12

667 53 24
                                    

ASHE'in Ağzından
Üstümdeki siyah yüksek bel kalem eteği ve eteğimin içine soktuğum bordo dar gömleği düzelttim. Ayağımdaki gömleğimle aynı renk ayakkabılara bir göz attım. Saçlarımı bugün açık bırakmış ve su dalgası vermiştim. Çünkü tavlamam gereken bir idol vardı. Gömleğimin üst düğmelerinden birkaçını açıp arkadaşıma göz kırptığımda gözleri pörtledi.

"Sen çok fena bir kadın oldun Ashe." Onu  başımla onaylarken şeytani bir şekilde gülümsedim.
"Henüz hiçbir şey görmedin." O cevap vermek için hayretle açtığı ağzını kapatırken kapının açılma sesi geldiğinde saçlarımı hafifçe savurup kapıya döndüm. Hoseok beni görür görmez gülümseyip iyi göründüğümü havaya kalkan baş parmağıyla işaret ederken gözlerim Joona kaydı.

Beni görmesi uzun sürmüştü. Çünkü beni bulmak için bakışlarını bütün kitabevinde gezdirmesi gerekmişti. Ve beni gördüğünde garip birşey oldu. Bana baktı. Baştan aşağıya,sonra tekrar baktı. Sonra kafasını başka yöne çevirip tekrar baktı ve önündeki tümseğe takılıp yere,ağzının üstüne düştü. Benden etkileneceğini biliyordum. Ama bu kadar etkileneceğini tahmin etmemiştim.

Endişeli görünerek yanına hızlı adımlarla ulaşıp Yoongi ve Hoseok'un arasından ona yardım ettim. Üzerini düzeltip düşmemiş gibi dik durduğunda kahkaha atmamak için dudağımı ısırmam gerekmişti.
"Ashe-sshi,bugün çok güzel görünüyorsun." Hoseok joona imalı bir bakış atarak konuşunca gülümsedim.
"Teşekkür ederim Hoseok-sshi."

Yoongi diğerleriyle uzaklaşmadan önce bana sorgulayan bir bakış atsa da bunu umursamadım.
"İyi misin?" Namjoon ona sorduğumu anlayıp üzerindeki takım elbiseyi düzeltti. Siyah takımının içinde omuzları daha da geniş durmuştu ve bu Eğer başka şekilde tanışmış olsaydık ağzımın suyunun akmasına neden olabilirdi.

"Tabii,birden takılıverdim." Rahatsızca gülümsedi. Benden etkilendiğini anlamamı istemiyordu. Gülümsemesine karşılık verip ikisini başımla selamlayarak tezgahtaki yerime gittim. Giderken biraz kıvırmayı ihmal etmemiştim. Kalçalarıma bakacağını biliyordum. Çünkü o gün... her neyse.

O günkü çekimlerde istemesem de kitabevi müdürü olarak ben de yer almıştım. Menajerleri beni özel olarak hiçbir üyeye yakınlık göstermemem için kesin bir dille uyarmıştı. Hoş,buna gerek yoktu. Beni tanımadığı için yaptığı uyarıyı bir hakaret olarak görmeyecektim. Dikkatle,söylediğim bütün cümleleri düşünerek tane tane konuşurken Namjoon'un beni izlediğini görebiliyordum.

Bir ara bana uzun uzun gülümseyerek bakmıştı. Ne yapmaya çalışıyordu bu herif? Hayranlarının tepkisini üzerime çekip onu bulamayacak kadar meşgul ve tehlikede mi olmamı istiyordu? Bana böyle baktığının farkında olmaması imkansızdı öyle değil mi? Kitaplar hakkında medeni bir tartışma yaptığımız sırada grup arkadaşları yerine bana arka çıkması sinirimi bozmuştu. Ben uzaklaşmaya çalıştıkça onun daha da yaklaşması öyle şüpheliydi ki dayanamayıp Hoseok'u bir kenara çektim.

"Bildiğimi biliyor mu?" Hoseok kaşlarını çatıp başını iki yana salladı.
"Aklından bile geçmiyordur." Elimi çeneme koyup şüpheli görünmemeye çalıştım.
"O zaman neden böyle davranıyor? Hayranlarınızın tepkisini üstüme çekecek." Hoseok başıyla beni onayladı.
"Sen gayet soğuk ve Profesyoneldin. Armymiz sana karşı ayaklanmayacaktır."

Ben de öyle umuyordum ama hiç ümitli değildim. Aklında bir plan vardı ve kendi dostuyla bile paylaşmamıştı. Böyle adamların içini bilirdim. O planı ne yapıp ne edip çözmeliydim. Yoksa ağına düşecek ve bile bile kaybedecektim. Tekrar karşılaştığımızda yaptığının arkasında durup sadece özür dilese bu durumu asla bu kadar büyütmezdim. Ama hatırlamamamı fırsat bilip bana karşı oyun oynadığı için ona bedel ödetecektim.

Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın o intikam alınacaktı. Beni bundan hiçbirşey, hiç kimse alıkoyamazdı. Hayattaki en nefret ettiğim insan tiplerinden biri yaptığı şeyin arkasında durmayan korkaklardı ve Joon öyle biriydi. Ona ne olursa olsun,suçunun bedelini ödeyeceğini gösterecek,kendi düştüğüm duruma düşürecektim.

Hiç kimse beni aptal yerine koyamazdı. Bu kişinin IQ sunun yüksekliği önemli değildi. Zeka herkeste vardı, ama herkes onu doğru biçimde kullanamıyordu. Pratik zekanın ne demek olduğunu görmesine çok az kalmıştı.

Takım elbisesinin içinde oradan oraya salınıp çekim görüntülerini izlerken sırıttığını gördüm. O koca gamzesi belirmişti. O gece öptüğüm gamzesi. Ona baktığımı hissetmiş gibi başını kaldırıp gülümsedi. Yakalanmanın verdiği utançla gözlerimi kaçırdım. Ona kapılmazdım öyle değil mi? Hayır. Kapılmazdım. Ben sonuç odaklı biriydim. Tuzağa düşmeyecektim,asla.

Bir Gece|Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin