15

642 53 3
                                    

NAMJOON'un Ağzından
Hoseok'un aramasıyla yattığım yerden kalkıp üzerime beyaz bir gömlek ve siyah bir kot giydim. Ayağıma siyah converselerimi geçirip evden çıktığımda buluşacağımız yere gitmek için arabaya atladım.

Nereye gitmişti ve bu saatte neden Ashe'in evine gidiyorduk bilmiyordum. Ama muhtemelen kız panik yapmıştı. Armyler yüzümü kara çıkarmadığı için mutluydum. Şirketle konuşup en kısa zamanda Ashe'e teklif götürmeli,kabul etmesi için dayatmalıydım.

Öyle meşgul olacaktı ki beni bulacak zamanı bile olmayacaktı. Bazen zekama ben bile hayran kalıyordum. Hoseokla kızın evinin önünde buluştuğumuzda arkadaşımı saçı başı dağılmış,kazağı yamuk bir şekilde görmeyi beklemiyordum.
"Nereden geliyorsun sen?" Bana yandan bir gülüş atıp ellerini cebine soktu.
"Clübün birinden. Ve senin gibi sarhoş değildim. O yüzden boşa telaş yapma ve kapıyı çal. Bizi neden çağırdığını merak ediyorum."

Hobie bile nedeni bilmiyorsa çok panik yapmış olabilir miydi? Arkadaşımın yaptığı ironiye cevap vermek yerine söylediğini yaptım. Kapı açıldığında karşımda duran bedeni nefesimi tutmama neden oldu. Uzun,şekilli bacaklarını tamamen açıkta bırakacak minicik bir şort giymişti ve pembe tişörtünü onun içine tıkmıştı. Hobie'ye göz ucuyla bakıp bacaklarını kesip kesmediğini ölçtüm. İlgilenmiyor gibi görünüyordu. Bu beni neden memnun etti bilmiyordum.

İçeri geçtikten sonra bir süre bize kahve yapmasını bekledik. Hiç renk vermediği için bu durum hakkında ne düşündüğünü anlayamıyordum. Evi küçük olduğu için bizi duyabileceğinden şüphelenip Hoseokla durumun kritiğini bile yapamamıştık. Elinde kahvelerle gelip karşımızdaki tekli koltuğa yerleşirken yüzü düşünceli gibiydi.

"Nasılsın?" Dedim konuşma başlatmak için. Çünkü biz konuşmasak onun konuşacağı yoktu. Gözleri benimkilerle buluştuğu gibi gözlerimi kaçırdım. Gözlerimi hatırlıyordu ve görmesi iyi olmazdı.
"Kötü birşey oldu." Dedi ciddi bir sesle. Twitter'ı görmüş olduğunu anlamak için çok Zeki olmaya gerek yoktu.

İçim rahatlarken hoseoka kaçamak bir bakış attım.
"Bak bu kötü birşey değil." Hoseok söze girince Ashe başını iki yana salladı. Benimle adının anılmasından bu kadar rahatsız mı olmuştu gerçekten?
"Onunla ilgili bazı şeyler hatırladım." Sözlerini bitirmesiyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Beni hatırlayıp karşımda böyle duramazdı öyle değil mi?

Çok sakin görünüyordu. Sanki aramızda hiçbir şey yaşanmamış gibi rahattı. Arkasına yaslanmış,ciddi bir tonda konuşuyordu ve gözleriyle benimkileri adeta kovalıyordu. Bense deli gibi ondan kaçıyordum.
"N-ne hatırladın?" Dedim zorla. Kekelemem beni ele vermiş olabilirdi ama şu an onu dert edemeyecek kadar endişeliydim.

"Boyunu. Neresine geldiğimi hatırladım." Rahat bir nefes aldım. Bu hala ben olduğumu kanıtlamazdı. Öyle değil mi?
"Neresine geliyorsun?" Hoseok aptal gibi sorunca hızla başımı ona çevirdim. Yaptığı hatayı farketmiş gibi yüzünü ekşitti. Gerizekalı yüzünden yakalanacaktık.
"Çenesine. Namjoon-sshi,seninle deneme yapabilir miyim?" Gözlerim büyürken oturduğum yerde kaskatı kesildim.

Ayağa kalkıp önümde durduğunda rahatsızlığımı belli etmemeye çalıştım. Beklenti dolu bakışları benimkilerle kesişmeye çalışırken hoseoka kaçamak bir bakış attım. Kocaman açılmış ağzıyla ona bakıyordu. Kaşları çatılmıştı. Onu beş metre öteden gören biri bile endişeli olduğunu anlayabilirdi. Sertçe yutkunduğumda sesin duyulduğuna emindim.
"Şu an bundan daha önemli bir meselemiz var." Hoseok konuşunca ikimiz de ona döndük.

Arkadaşım bir kez daha hayatımı mı kurtarıyordu yoksa bana mı öyle gelmişti?
"Nedir?" Dedi Ashe yerine dönerken. Ucuz atlatmıştık. Gerçekten çok ucuz atlatmıştık. Eğer Ayağa kalksaydım bile boyumdan dolayı ben olduğumu kesin kanıtlayamazdı ama ilk hatamda beni ipe yollayacak bir açık vermiş olurdum.
"Twitter'da Joon ve seni shipliyorlar. Deli gibi."

İnce kaşları önce çatılıp sonra düz bir çizgi halini aldı. Yüzü renk vermiyordu ama gözlerine kaçamak bir bakış attığımda sinirlendiğini gördüm. Neden sinirlenmişti ki?
"Ne demek Joon ve beni shipliyorlar?" Dedi sert bir sesle. Konu değişmişti. Ve hobie beni bir kez daha kurtarmıştı. Neden en yakın dostum olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı. Ona en kısa zamanda bir hediye almalıydım.

"Çekimde sana çok dikkatli bakmış ve bu da hayranların dikkatini çekmiş. Twitter'ın bu haberle çalkalandığını gördüm." Ashe büyük bir rahatsızlık duyar gibi ellerini yüzüne kapatıp şakaklarını ovuşturdu.
"Ah,Tanrı aşkına,ben öldüm." Neden böyle söylemişti? Benimle shiplenmesinde kötü olan neydi?

Bir çok kadın benimle shiplenebilmek için her şeyi yapardı. Benim aklımın dahi almayacağı şeyleri. O neden böyle davranıyordu?
"Neden böyle söyledin?" Kendimi tutamayıp sitemli sesimle konuştuğumda hobie beni dirseğiyle dürttü. Ne bok yediğimi sorduğunu anlamak için kendimi zorlamamıştım.

"Bir sürü hayranın var Namjoon-sshi ve beni parçalarlar. Ciddi anlamda beni parçalarlar ve ben bundan hoşlanacağımı sanmıyorum." Kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatılırken neyi kastettiğini anlamaya çalıştım.
"Sana birşey yapmazlar. Aslında sana gelmeden önce şirketle konuştum ve bir iki aylık sahte ilişki yaşamamız gerektiğini söylediler. Bu hem senin hem de benim kariyerim için önemli olacakmış. Aksi takdirde hep seni rahatsız edeceklerdir."

Gözleri öyle sertti ki beni yumruklayıp yumruklamayacağını düşündüm.
"Böyle birşey mümkün değil. Lütfen şirketinle konuşup aramızda birşey olmadığına dair açıklama yap." Bunun onu neden bu kadar rahatsız ettiğine anlam verememiştim.
"Böyle birşeyi yapamam."

"Seninle sahte bir ilişki yaşamayacağım. Ayrıca hayranlarının hedefi de olmak istemiyorum." Başımı iki yana sallayıp oturduğum yerde biraz öne eğildim.
"Bu konuda yapabileceğim tek şey aramızda birşey olduğunu yalanlamak olur." Ağzımı açtığım gibi pişman olmuştum ama yapacak birşey yoktu. Öyle büyük bir pot kırmıştım ki ne bok yiyeceğimi bilemeyerek arkadaşıma döndüm. Elini başına koymuş sinirle bana bakıyordu.

Kırdığım potu anlamayacak kadar sinirli olması için dua ettiğim Ashe dönerken nefesimi tuttum.
"Aramızda zaten birşey yok Namjoon-sshi." Beni uyarır bir tonla konuştuğunda nefesimi yavaşça geri bıraktım.
"Öyle,ama onlar buna inanmayacaktır."

Sinirle yerinden kalktı. Bütün bedeni kasılmış gibiydi.
"Lütfen bu konuyu çöz. Aksi takdirde eğer açıklama yapmazsan ben yaparım."

Neden bu kadar sinirlendiğine anlam veremesem de onu başımla onayladım. Uğraşıyor gibi görünecek ama bu konuda kılımı bile kıpırdatmayacaktım. Duygularıyla oynamak istemiyordum ama Eğer yapmazsam açıklama yapması beni kötü bir duruma sokacaktı. O yüzden üzülerek de olsa onu kendime aşık etme planları yapmaya başlamak zorundaydım. Bunu yapmak zorunda olmamak için çok dua etmiştim. Ama mecbur kalacaktım.

Bir Gece|Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin