imagine dragons - dream
Tanışmadan önce, tüm bu uzaktan izlemelerimin ardından Taehyung'da garip bir aura fark etmiştim. Yada bana öyle gelmişti bilmiyorum. Sadece fazla asil bir görünümü vardı. Dik duruşlu, asi bakışlı birisiydi. Kendisine her konuda güveniyor gibiydi. Ve dış görünüşünün insanlar üzerinde bıraktığı etkiden de oldukça memnun bir tavrı vardı. Belki de sadece bana öyle davranmıştı, emin değildim.
Taehyung'u tanımaya başladıktan sonra bazı konularda fikrim değişmişti doğrusu. Buluşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti, benim işim, onun okulu ve kendi yarı zamanlı işi nedeniyle sadece hafta sonları buluşmayı kararlaştırmıştık. Ama tabii bu hiç konuşmadığımız anlamına gelmiyordu. Sürekli halde mesajlaşıyorduk. Gerçi ilk iki gün konuşacak pek fazla konu bulamadığımız için yarım yamalak ve oldukça samimiyetsiz bir mesajlaşma deneyimi elde etmiştik. Lâkin sonrasında garip bir şekilde konuşma iyiye gitmişti. Ara sıra birbirimizi arayarak bir süre konuşmuşluğumuz bile olmuştu.
Bu sayede Taehyung'da edindiğim izlenimler tamamen içine kapanık birisi olduğunu fark etmemle başlamıştı. Gizemli bir tavrı vardı, ölüm onun gözünde oldukça basite indirgenmişti ve nasıl desem, kendine olan güveni pek yok gibiydi. Yalan söylediğinden bahsetmiyordum bile. Doğruyu söylemek gerekirse bir insanda sevmediğim bazı özellikler Taehyung'da bulunuyordu.
Lâkin yine de gözümdeki değeri milimlik bile oynamamıştı. Neden böyle ölüme bir nefes kadar yakınmış gibi hissettirdiğini anlayamıyordum, yada neden yalan söylemiş olduğunu da bilmiyordum. Gerçi yalan az buçuk benim tahminimdi ama bu zamana kadar insanları sadece uzaktan gözlemleyen ben için tahminlerimin yanlış çıkması da imkânsız gibi bir şeydi.
Buluştuğumuz gün ailesini falan sormuştum mesela. Elinin yeniden bilekliklerinde dolanması tesadüf olamazdı değil mi? Güzel bir aileye sahip olduğunu söylerken aslında dalgın olması da gözümden kaçmamıştı. En güzel kanıt ise, aile mevzusunu kapatıp konuyu öylesine bir yere çektiğim zaman o güzel parmaklarının bilekliklerinden uzaklaşması ve tüm dalgın havasından sıyrılıp tüm dikkatini bana vermesiydi.
Bu bir hafta düşünmüştüm. Bana göre intihara kalkışma sebebi onun üstü kapalı söylediği nedenlerden oluşmuyordu. Ailesi konusunda pek bir fikrim yoktu lâkin her insan gibi ailevi problemleri olabilirdi. Benim asıl aklımı karıştıran şey, ilk Taehyung'u görmeye gittiğim gün yüzünde oluşan yaralardı. Üniversiteden bir kaç kişinin yaptığını söylemişti. İyi de neden kendini bile savunma gereği duymamıştı?
Her ne kadar onunla karşılaşalı haftalar olmuş olsa bile, onunla geçirdiğim vakitler kısa olduğu için kendisini bana açacak samimiyet yoktu aramızda. Ona bir noktada güven vermediğimi de biliyordum. Eski sevgilisinden bahsetmişti, onun kendisini sevgisinin azaldığını bırakarak gittiğini dile getirmişti. Peki ya neden bunları söylerken yeniden bileklikleriyle oynamıştı? Ona ne zaman onunla alakalı sorular sorsam geriliveriyordu hemen.
Tabii, o gerildiği için ara ara konuları saptırmakta buluyordum çareyi. Mesela hobilerini falan sormuştum. Açıkçası ilk defa bir insanın neleri yapmaktan hoşlandığını merak eder olmuştum. Ve iyiki de sormuş bulunmuştum. Çünkü şarkı söyleyebildiğini öğrenmiştim. Ayrıca piyano çalmaya bayılıyormuş, lâkin evinde bulunmadığı için pek çalma fırsatı bulamıyormuş. Ara sıra, eğer yapabilirse arkadaşı sayesinde okulunda bulunan piyanoda bir kaç parça çalma şansı elde ediyormuş. Ayrıca diğer öğrendiğim konu ise resim çizme becerisinin olmasıydı. Fotoğraf çekmek de hoşuna gidiyormuş ama güzel bir kameraya sahip olmadığı için çekmemeyi tercih ediyormuş. Ah bir de unutmadan, basketbolda iyi olduğunu öğrenmiştim. Ama söylediğine göre 16 yaşından beri hiç oynamamıştı. Anladığım kadarıyla bir sebepten ötürü kendisini bu spordan çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little star あ vmin
Fanfictionküçük yıldız bu gece, tüm gece boyunca sana göz kulak olacağım. 301219