⋆16

1.9K 255 142
                                    

lil happy lil sad - let me die

Günlerden perşembeydi.

Kısacası Taehyung'la derslerinden ötürü hafta sonu buluşamadığımız için onu görmemin üzerinden bir hafta geçmişti. Bildiğim kadarıyla bahsettiği sınav bugündü. Lâkin yine de öğle arasını bana ayırıp ayırmayacağını ona sormamıştım. Çünkü ondan bekliyordum. Şu sıralar müsait olmayan kişiydi. Sürekli buluşma teklifinde bulunarak onu darlamak istemiyordum.

Doğrusu kendimi zor tutuyordum ama bir süre idare etmem gerektiğini de biliyordum. Hem son sınavlarıydı bunlar, sonrasında yaz tatiline gireceklerdi. Yani bu aralar onu kendi işleriyle başbaşa bırakmam şart gibi bir şeydi artık. Şu an için dersleri benden daha önemliydi. Yine de belki benimle buluşmak ister diye ümitlenen bir tarafım vardı. O tarafım ise benim gözlerimin dakikada bir telefona kaymasına sebebiyet veriyordu. Açıkçası mesaj atar mı acaba diye düşünüyordum ama yoktu bir şey. Gözlerim telefon ekranımda yazan saate kaymıştı.

11.46

Öğle yemeği için çıkmamıza az bir süre kalmıştı. Fakat bir haftadır Taehyung'u göremediğimden mi kaynaklı emin değilim, yemek yemek için pek hevesli değildim. Haftada bir bile olsa Taehyung'u görmeye o kadar alışmıştım ki, yokluğu huzursuz ediyordu beni. Derin bir iç çekmiştim, oturduğum deri koltukta biraz geriye yaslanıp tutulan sırtımı rahatlatmaya çalıştığım o esnada odamın kapısı tıklatılmıştı. Ben de hemen oturuşumu düzeltmiş, bakışlarımı odaya topuklu ayakkabılarıyla zemini ezercesine giren Bayan Ham'a çevirmiştim. "Bay Park, sizinle görüşmek isteyen birisi var fakat işle alakalı olduğunu sanmıyorum."

Meraklanmıştım. Bu yüzden "İsmi neymiş?" Diye sormuştum. Bayan Ham ise bilmediğine dair başını hafifçe iki yana sallamış, ardından "İsmini sordum ama söylemedi, sadece sizinle görüşmek istediğini söyledi." Demişti kısıkça. Nasıl görünüyordum bilmiyordum ama sinirli duruyor olmalıydım. Bayan Ham kim olduğunu bilmediğine kızacağımı düşünmüş olmalıydı fakat yanılıyordu. Taehyung'u göremediğim için bugün ekstra moralim bozuktu sadece.

"Çağır bakalım." Merakla bekliyordum. Kimdi ki bu kişi, benimle görüşmek istemişti? Bayan Ham az önce kapatmış olduğu kapıyı aralayarak dediğimi yerine getirirken meraklı bakışlarımla odaya girmek üzere olan kişiye odaklanmıştım.

Ve saniyeler sonra elinde tuttuğu poşetlerle ve sırtında duran siyah sırt çantasıyla o dalgalı saçlı, asi bakışlı sevgilim odama adımlayarak günüme güneş doğdurduğunda yüzümde aptal bir gülümseme oluşmuştu.

"Tanrım, Taehyung?" İnanamazca konuşmuş, hemen oturduğum yerden ayaklanmıştım. Böyle güzel bir sürprizi yaptığı için ona minnettardım. Çünkü onu çok özlemiştim. Ben daha dakikalar öncesine kadar ondan bir mesaj gelmiyor diye huzursuz hissederken, beni çalıştığım yerde ziyaret ederek içimde biriken tüm huzursuzluğu söküp atmış, yerine gelen boşluğa da kendisini yerleştirmişti. "Beni şaşırttın."

Tüm bu anlar yaşanırken Bayan Ham davetsiz bir izleyici olarak orada öylece kalakalmıştı. Ama bir şey dememiştim, şu an sadece Taehyung'a ilerleyip bedenini kollarımın arasına almak istemiştim. Henüz yüzüne gülümseme yayılan Taehyung'da bana doğru bir iki adım attığında "Sürpriz yapmak istedim." Diyerek elinde duran poşetleri masamın hemen önünde duran küçük masaya yerleştirmişti. Ben de daha fazla dayanamayarak hemen bedenini kollarımın arasına almıştım.

Bu zamana kadar bizi izleyen Bayan Ham ise bu tarz tepkilerime alışık olmadığı için bizi izlemeyi sürdürüyordu. Lâkin benim insan olduğum ayrıntısına takılmamış olmalarına pek şaşırmıyorlardı. Yani sırf ortam içinde soğuk, mesafeli ve tekdüze birisi olmam hayatım boyunca hiç sevinemeyeceğim ya da bir başkasını kucaklayamayacağım anlamına gelmezdi sonuçta. Lafın özü, ben de bir insandım. Onlardan beni ayıran tek fark benim daha mesafeli olmamdı.

little star あ vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin