⋆7

2.1K 298 204
                                    

Aptaldım.

Evet, ben tam bir aptaldım. Annemleri oraya götürmemin üzerinden yaklaşık beş gün geçmişti. Ve bir hafta sonu daha çatıp gelmişti. Tabii, bu hafta içi yapılacak tüm randevular için ters tepki verdiğim ve sürekli halde hafta sonuna atmak gibi bir aptallık yaptığım için bu sefer el mahkum gidecektim.

Bu hafta boyunca oturup düşünmüştüm. Onun karşısına direkt kendim olarak çıkmak istemiştim. Randevuya çıkmak yerine, ona randevu teklifinde bulunmak istemiştim. Heyecanla aynanın karşısında defalarca pratik yapmıştım ama bilmiyorum, cesaretsizdim. Bu iki hafta içerisinde neredeyse hiç bedenime uğramayan hisler aynı anda bedenime hücum etmişti. Değişik bir durumdu bu, ne yapacağımı bilemiyordum. Hiç böyle şeyler tecrübe etmemekle beraber, çevre edinmediğim için şahit bile olamamıştım.

Zaten çevremizde şahit olduğumuz ilişkiler alışılagelmiş ilişkilerdi. Bizim sınıfta da bakışanlar oluyordu, sonrasında değişik bahanelerle konuşuyorlardı. Ben zaten bunu denemiştim. Yani, bunu bir randevuda denemiş olmamı saymazsak eğer tam bir salak gibi her şeyi tüm çıplaklığıyla ortaya dökmüştüm. Fakat onun bana olan düşüncelerinden emin değildim.

Zaten onun yerinde ben olsam pek iyi düşünmezdim. Bir randevunun ortasında, bana sürekli bakan birisi olsa hatta rahatsız bile olurdum. Bunu sonrasında dile getirmekten çekinmezdim.

"Hazırlandın mı?" Annem odamdan çıkan bana doğru seslendiğinde dalgınca başımı sallamıştım. Fakat beni görmeyeceğini anladığım an aynı onun gibi yüksek bir tonda konuşarak gecikmeli bir şekilde onaylamamı sunmuştum. Ardından salona girdiğimde beni süzen annem şaşkınlıkla kaşlarını çatmıştı. "Bu ne hal Jimin?"

"Ne varmış halimde?" Her zamankinin aksine açık renk yırtık kotumu giymiş olmamın, veya üzerine düz beyaz tişört giyip koyu mavi kareli bir gömlek giymemin neresinde gariplik vardı? Sadece şık ceketlerimi, gömleklerimi veya o üzerimde hoş duran pantolonlarımı giymeyi tercih etmemiştim. "Normal giyindim işte."

"Uyum bile yok." Annem bana inanamazca konuştuğunda derin bir iç çekip yemek masasının üzerinde duran telefonumu elime almıştım. "Bak randevuya gidiyorsun, hadi randevuya gitmiyor bile olsan orası için uygun kıyafetler değil. Sanki markete gidiyormuşsun gibi özensizsin."

"Ortamına uygun kıyafet giyme zorunluluğu falan mı var?" Huysuzca konuşup, dağınık saçlarımı ellerimle düzen vermeye çalışmıştım. Bunalımda gibiydim lakin pek umurumda sayılmazdı. "Zaten tüm hafta rahatsız edici kıyafetlerin içerisindeyim. Hafta sonu rahat etmek istiyorum."

"İyi," Bu tavrım karşısında sessizce mırıldanmıştı. "Sen bilirsin."

"Neyse çıkayım ben artık." İstemeye istemeye konuştuğum sırada salonun çıkışına doğru adımlamıştım ve annem de kapıya kadar bana eşlik etmek için ayaklanmıştı. Aynı zamanda konuşmaktan da geri kalmıyordu. "Bak bozma moralini, elbet kendine göre birini bulursun."

Taehyung meselesi şu son zamanlar fazlaca canımı sıkan bir mesele olduğu için ruh gibiydim ve annem bu halimi daha farklı yorumlamıştı. Zaten nereden bilebilirdi ki asıl nedenin benim aptallığım olduğunu? Anneme hiçbir şey söylemeden ayakkabılarımı giyip evden çıkmıştım. Asansöre yöneldiğim sıra da, bindiğim zaman da, otoparka gelip arabama binene kadar da Taehyung aklımdaydı. Daha doğrusu ilk defa biriyle tanışma arzusu yaşadığım için ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.

Fakat ben aptal gibi randevu saatime yetişmek için Taehyung'un çalıştığı yere gidiyordum. Bu sefer biraz geç çıkmıştım. Yani buluşacağım kişi beni beklemek zorundaydı. Jong Suk o kişinin 29 yaşında, bir şirket çalışanı olduğunu söylemişti.

little star あ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin