16

686 55 35
                                        

ASHE'in Ağzından
İşyerime giderken oldukça sakindim. Siyah converseler,siyah dar bir kot ve siyah bir hoodie giymemin ruhsal durumumla kesinlikle bir alakası yoktu. Evet, yoktu dedim. O aptal herifin arkamdan çevirdiği iş beni çileden çıkarmıştı.

Gözlerini benden kaçırması,ayağa bile kalkamayacak kadar korkak olması ve şirketinin arkasına sığınması olacak iş değildi. Bir de buna bir çözüm bulmasını istediğimde şaşırması yok muydu? Ah! Onu dövmek istiyordum. Eğer iri olmasaydı bunu denerdim de.

Bunu kabul edeceğimi nasıl düşünürdü? Bir de şirketi bana sonunda para teklif ettikleri bir mail atmıştı ve bunu bu sabah görmüştüm. Dünyada ne iğrenç insanlar vardı! Her şeyi parayla halledebileceklerini sanan pis aşağılıklar.

Paraları umrumda bile değildi. Hiçbir şey umrumda değildi. sadece bu oyunu kazanmak ve o pis herifi mahvetmek istiyordum. Beni o gece düşürdüğü durum yetmemiş gibi şimdi de paragöz durumuna düşürecekti. Çünkü şirket ikinci bir mail atıp parayı yükseltmişti. Hayır. Para değil,Namjoonun başını istiyordum artık.

Onu bitirecektim. İğrenç yaratık nasıl böyle alçalabilirdi aklım almıyordu. Beni nasıl kendiyle bir tutardı onu da anlayamıyordum. Ama yaptığı öyle büyük bir terbiyesizlikti ki bir an için herşeyden vazgeçtim. Ona bildiğimi söyleyebilir ve yüz yüze savaşabilirdim de öyle değil mi? Hem böylece bir iki yumruk da atardım. Ah ama hayır,henüz değildi. Onu mahvedecektim. Sonunda kendim de kırılacak olsam bile onu bitirecektim.

İnsanlara yalnızca ünlerine el uzatarak değil,kalpten vurgun yaparak da onları bitirebilirdiniz. Kalbe saplanan hançer hepsinden daha çok acıtırdı. Ve şimdi ben onun kalbine saplanan hançer,içinde hiç geçmeyecek yarası olacaktım. Keşke bu kadar basit giyinmeseydim diye düşündüm. Ama yapacak birşey yoktu.

İşyerime her zamankinden geç vardığımda onların çoktan gelmiş olduğunu gördüm. Bir fırtına gibi hışımla kapıdan girerken onunla göz göze geldik. Birşey söylemeden başımla beni takip etmesini işaret ettim ve odaya girdim. Arkamdan geldiğinde kapıyı kapatmasını zor beklemiştim.

"Nasıl şirketin bana para teklif eder? Beni ne sanıyorsunuz siz?" Karşısında dikilirken sesimi alçak tutmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Kaşları aniden çatıldı.
"Para mı teklif ettiler? Bunu bilmiyordum gerçekten." Alayla güldüm.
"Gerçekten bilmiyor muydun Namjoon-sshi?" Gözlerini birkaç kez kırpıştırıp benden kaçırdığında gözlerimi devirmemek için kendimi tuttum.

"Bilmiyordum. Gerçekten. Öyle olsaydı ben..." duraklaması düşündüğünü gösteriyordu. Tek kaşımı kaldırarak cevapladım.
"Durdurur muydun?" Anlamaz bakışlarını bir anlığına gözlerime çıkardı.
"Benimle çıkıyormuş gibi yapmanın nesi bu kadar kötü anlayamıyorum."

Hala aptal gibi bu konuya takılması beni kızdırdı.
"Sorun seninle olması değil,böyle bir oyunun içinde yer almak istememem. Ayrıca şirketin bütün insanları kendileri gibi sanmayı bırakmalı. Paranız umrumda değil." O zaman ilk kez alayla güldü. Gözlerime bakmaya sonunda cesaret edebilmişti.
"Para gerçekten umrunda değil mi? Çünkü Eğer senin için yeterli gelmediyse üç katını kendi cebimden verebilirim."

Bu kadarı yeterdi. Sinirle yaslandığım masadan kalkıp yakasına yapıştım ve onu duvara yasladım. Şaşkınca bana bakarken ona tıslarcasına konuştum.
"Paranı da al ve siktir git. Seninle ilgili olan hiçbir şey beni ilgilendirmiyor. Bu boku kendin yedin kendin temizleyeceksin. Başkasını bul. Böyle çocukluklara ayıracak vaktim yok." Afalladığını görebiliyordum. Gözlerinden bir anlık sinirli bir bakış geçse de ardından gözlerini yumdu ve açana kadar bana bir ömür gibi gelen 5 saniye geçti.

"Bak özür dilerim tamam mı? Söylediklerin ilgimi çekmişti ve sana öyle bakmıştım. Ve şirketim eğer seninle sahte ilişki yaşamazsam çocuklara zarar geleceğini söyledi. Ben liderleriyim. Yalnızca kendim mahvolacak olsam kabul ederim. Ama onları da belaya sürükleyemem. Buna hakkım yok." Söylediklerinin yarısının dürüstlüğü yüzüme bir tokat gibi çarptı. Ellerim yakasından kayıp düştü.

Şu an bunu kabul etmezsem bana yardım eden Hoseok'a da mı zarar gelecekti Yani? Onun bana hiçbir kötülüğü dokunmamışken ben onu bir uçuruma mı sürükleyecektim. Benim sorunum yalnızca Namjoon ile değil miydi? Öyleydi. Bu sahte ilişki onu mahvetmek için işime yaramaz mıydı? Yarardı. O zaman diğerlerini bundan ayrı tutup istemesem de gerekeni yapmam gerekirdi. Aniden aklıma gelen planla yüzümde bir gülümseme belirmesine engel olamadım.

"O halde sadece 1 ay Namjoon. Ve paranızı da istemiyorum. Hoseoka zarar gelmemesi için. Çünkü senin aksine onun iyi biri olduğunu düşünüyorum." Bakışları yumuşasa da kaşları hala çatıktı.
"Benim neden kötü biri olduğumu düşünüyorsun?" Kapıyı geçmesi için açarken ona baktım.
"Az önce söylediklerinle bunu kanıtladın." Ağzını açtı ama vazgeçip tekrar kapattı. Kapıdan çıkacağı sırada kolunu tutup onu durdurdum.
"Boyun ve gözlerin,neden onu andırıyor?"

Şaşkınlıkla ağzı aralanırken cevap veremeden başımı iki yana sallayıp kapıyı yüzüne kapattım. Madem beni buna mecbur bırakmıştı,bu süre içinde onun canına okuyacaktım. Eğer adım Ashe ise,intikam henüz yeni başlıyordu.

Bir Gece|Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin