⋆9

2.1K 303 244
                                    

alec benjamin - mind is a prison

Benim randevulara başladığım günden bu yana düzenli bir alışkanlığım olmuştu. O da randevuya çıktıklarıma ve Jong Suk'a düzenli olarak sinirlenmekti. Ah bir de Taehyung'u izlemek vardı değil mi? Bu yaşıma kadar ki en güzel alışkanlığım oymuş gibi hissediyordum. Onu izlemek, her bir uzvuna derince dalmak hoşuma gidiyordu. Ama en çok da o gülümserken bakışlarımızın kesişmesi hoşuma gidiyordu.

Gerçi şu an tek favori alışkanlığım Taehyung'un ta kendisiydi ama konumuz bu değildi. Konumuz diğer kazandığım alışkanlıktı. Yani, Jong Suk'a sinirimi kusma zamanım gelmişti.

"Gerçekten ne olduğunu sormaya korkuyorum." Jong Suk hemen karşısında öfkeyle onu izleyen bana bakarak mırıldanmıştı. Üzerinde tedirginlik vardı ve benim tavırlarım da o tedirginliğine bir yenilerini eklemekten asla geri durmuyordu. "Söylesene be!"

Bakışlarım hemen onun yanında sessizce oturan anneme kaymıştı. O da sormaya korkuyor olmalıydı. Artık olumsuz sonuçlarla dönmemden bıkmış olmalıydı. Yani onun yerinde olsam ben de bıkardım fakat gerçekten buluştuğum kişiler garipti. Tamam aralarında ki birinin hakkını yiyemezdim ama, genel olarak hiçbiri benim dikkatimi çekememişti.

"Sapık çıktı." Ortamda annem olduğu için daha sakin konuşuyordum. Lâkin sert bakışlarımı Jong Suk'un o büyümüş gözlerinde gezdirmekten de kendimi geri çekemiyordum. Onu gördükçe cidden sinirim daha da tetikleniyordu. "Bana itinayla yürürken bir de orada ki bir çalışana sarkıntılık etti."

"Bunu cidden beklemiyordum." Jong Suk şok olmuş bir ifadeyle konuşmuş, ardından anneme mahçup olmak istemediğinden yan yan annemin tepkilerini izlemişti. Fakat annem cidden tepkisizdi. "Bak niye sana böyle denk geliyor bilmiyorum ama mesajlaşırken gayet normaller yani."

"Ben de anlayamıyorum." İmalı bir şekilde konuştuğum da Jong Suk bunu anlayarak bana inanamıyormuş gibi bakmıştı. Bu imamda yatan tek anlam bilerek mi böyle kişileri seçtiğiyle alakalıydı ama tepkilerine bakarsak eğer böyle düşünmem onun için suç gibi bir şeydi galiba. Ama ne yapabilirdim ki, aklıma başka bir şey gelmiyordu.

Aksi takdirde evrenin benimle oynadığını falan düşünmek üzereydim.

"Bıktım gerçekten." Annem sonunda tepkisizliğine bir son verdiği sırada daral gelmiş gibi konuşmaya başlamıştı. Bir yandan da ellerini kendisini serinletmek için yelpaze yapıyor, ben numara olduğunu bildiģim için kılımı kıpırdatmıyordum. Zaten annem biriyle bakışmamı istediğinde ama ben reddettiğimde de aynı hareketleri sergiliyordu alışmıştım artık.

"Jimin annen fenalık geçiriyor." Ama tabii Jong Suk garibim bilmediğinden telaş yapmıştı. Annemi sakinleştirmek için salonun camını sonuna kadar açarken bir yandan da nefes alması gerektiğini söylüyordu. Sonrasında da annemin yanına hızla gidip o da elleriyle onu serinletmeye çalışmıştı. Ama ben tüm bunlar olurken yerimde öylece oturuyordum. "Jimin kime diyorum."

"Anne numara yapmayı kes." Ben bunu der demez annem bir anda hareketlerine son verince Jong Suk şaşırmış bir ifadeyle anneme bakakalmıştı. Ama bu bakışı cidden komikti. Gözleri kocaman olmuş, çenesi yere düşecekmiş gibi ağzını açmıştı.

Tepkilerini hep böyle doruklarına kadar mı yaşıyordu? Hiç arası olmaz mıydı?

"Ya ben damat istiyorum artık."

"Anne ne yapayım anlattım hepsini işte." Ona Taehyung'dan hoşlandıģımı söylemek isterdim lâkin yerinde durmazdı ki. Kesin bir şeyler yapardı. Bu yüzden onun bana söylenmelerini dinlemek şu an için daha mantıklıydı. "Bugünkü sapığı mı getirseydim?"

little star あ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin