13

692 56 33
                                    

NAMJOON'un Ağzından
Kalem eteği ve dar gömleğiyle sergilediği şekilli güzel bedeni karşımdayken ona bakmamak için bir savaş vermem gerekiyordu. Kalın dudakları açılıp kapanıyor,arkadaşına birşeyler söylüyordu. Bugün yaptığım her şey gece aklıma gelen plan yüzündendi. Düşündüklerimse onun eseri.

Öylece yatarken onu kendime nasıl yaklaştırır ve beni aramasını nasıl engelleyeceğimi düşünüyordum. Aniden plan gözlerimde belirdiğinde gülümseyip heyecandan uyuyamamıştım. Bugün birlikte çekim yapacağımızı biliyordum. Düşündüm ki;kameralar önünde ondan hoşlanıyor gibi davranırsam army bizi shipleyecek ve şirketim onunla bir reklam ilişkisi yaşamamı isteyecekti. Ben de seve seve bunu yaşayacaktım.

Belki reklam ilişkimiz onun için gerçeğe dönüşür ve benden hoşlanırdı. Ayrılmadan önce ona aradığının ben olduğumu söylerdim ve yapacağı olası kötü açıklamaların onu terk ettiğim için olduğu izlenimi uyanırdı. Böylece kurtulurdum. Şimdiye kadarki aklıma gelen en mantıklı fikri hiçbir arkadaşımla paylaşmamıştım çünkü inandırıcı olması gerekiyordu.


O hiçbirşeyden habersiz öylece gülüşürken onu uzaktan izlemeye devam ettim. İlk tanışmamız burada bu şekilde olsaydı,ondan geçmişte yaşadığım şeylere rağmen hoşlanırdım. Şimdiyse içim tamamiyle boştu. Bedenini tanıyan bedenimin onu istemesine engel olamıyor olabilirdim ama kalbimde korku hariç hiçbir duygu yoktu.

Bedenimin altındaki bedeninin nasıl yay gibi gerildiğini ve nasıl inlediğini hatırladığımda sakinleşmek için gözlerimi sıkıca yumdum. Sertçe yutkunurken yumuşak ve pürüzsüz tenini aklımdan çıkarmak için kendimle savaşmam gerekti. Vücutlarımız o gün öyle uyumluydu ki sanki ben bir kılıç,o da kınımdı. Bıçaklar ve kınları hiç ayrılmayacağından,öyle olmadığımızı biliyordum. Ama yine de ahenkle dans eden kumral saçlarını ve gözlerinin benimkilere kenetlenişi her aklıma geldiğinde alev alıyordum sanki.

O an,gözlerimi yumduğum kısacık an boyunca onu tekrar altımda hissettiğime yemin edebilirdim. Sanki çırılçıplaktı ve ben ona yine dokunuyordum. Ona ilk dokunan kişi bendim. Ve bir yanım deli gibi son dokunan kişi olmak istiyordu. Başka bir erkeğin ona dokunma düşüncesi aklıma geldiğinde sinirle gözlerimi açtım. Delici bakışlarla aradığım kadını erkek bir çalışanla muhabbet ederken gördüğümde çenemin kasılmasına engel olamadım.

Onunla flört eden adam benden yaklaşık 10 cm kısa olmalıydı. Omuzları dardı ve bedeni kırılgan görünüyordu. Onu tek yumrukla anasının rahmine yollayabileceğimi farketmek bana büyük bir haz verirken bunu yapma isteği içimde bir çığ gibi yükseldi. Kadınıma yaklaşmakla hata etmişti.

Bekle... kadınım mı? Kafamı iki yana sallayıp aklıma dolan düşünceleri bir kenara itmeye çalıştım. Ama sadece çalışmıştım çünkü bir türlü o adamın kafasını kitap raflarına çarpmanın ne kadar iyi hissettireceğini düşünmeyi bırakamıyordum. O an Tanrı'ya ava giderken avlanmamak için dua ettim.

Çünkü yalan ilişkimiz sürekli birlikte takılmamızı gerektirecekti ve ben vücudunu her ayrıntısıyla hatırlarken ve onu saçma bir şekilde kıskanırken ona kapılmam işten bile değildi. Ama bir ilişkinin yalanlarla başlamaması gerektiğini herkes bilirdi.

Eve döndüğümüzde çocuklar,özellikle de Yoongi Hyung ona olan tavırlarım yüzünden bana kızmıştı. Bu kızgınlığı daha da körükleyen şeyse Twitter'da armymizin beni hayal kırıklığına uğratmamasj olmuştu. Bizi deli gibi shipleyenler,onun bana benim ona baktığım gibi bakmadığı için ona kızanlar ve çılgın oppacılar.

