linkin park - numb
Sahil kenarında bir yerlere gitmek güzel bir fikir olmuştu. Hem Taehyung'un hem de benim biraz da olsa kafamız dağılmıştı. Beraber sohbet ederek güzel bir kahvaltı yapmıştık. Ardından ayakkabılarımızı çıkararak sahil kenarında yürümüştük el ele.
Bu süre zarfında sürekli gülüp durmuştuk. Eh, onun bedeni yaralı benim de elim sargıda olduğu için denize girmek gibi bir şey düşünmemiştik ama ilerleyen saatlerde denize girmek için gelen insanları gördüğümde bir hafta sonu Taehyung'la beraber buraya tekrardan geleceğimi aklımın bir köşesine yazmıştım.
Bundan sonra her fırsatını bulduğumda onunla ilgilenecek ve aktiviteler yapacaktım. Mesela internetten bir ay sonra olacak bir tiyatro için bilet almıştım. Tabii henüz Taehyung'a bundan bahsetmemiştim, doğrusu bahsedememiştim.
Dün gerçekleşen sahil gezisinden sonra aramız bugün açıktı. Bir noktada onu anlayabiliyordum, fakat Taehyung beni anlamamak için elinden geleni yapıyordu. Ben de sakin kalmaya çalışarak onu dinliyordum işte.
"İşten ayrılmamı istiyorsun!" Sanki istediğim şeyin farkında değilmişim gibi inanamıyormuşçasına konuşmuştu. "Avukatla görüşeceğini söylüyorsun."
Yatakta oturmaya devam ediyor, başımı yana yatırmış bir vaziyette ayakta dikilen onu izliyordum. Ama birazdan patlamam an meselesiydi. Delirmeme ramak kalmıştı. Bu çocuk hiçbir dediğime gelmiyordu çünkü.
"Bir daha orada kalamam o zaman hyung, niye böyle yapıyorsun?"
"Ben mi anlatamıyorum, sen mi anlamıyorsun?" Korkutucu bir sakinlikle konuştuğumda gözlerini kapatıp derin bir nefes almıştı. Ardından öfkeden kızarmış gözleri yeniden benim üzerimdeydi. "Ölmek istedin!" Ve ben de bağırmıştım işte. Üstüne gitmemem gerektiğini biliyordum ama kendimi tutamıyordum bir noktada. Bu kadar sakin kalabilmem bile mucizeydi. "O eve gittiğinde dayak yemeye devam edeceksin, hakaret işiteceksin, geçmişin yüzüne çarpılacak her defasında. Anlamıyor musun? Seni gözümün önünden ayırmak istemiyorum!"
Başını bana inanamıyormuş gibi iki yana salladığında oturduğum yerden kalkmıştım aniden. "Ya birazcık empati yapmanı istiyorum senden. Bir dediğimi ben uğraşmadan kabul et istiyorum. Her zaman burnunun dikine gitmek zorunda mısın?"
"Bir birikimim yok, okulum var. İyi kötü kalabileceğim bir ev vardı ama avukatla görüşürsen elimden gidecek. Sen de bunu anlamıyorsun!"
Öfkeyle bağırdığında sinirime hakim olamayacağımı, artık sinir krizleri geçireceğimi biliyordum. Bu yüzden nefes almaya ve vermeye özen gösteriyordum. "Ben bunu anlayabiliyorum ve amacım da bu yönde. Seni o eve geri göndermeyeceğim Taehyung, ne dersen de!"
Üzerine doğru yürüdüğümde bunu ona zarar vermek amacıyla yapmasam bile Taehyung bir iki adım geriye atmıştı. Cidden çok öfkelenmiş olmalıydım. "Bundan sonra benimle kalacaksın, işi bırakacaksın ve sadece derslerine odaklanacaksın. Bu hafta için izin aldım. Yarın avukatla görüşeceğim. Ve onlara dava açacağız. Beni anladığını ümit ediyorum, çünkü ikinci bir kez açıklama yapmayacağım sana!"
Onu odadan çıkmak için elimle kenara ittirdiğimde yeniden adım atarak önüme geçmiş, kapıya da bedenini yaslamıştı. "Neden benim fikirlerimi önemsemiyorsun? Neden hislerim senin için önemli değil?"
"Çünkü Taehyung, o gün seni kaybetme raddesine gelen bendim, sen değil!" Bir iki adım geriye doğru adımlamış, bakışlarımı üzerinden çekmiştim. O kadar sinirliydim ki, şimdi onu görmek dahi istemiyordum. "O çaresizliği ben yaşadım. Anlıyorum, senin için çok zor ama Taehyung sevdiğin birini kaybetmek daha zor. Sen beni bu konuda daha iyi anlıyorsundur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little star あ vmin
Fanfictionküçük yıldız bu gece, tüm gece boyunca sana göz kulak olacağım. 301219