22

660 57 20
                                    

ASHE'in Ağzından
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken bir paket daha kağıt mendil bitirmiştim. Durmadan sümüklerim akıyordu. Planım,yaptığım sırada müthiş gibi gelmişti ama şimdi ondan daha çok acı çektiğime emindim.

Hayatım boyunca düzgün biri olmak için çabalamıştım. Sığ değil,derin olmak için. Ve bunu çoğu zaman başarmıştım. Eski sevgilimin,bedenim için benimle beraber olduğunu öğrendiğimde onu terk etmiş ve asla onun gibi biriyle olmayacağıma yemin etmiştim. Kolay kolay hiçbir orospu çocuğuna bekaretimi vermeyecektim.

Sonraysa sarhoş olmuş ve bir salak gibi Joonla birlikte olmuştum. Benim de suçum vardı,eski sevgilim yüzünden sarhoş olmak gibi ama bana kıyasla o daha ayıktı ve beni bir sapıktan kurtardıktan sonra aynı şeyi yapmıştı. Benimle sohbet edip içmiş,daha çok sarhoş olmamı sağlayıp benimle yatmıştı ve sabah da benden kurtulmak için arkadaşıyla telefonda konuşması yetmiyor gibi bir de yüzüme asla söylenmemesi gereken şeyler söylemişti. Ardından da hatırlamadığımı düşünüp yaptıklarının arkasında durmamıştı.

Hayatım boyunca verdiğim savaşı işte böyle kaybetmiştim. Joon belki de benim son şansımdı ve ben bu şansı kendi ellerimle öldürmüştüm. Pişman olmayacaktım. Kaybedeceğim tek şey artık gururumdu ve onu da yitirmeyecektim.

Ne olursa olsun,gittiğim yoldan artık dönmeyecek ve hiçbir erkeğin bana yaklaşmasına izin vermeyecektim. Herkes aşık olup kavuşacak diye bir şey yoktu. Biz de kavuşmazdık olur biterdi öyle değil mi?

Son yarım saattir beni deli gibi arayan Namjoonun ekrandaki ismini görmek bana acı veriyordu. Tarifi mümkün olmayan bir ağırlık bütün benliğime çöküyor,derin,büyük bir karanlık sanki etrafımı sarıyordu. Nefes almak hiç bu kadar zor olmamıştı. Benden kopup onun yanında kalan çok önemli bir parçam vardı. Onu asla geri alamayacak olmanın bıraktığı yarımlık beni şimdiden tüketiyordu.

Telefonumu kapatmak iyi bir çözümdü. Umarım buraya gelerek bir aptallık yapmazdı çünkü onu yumruklardım. Kapı çalınınca arkadaşımın yine birşey unuttuğunu düşünerek şiş gözlerimle açmaya gittim. Karşımda hoseok ve Namjoon'u görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Kapıyı kapatmak için hazırlandığım sırada Joon ayağını koyarak beni durdurdu.

O ikisi zorla içeri girerken ben mal gibi kalakalmıştım. Hoseok kapıya yaslanıp dikildiğinde kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Çıkma diye burada bekleyeceğim. Siz ikinizin konuşacak şeyleri var." Başımı iki yana sallayıp elimle kapıyı gösterdim.
"Konuşacak her şey bitti. İntikamımı aldım. Hoseok,çekil." Ama Namjoon beni şaşırtacak bir şey yapıp beni sırtına aldı ve odama çıkardı.

Sırtını yumruklayıp ona küfürler ederken beni bırakmasını sağlayamamıştım. Sonunda beni yatağıma attığında koşarak kapıyı kilitleyip anahtarı cebine attı.
"Ne bok yediğini sanıyorsun sen? Kapıyı aç ve evimden de hayatımdan da siktir ol git." Yüzü asılsa da başını iki yana sallayarak kapıya yaslanmaya devam etti.

Sinirlenerek yataktan kalkıp onu ittim ve kapıyı açmaya çalıştım.
"Uğraşmayı bırak. Beni dinlemeden bu odadan çıkmayacaksın." Sinirle ona döndüğümde beni tutup tekrar yatağa attı ve kendisi de üzerime çıktı. Ağırlığını vermiyordu ama altından çıkmam mümkün değildi. Ellerimle ona vurmaya çalıştığım sırada onları yakalayıp başımın üzerinde tek eliyle birleştirdi.

"Dinlersen seni bırakacağım." Kendimi zorla sakinleştirmeye çalışıp altında debelenmeden durmaya çalıştım çünkü her hareket ettiğimde bedenlerimiz birleşiyordu.
"Çabuk anlat. Sonsuza kadar vaktim yok." Yüzünde bir gülümseme peydahlanırken ona kafa atmamak için dişlerimi sıktım.

"Bir süre önce bir kadını sevmiştim." İtirafıyla kaşlarım çatıldı. Bir kalbi vardı demek.
"Banane be bundan?" Sinirlense de kendini dizginledi ve konuşmaya devam etti.
"Çocukların sevgililerinin arkadaşıydı. Yoongi hyung,o ve ben çok yakın arkadaşlardık. Sonra ikimiz de ona aşık olduk."

Yüzüm yumuşamasın diye ifadesiz tutmaya çalışıyordum. En yakın dostunla aynı kişiye aşık olmak kabus gibi olmalıydı.
"Noe onu sevdi. Ben onun için çırpınırken. Ama yine de onunla olmayıp gitmeye çalıştı. İkimizi de kırmamak için." Şu noe,esaslı bir kadınmış diye düşündüm. Kendisini de üzecek olmasına rağmen o ikisini düşünmüştü. Onu takdir etmiştim. İster istemez.

"Sonunda hyungumun gözlerimin önünde eridiğini gördüğümde,fedakarlık yapmak zorunda olduğumu anladım. Noe gitmeden onu yakaladım ve kendi ellerimle hyunguma verdim onu." Artık hareket etmediğimden tutuşu da gevşemişti. İstesem onu aniden itip kaçabilirdim ama bir şey beni devamını dinlemeye zorluyordu. Yaşadığı şeyi düşündüğümde kalbim sıkıştı.

"Hiçbir sorun yokmuş gibi aylarca numara yaptım ama onu sevmeye de devam ettim. Sonunda onu unutabildiğimde eski benden pek bir şey kalmamıştı. Onunla birlikte,sanki benden parçalarım da gitmişti. Herkese iyi numarası yaparken hiçbir kadına tekrar kapılmamaya kararlıydım. Çünkü bu beni ölesiye kırdı Ashe. Kalbimin paramparça olduğunu,içimden gelen güçsüz atış seslerini duyunca anladım."

Söylediği şeyle istemsizce gözlerim dolarken ağlamamak için gözlerimi defalarca kez kırpıştırmam gerekti. Ellerinden birini yanağıma koyduğunda tepki veremedim.
"Sonra seninle tanıştık. Onu unuttuğum zaman. O gün senin nasıl biri olduğunu hiç bilmiyordum. Daha önce bazı kadınlar bizi birlikte olduktan sonra tehdit etmeye çalıştı. Hepsi de öyle iyi oyunculardı ki onlar gösterene dek gerçek yüzlerini göremedik. Çok zor şartlar altında bu seviyeye gelebildik Ashe. Kardeşlerimle yiyecek yemeği zor bulduğumuz zamanlar oldu. İlk çıkış yaptığımız zamanlar bizi herkes dışladı."

Derin bir nefes aldı. Onun da gözleri dolmuştu. Onu böyle görmek kalbimin teklemesine neden oldu.
"Tekrar aynı şeyi yaşamalarını istemedim. Biz bir çok sıkıntı yaşarken benim yüzümden tekrar dibi görmelerini istemedim. O gün sen de öyle biriysen diye ölümüne korktum. Ama değildin. Korkudan kör olduğum için sana o sözleri söyledim. Ve dürüst olacağım başlarda hala öyle biri misin diye düşündüm. Ta ki bana olan sert bakışlarını görene dek. O zaman senden hoşlandığımı anladım. O zaman,korkularımın yersizliği yüzüme bir tokat gibi çarptı."

Bu yaptığı şeyleri haklı çıkarmasa da,neden yaptığını açıklardı. Gözlerim akmayan yaşla parlarken ona yaptığım şeyi düşündüm. Noe gibi onu incitmiştim. Noe için savaşmamıştı ama bana anlatmak için bunca yolu gelmişti. Ona küfürler savururken çırpınmama izin vermişti. Onu nasıl da kırmıştım böyle. Bana ikinci kez dokunurken,beni gerçekten sevmişti. Önyargılı olmak suçu değildi. Dünyayı sallayan bir grubun lideriydi ve bulunduğu konum hata kaldırmazdı.

Kalbim sıkıştı. Gözleri çaresizce benimkilere kitlenmişken acısını görebiliyordum. O hata yapmış,ben de intikamımı almıştım. Uzatmanın anlamı var mıydı bilmiyordum. Yalnızca gözlerinde gerçeği görebilmek bile yaptığım şeyden pişmanlık duymamı sağlamıştı.

"Senin öyle biri olmadığını anladığımdan beri senden hoşlanıyorum. Başta tekrar hoşlanmamak için ne kadar çabaladığımı,seni yenilecek biri gibi görmek için nasıl çırpındığımı bilemezsin. Ama dün sana dokunduktan sonra tek düşünebildiğim,sana gerçeği anlatmaktı. Beni affetmeyeceğini biliyorum. Yalnızca bilmene ihtiyacım var."

Bir yaş yanağımdan süzüldüğünde onu parmağıyla yakaladı. Yüzümü belli belirsiz okşayıp ayağa kalktı. Kapıya yöneldiğinde gideceğini anladım. Açıklaması bitmişti. Umudu kalmamıştı. Bana son bir kez dönüp baktı ve konuştu.

"Seni seviyorum. Ve biliyorum,senden başka kimseyi sevmeyeceğim. Elimden yalnızca bu gelmeseydi, senin için sonuna dek giderdim."

Bir Gece|Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin