lil happy lil sad - let me die
Günlerden cumaydı.
Taehyung'u en son yağmurlu bir pazartesi gecesi, iş çıkışı görebilmiştim. Birkaç gün boyunca beni geçiştirmelerine izin vermiş, dün gece de işe gitmediğini öğrenmiştim. Ve ben bugün izin almıştım iş yerimden. Takım elbise yerine günlük kıyafetler geçirmiştim bedenime.
Uykusuz olduğum için göz altlarım çökmüştü iyice. Keyifsiz olduğum için hiçbir özenim yoktu fiziksel olarak. Bu yüzden hafiften çıkmaya başlamış sakallarıma bile dokunmamıştım. Bugün için tek odağım Taehyung'du.
Onu takip edecek ve gün içerisinde ne yaptığına bakacaktım. Sonrasında da karşısına çıkacaktım işte. Gerçi bu yapacağım davranış pek doğru değildi ama Taehyung'un karşısına geçip 'bir hafta izin aldığını ve bana yalan söylediğini biliyorum' desem bile bana bir açıklama yapmayacağından emin olduğum için başka çarem kalmıyordu maalesef.
Üstelik bana açıklayacak olsaydı zaten bu zamana kadar yalana başvurmaz, geçer karşıma anlatırdı. Sonuçta ben onun sevgilisiydim değil mi? Ama komiktir ki dışarıda dolanan diğer yabancılardan hiçbir farkım yokmuş gibi hissettiriyordu. Gerçekten bunu hak etmek için ne yapmıştım, bilmiyordum bile.
Tek isteğim, bu yalanların altında yatan nedenleri bulmaktı. Aksi takdirde büyük kavgaların pençesinde yaşam mücadelesi vermek mecburiyetinde kalacaktık. Bu zamana kadar iyi bile sabretmiştim. Beni çığrından çıkarma noktasına getiren, kendisini benden mahrum bırakmaya başlamasıyla olmuştu. Üzerine bir de yalan söylediğini yakalamış olmam sakinleşmememi önlemişti.
Üzerimde öyle büyük, öyle yoğun bir öfke vardı ki, aşırı sakinlik etkisi yapıyordu. Donuktum, baygın bakışlarım vardı ve öldürücü bir şekilde sessizdim. Sanıyordum ki, şu an fırtına önce ki sessizliği yaşıyordum. Taehyung'la karşılaştığım an bu dinginlik üzerimden kalkıp gidecekti, emindim.
Ve ona kıyamayan ben, sözlerimle canını fena halde yakacaktım. Sırf bu yüzden bile bir türlü odamdan çıkamamıştım lakin öğrenmem gerekiyordu. Her ne olursa olsun bu tavırları hak etmiyordum, ne derse desin bu yalanların üzerini örtmeyecekti. Bana bir açıklama borcu vardı ama bir yandan da yapacağı hiçbir açıklamayı duymak istemiyordum.
İçimde bastıramadığım bir endişem vardı. Öfkemin altında, en derinlerden gelen endişe hissiyatının ana kaynağı Taehyung'a bir şey olup olmamasından geçiyordu. Bir diğer nedeni ise, benden ayrılacakmış gibi hissetmemden kaynaklıydı.
Ne kadar da aptaldım değil mi?
Beni hayatına dahil etmiyordu, hiçbir derdini anlatmıyordu. Bu da yetmezmiş gibi kendisini benden çekiyor, tersliyordu. Üstüne bir de yalan söylüyordu. Ve ben de aptal gibi beni terk edecek olmasından endişeleniyordum. Halbuki şu öğrendiklerimin ardından bu konuda endişelenmesi gereken kişi oydu. Ama gelin görün ki öyle bir aşık olmuşum ki, benden gidecek korkusu bir türlü silinmiyordu.
Saat daha sabah on sularını gösterirken telefonumu, cüzdanımı ve araba anahtarımı alarak odadan çıkmıştım. Bu saatte çıkma sebebim, Taehyung'un bugün gün içerisinde tek ve son sınavının bu sabah on buçuk da olacak olmasından kaynaklıydı. Hatta bu hafta sadece cuma günü tek sınavı olduğundan bahsederek, rahat bir gün geçireceğini söylemişti geçtiğimiz zamanlar da. Biz de öğle arasında buluşma planı yapmıştık işte.
Ben her şeyi en ince ayrıntısına kadar hatırlarken, Taehyung konuştuklarımızı bir çırpıda silip beni yok saymıştı. Derin bir iç çekip koridorda ilerlerken karşıma bir anda annem çıkmıştı. "Sen niye işe gitmedin bugün?" Diye sormuştu ilk olarak. Ardından berbat gözüken bana şokla bakmıştı. "Hasta mısın sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little star あ vmin
Fanficküçük yıldız bu gece, tüm gece boyunca sana göz kulak olacağım. 301219