Oppacıları bir türlü anlamıyordum. Onları da seviyordum ama algılamakta güçlük çekmekte haklıydım. Hepsi onların olmamızı istiyordu ama nasıl hepsinin olabilirdik ki? Biz de insandık ve hayatlarımız,ihtiyaçlarımız ve kalbimiz vardı. Yalnızca bizim için iyi Dilek dileyip mutlu olmamızı isteseler olmaz mıydı? Neden ona baktığım için delirmişlerdi ki? Ben sağlıklı bir erkektim ve o da güzel bir kadındı. Ona bakmamdan daha doğal ne olabilirdi ki?

"Bu bir plan değil mi?" Diye sordu sıkılı dişlerinin arasından Yoongi Hyung. Zekası bazen beni kendine hayran bırakıyordu.
"Evet." Başını iki yana sallayarak bana küçümseyici bir bakış attı.
"Bu çok aşağılıkça Joon. Çocuk gibi davranıyorsun." Böyle söylemesi beni kızdırırken sesimin sakin çıkması için uğraştım.
"Götümüzü kurtarıyorum." Pek başaramamıştım.

Hyungun dudağının tek tarafı alayla yukarı kıvrıldı.
"Götümüzü ondan açıkça özür dileyerek de kurtarabilirsin." Başımı iki yana sallayıp Hoseok'a döndüm. Onunla şu sıralar yakınlaşması bende şüphe uyandırmıştı. Söylediğim şeyleri ona hemen yetiştirmek için kalkmasını beklemiştim ama Yoongi Hyung sevgilisinin kollarına giderken o yanımda kalmıştı.

"Yaptığın şeyi kesinlikle onaylamıyorum. Onu zor durumda bırakıyorsun." Onu onaylamamam mümkün değildi.
"Yapabileceğim en mantıklı şeydi Hobi." Elini dostça bir tavırla omzuma attığında içten bakışları kendimden tiksinmeme neden oldu. O yanımda duruyordu ama ben bana ihanet edebileceğini düşünmüştüm. Nasıl birine dönüşüyordum cidden?
"Bir kez olsun mantığı boşver. Onu beğeniyorsun."

Söylediği beni düşünmeye itti. Onu beğeniyor muydum? Dürüstçe söylemek gerekirse evet. Dünkü konuşmamız,gözlerindeki kırıklık. Bugün kitaplar hakkında yaptığı edebi ve seviyeli tartışma,gözlerindeki zeka parıltıları,tanıdığım bedeni,beni kendine bir mıknatıs gibi çekiyordu. Bunu bu zamana kadar farketmemiştim çünkü onu tanımıyordum. Şimdi,onu tanımaya başlarken içimdeki ses pişman olacağımı söylüyordu. Böyle büyük bir orospu çocuğuna dönüşürken pişman olacağımı.

"Evet Hoseok. Bugün,onunla ilgilenmeye başladım." Kardeşim bana içten bir şekilde gülümserken başını iki yana salladı.
"Bu savaşı bitirip onu kazanmak senin elinde." Acı tebessüm dudaklarımda belirdi. Bir kez olsun kendimi kontrol etmedim. Hissettiğim şeyleri içime atmadım.

"Bu savaşı bitirsem daha zorlu, daha güç bir savaşla karşılaşacağım. Ne bunu yapacak kadar onu tanıyor ve hoşlanıyorum, ne de bir kadın için tekrar savaşıp kaybedecek gücüm var." Açık sözlülüğüm karşısında afallayan dostum omzumu patpatladı.
"Kendi içinde yaptığın savaşı kazan önce. Sonra başkasını yenmeye çalış Joon. Sen kardeşimsin ve onu çok kısa zamandır tanıyorum ama içimden bir ses seni yeneceğini fısıldıyor. Yenilirken en azından güzel bir şeyler yaşamak hakkın."

Doğruyu söylüyordu ama susmaktan başka çarem yoktu. Yalnızca kendim için bir tehdit oluştursaydı yine denerdim. Ama bana yapacağı her saldırının ucu kardeşlerime dokunacaktı ve ben onlara zarar gelmesindense hayatım boyunca bunun pişmanlığını yaşamaya hazırdım. Gerçek bir lider sorunlara göğüs germez,onları ortadan kaldırırdı.

Kardeşlerim için kendimi defalarca ateşe atmıştım. Yoongi Hyung için kor alevlerde yanmıştım. Şimdiyse tekrar yanmaya hazırdım. Daha dumanım üstümde tüterken gözlerimi kapatıp kendimi daha sıcak, daha acımasızca gelecek ateşe hazırladım. Pes etmeyecektim. ve diğer herşey gibi bu belayı da savuşturacaktım. Ondan bela diye bahsettiğimi duysa ne düşüneceğini bilmiyordum. Ama ben olsam, hiç hoşlanmazdım.

Bir Gece|Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin