zaten yarım yamalak uyku düzeni olduğundan kıpırdanarak bana biraz daha yaklaşması kaçınılmaz olmuştu.
Ben de sabahın güzelliğine biraz daha güzellik katmak ve içimde dinmek bilmeyen o huzursuzluğun biraz da olsa varlığını unutturmak için onu izlemeyi tercih etmiştim. Yüzünde yeşeren yaralar ve morlukların gerisinde kalan güzel yüzünü seyre daldığım sırada burnunun ucundaki bene takılı kalmıştım. En ufak, en basit ayrıntı bile onun yüzünde bir sanat eseri gibi duruyordu.
Hiç şüphesiz Kim Taehyung bu dünyaya ait olamayacak kadar kusursuz birisiydi.
Ve birkaç insan bile olmayı hak etmeyecek kişiler yüzünden fazla kırılmıştı. Narin bedenine işkence etmişlerdi. Sanatkâr kişiliğini elindeki tüm imkanları alarak öldürmüşlerdi. Hayat sevincini almışlar, onu ölmek isteyecek kadar bezdirmişlerdi bu hayattan. Asi bir kişilik yaratmışlardı. Kavgacı ve serseri bir ruh elde etmişlerdi.
O hayal ötemin daha ilerisinde olan olaylar yaşanmadan önce Taehyung nasıl birisiydi diye merak ediyordum. Çünkü şu an bileklerine kesikler atan, birileriyle kavga eden, dik başlılık yapan asi bir kişiydi. Düşüncelerim yüzünden gözlerimi kapatıp hep yaptığım gibi derin bir iç çekmiştim. Şimdi sinirlenmemin hiç sırası değildi ve bana yararı da yoktu.
Gözlerimi aralayıp sevdiğimi izlemeye devam etmek şu an için en iyi hareket olacaktı benim için. Fakat dakikalar sonra yerinde kıpırdanarak gözlerini aralayan Taehyung'la bakışlarımız kesiştiğinde kalbim duracakmış gibi hissetmiştim.
O hafif aralan gözleri, dudaklarına yerleşen belli belirsiz tebessüm... O kadar film, dizi izlemiştim. Hiçbir sahnesinde böyle mükemmel bir detaya rastlamamıştım. Tanrım, ben çok şanslı bir adamdım. Taehyung gibi paha biçilmez birisine sahiptim.
"Günaydın." Diye mırıldandığı sırada kendime gelmeye çalışarak dudaklarımı aralamıştım. "Günaydın." Oldukça mayışmış bir haldeydim. Zira güzelliğiyle beni büyülemişti.
"Erken kalkmışsın." Kendisinin de erken kalkmış olduğu gerçeğini es geçerek konuştuğunda gülümseyip dudaklarımı alnına bastırmıştım. "Madem ikimizde erken kalktık." Dedikten hemen sonra dayanamayarak bu sefer de yanağından öpmüştüm. "Biraz dışarı çıkmak ister misin? Kahvaltı yapar, etrafı dolaşır hava alırız. Ne dersin?"
Bir süre duraksayıp düşündüğünde göz kapaklarını kapatıp açarak bana onay vermişti.
"Tamam o zaman." Demiştim heyecanlı davranmaya çalışarak. Asıl amacım biraz da olsa ona dünü unutturmaya çalışmaktı. Kendimi bu konuda pas geçiyordum çünkü ben dünü asla hafızamdan silemeyecektim. "Ama önce duş almam gerekiyor."
"Öncesinde eline poşet falan geçirmeliyiz, doktor suya temas etmesin demişti." Taehyung bana yardımcı olmak istercesine konuşmuştu. Sonrasında da tereddütle yeni bir cümle eklemişti. "İstersen duş alman için sana yardım edebilirim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little star あ vmin
Fanfictionküçük yıldız bu gece, tüm gece boyunca sana göz kulak olacağım. 301219