Gürültülü nefes seslerimiz odada yankı yaparken başımı geriye doğru attım. Aldığım zevk o kadar fazlaydı ki gözlerimi kapatmamak için kendimi kontrol etmeye çalıştım. Sarhoş olduğumda, acı çekerken, mutlu olduğumda hatta sevişirken bile kendimi kontrol altında tutmaya çalışırdım. Şu anki yaşadığımız şey bile planlıydı. O vurucu darbeyi yaptığında inleyerek tırnaklarımı sırtına geçirdim. Sırtını uzun tırnaklarımla boylu boyuna çizerken ona az da olsa acı verdiğimi düşündürmek beni daha çok tatmin etti. Artık son noktaya geldiğimizde sesli bir nefes verip üstümdeki adamı yatağın diğer tarafına ittim. Yatakta oturur pozisyona gelip, ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttım.
Ne olduğunu anlamamış olacak ki tek dirseğine yüklenerek hafifçe doğruldu. "Henüz bitmemişti ki?"
Onu umursamadan çıplak ayaklarıma kimin olduğunu bilmediğim terliği geçirdim. Yataktaki adama bir kez bile bakmadan banyo olarak tahmin ettiğim yere yürüdüm. Banyonun kapısını bile kapatmadan ılık suyun altına girip çıplak vücudumu banyonun mermerine yasladım. Soğuk vücudumu ürpertsede kendimi suyun altında rahat bıraktım. Gerilen bedenim gevşerken koyu renk saçlarımı tek omuzumda topladım. Banyonun kapısı gürültüyle vurulunca vücudum tekrar gerildi. Kapı açıktı neden çalma gereği duymuştu ki?
"Benimle dalga mı geçiyorsun?" Siyah kaşlarını çattığında yüzüne daha dikkatli baktım. Oldukça güzel bir yüzü vardı ama fazla yüz hatları fazla yumuşaktı.
Gözlerim yüzünden çıplak bedenine düştüğünde acele etmeden onu inceledim. Nihayet konuştuğumda sesim pürüzlü çıkmıştı. "Hayır, dalga geçmiyorum." Suyu kapatıp havluyla bedenimi sardım. "Bana göre işimiz bitti, fena değildin."
Onu umursamadan dibinden içeriye doğru geçtiğimde sinirlendiğini görebiliyordum. Yine sessizce çıkardığım kıyafetleri üzerime geçirdim. Komodinin üstünde duran telefonumu ve çantamı da alınca da omuzumun üstünden ona baktım. Hala aynı yerde duruyordu ve kaşları çatıktı. "Tekrar görüşeceğiz," diye mırıldandım. "O zamana kadar kendine dikkat et."
🪐
Arabayı sağa çekip bagajdan kıyafetleri aldım. Üstümdeki kıyafetleri arka koltukta çıkartıp giymem gereken elbisemi giydiğimde nefes nefese kalmıştım. Makyaj çantamı çıkartıp tekrar arabanın içinden ön koltuğa geçip abartı sayılacak makyajımı tamamladığımda görüntümden memnundum. Motoru tekrar çalıştırıp şarkı mırıldanmaya başladım. İşler tam tıkırında gitmişti, çizgim dışına çıkmamıştım. Arabayı düzgün bir şekilde park edip, motoru durdurdum.
Sadece saçlarım sönük kalmıştı ama kuaföre uğrayacak bir vaktim yoktu canımı sıksa da duruşumu bozmadım. Topuklu ayakkabımdan gelen seslerle duruşum daha da dikleşti.
Hızlı adımlarla öfkeden deliye dönmüş Kaan'ın yanına ulaştığımda dudaklarımda soğuk bir gülümseme kondurdum.
"Sevgilim," dedim sesimi bir tık yükselterek. Koluna girip, yanağına öpücük kondurdum. "Geciktim mi?"
Kaan belimi sıkıca kavrayıp beni kendine çekti. "Nişanımıza neden geç kaldığını sorabilir miyim?"
Dudaklarımı büzüp kollarımı Kaan'ın boynuna doladım. "Ufak bir işim vardı." Gözlerim salonu taradığında yeterince kalabalık olduğunu gördüm. "Ama geldim sonuçta."
Kaan kendini benden uzaklaştırıp elimi tuttu. "Olay istemiyorum."
Ben gayet uslu bir kadındım. Kafamı abartıyla salladığımda bıkkınlıkla bana baktı. "Lütfen."
Cevap vermedim, o da bir cevap beklemiyordu. Bunun yerine el ele yüzüklerin takılacağı yere doğru ilerlerdik. Annemle göz göze gelince ifademi toparlamak zorunda kaldım. Yeşil gözleri haddinden fazla bir şekilde bende durunca bir şeylerden şüphelendiği aşikardı. Kaan'ın elini daha çok sıktım.
Sonunda yüzükleri takmak için Kaan'ın neyi olduğunu bilmediğim ama hem Kaan için hem de babam için önemli olduğunu bildiğim Serkan Bey uzun bir konuşmanın sonunda yüzüklerimizi taktığında gözlerimi Kaan'a kilitledim.
Şu an ne hissediyordu?
O da bana baktığında gözlerimi kıstım. Serkan Bey'in makasla kurdeleyi kestiğinde salondan kopan alkış sesiyle dikkatim dağıldı. Gülümseyip Kaan'ın yanağından öptüm.
Kaan'ın dudakları hemen kulağımın üstünde durdu. "Sevgilim," diye fısıldadı. "Hala nerede olduğunun hesabını vermedin."
Sırıtmam iyice büyüdü. "Aşkım," dedim sırıtmamı bozmadan. "Nerede olabilirim ki," gözlerimi kırpıştırdım. "Tabii ki Melisa'yla birlikteydim."
"Hiç sanmıyorum."
Belimi kavradığında vücudumu ona yasladım. "Gülümse, Kaan."
Gülümsedi.
☄
"Kaan'a benimle olduğunu söylemişsin." Melisa'nın gereksiz cırlamasıyla yüzümü buruşturdum.
"Senin sesin niye bu kadar ince?" Yüzümdeki makyajı temizlerken aynadan kendinle göz göze geldim.
"Abla," diye isyan etti Melisa. Yatağımın üstüne oturdu. Aynadan ona dik dik baktım, bundan hoşlanmıyordum. "Başına iş açma lütfen."
Yanaklarını şişirdim. Bugüne kadar her şeyi kendi başıma halletmiştim onlara ihtiyacım yoktu. Melisa'yı geçiştirdim. Telefonumun ışığın yanıp sönmesiyle, elimdeki pamuğu kenara bıraktım.
Gelen mesajı gördüğümde Melisa yüzünden giden keyfim yerine gelmişti. Melisa'yı odadan kovduğumla kapıyı kilitlemem bir oldu. Pencereyi açıp bedenimi sarkıttım. Islık sesiyle bedenim sese doğru döndü.
Saçları dağılmış bir şekilde bana baktığında ona gülümsedim. "Gelsene."
Sırıtıp bedenini pencereden geçirdi. "Seni özledim."
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Şu an sırası değildi. "Ya," üst dudağımı yaladım. "O zaman özlem giderelim."
Dudaklarıma saldırdığında bedenlerimiz yavaşça yatağa düştü. Ondan intikamımı alana kadar durmayacaktım, çok yanlış kayaya çarpmıştı. Kimse bana ve çevremdekilere dokunamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Morganit
Любовные романыO kadar uzun süre konuşmadı ki bir an konuyu kapattığımı sandım. Elindeki taşı yavaşça baş parmağı ile okşadı. "Morganit" Gözlerini taştan ayırmadan konuşmaya devam etti. "Sana benziyor," yüzünde soğuk bir gülümseme belirdi. "Bu taş, aynı sana...