8

793 56 10
                                    

"Siz ne diyorsunuz Ashe-sshi? Mavi mi yeşil mi?" Kendimi tutmaya çalışarak derin bir nefes aldım. Küfür etmemek için kendimi çok zor tutuyordum. Çünkü yaklaşık yarım saattir tavsiye edeceği kitabın yeşil kapaklısını mı mavi kapaklısını mı göstereceğine karar vermeye çalışan Namjoonla uğraşıyordum. Namı diğer bok çuvalı. Bana öyle büyük bir beklentiyle bakıyordu ki sanki vereceğim cevap büyük bir devlet sırrıydı.

"Hangisini gösterirseniz gösterin, içerik aynı." Yarım saattir söylediğim şeyi tekrarladığımda bıkkınlıkla nefes verdi.
"Sizinle konuşmaya çalışıyor." Dedi adının Yoongi olduğunu öğrendiğim grup arkadaşı. Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım. Namjoon ona ters bir bakış atıp konuştu.
"Öyle birşey yok." Dudağımın sol tarafı yukarı kıvrıldı.
"Olmasa iyi olur." O ikisini orada şaşkın yüzleriyle öylece bırakıp dükkan sahibinin odasına gittim.

Bugün burada olmadığı için en yetkili kişi olarak odasında biraz kafa dinleyebileceğimi umuyordum. Onun kadar Zeki biri nasıl kitapları kapağına göre değerlendirebilirdi ki? Yoksa IQsu söylendiği kadar fazla değildi de insanları mı kandırıyordu? Buna şaşırmazdım. Ondan artık herşeyi bekleyebilirdim. Gözümde bir hiçten farksızdı ve bunu o gece kendisi yapmıştı. Benim bir suçum yoktu.

Odanın kapısının tıklatılmasıyla koltukta daha dik bir şekilde oturdum.
"Girin." Jung Hoseok,grubun tatlı çiçeği,elinde iki fincan kahve ve yüzünde koca bir gülümsemeyle kapıda belirdi.
"Biraz konuşabilir miyiz?" Gülümsemesine karşılık verip onu başımla onaylayarak önümdeki sandalyeyi işaret ettim. Kapıyı ayağıyla kapatıp işaret ettiğim koltuğa yerleşirken kupalardan birini bana uzattı.

"Teşekkür ederim Hoseok-sshi." Benimle ne konuşacağını merak ederek ona baktım kahveyi yudumlarken. Ne konuşabilirdik ki?
"Hemen konuya girersem kaba biri mi olurum?" Endişeli bir şekilde bana bakarken sorduğu soru beni gülümsetti. Başımı iki yana salladım.
"Lafı dolandırmayan biri olursunuz." Rahatlayarak nefes verdi. Gözleri benimkilerle buluştuğunda kararsızca güldü.

"Namjoon'u hatırlıyorsun değil mi?" Ani Sorusu karşısında gözlerim büyüdü. Bunu bu kadar belli edecek kadar mı nefretle bakıyordum ona? Kendimi dizginlemeliydim. Ama madem yakalanmıştım. İnkar etmeyecektim. Sonuçta intikamın tek yolu bu değildi.
"Evet." Anlayışla başını salladı.
"İntikam istemeni anlıyorum. Ama grubumuz..." sözünü kestim. Boşuna endişelenmesini istemiyordum.
"Birinin hatasının cezasını diğerlerinin çekmesini istemiyorum. Bu o ve benim aramda kalacak."

Yerinde kıpırdandı.
"Ne yapmayı düşünüyorsun?" Buna cevap vereceğimi düşünmesi onu bir aptal gibi gösterebilirdi,eğer onu hatırladığımı anlamamış olsaydı.
"Bunu sana söylemem mantıklı olur mu?" Başını salladı.
"Eh, evet biraz saçma oldu." Ben de başımla onaylayarak kahveden büyük bir yudum aldım.

"Sadece,sana hak verdiğimi bilmeni istiyorum. Eğer yardıma ihtiyacın olursa beni ara. Grup arkadaşım olabilir,ama bir kadına öyle davranmasını onaylamıyorum." Hafifçe kıkırdadığımda şaşırdı. Bunun beni güldürmesini beklemediği açıktı.
"Hoseok-sshi,sence yardım istemek için onun arkadaşını arar mıyım?" Bu sefer gülüp beni şaşırtan o oldu.
"Biliyorum. Şüphelenmekte ve güvenmemekte haklısın. Ama yine de onun böyle bir derse ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Yardım istediğinde ve ben de ettiğimde bana güveneceksin."

Bir süre bakışlarımla onu tarttım. Kolay yalan söyleyebilecek birine benzemiyordu. Kötülük yapabilecek birineyse hiç benzemiyordu. Ama sorun Namjoon'un da benzememesiydi. İkinci kez birine aldanırsam aptalın teki olurdum. Yine de gözlerindeki o samimi bakış bana güven verdi. Başımı sallayarak onu onaylamama engel olamadım. Vücudum,ona beynimden önce tepki vermişti.

İçimden bir ses,onun bana yardım edeceğini söylüyordu. Genelde iç sesime her zaman güvenirdim. Beni yanılttığı olmamıştı. Yine öyle yapmaya karar verdim. Tabii temkinli yaklaşacaktım. Onu küçük testlerle deneyebilir ve güvenip güvenemeyeceğime kesin karar verebilirdim. Sakince doğru anı beklemeliydim. Şimdi bana iyi niyetle gelmiş gibi görünen birini geri çevirmek aptallık olurdu. Genişçe gülümsedim.

"Pekala ortak. Senden yardım isteyeceğim." Gülümsemesi bütün yüzüne yayıldı. O koyu kahve küçük gözleri parlayarak kısıldı. Bunun gerçek bir gülüş olduğunu biliyordum. Nedeniniyse yakında öğrenecektim.
"Güzel. Seni hayalkırıklığına uğratmayacağım. Göreceksin." Omuz silkerek kahvemi bitirdim.
"Bakacağız." O da kahvesini bitirmiş olacak ki ayaklanıp bana elini uzattı.

Omuzları dikti. Bu kendine güvendiğini gösterirdi.
"O halde,görüşürüz." Dedi kesin bir sesle. Ben de ona elimi uzattım.
"Görüşürüz."

Bir Gece|Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin