2.Bölüm "Yaşam"

48 26 24
                                    

Hiçbir zaman duygularını dışa yansıtan biri olamamıştım. Annemle babam ayrıldığında bile ters tepki vermemiştim oysa on yaşında olan bir çocuk ne olursa olsun buna tepki verirdi, ben vermemiştim. En kötüsü de bunu kimse garipsememişti, sadece olgun olduğum düşünülmüştü. Elimdeki kalemi bir tur daha çevirdiğimde yanımdan oflama sesi duyuldu. Kafamı hafif sağa çevirdim. İlayda'nın sıkılmış yüzüne öylesine bir bakış atıp,  kafamı tekrar çevirdim. 

İlayda sonunda bana dayanamamış olacak ki elindeki kitabı bırakıp bedenini bana döndürdü: "Tanya."

"Hım?" diye mırıldandım. Kalemi bir tur daha elimde çevirdim. 

"Neden sessizsin?" Yanaklarını şişirdi. 

Aslında sessiz değildim, sadece İlayda'nın sohbeti beni bayıyordu. Ondan sıkılmaya başlamıştım ve bu durum canımı sıkmıştı. Yeni bir arkadaş bulmak istemiyordum. Çevremde ailem hariç hiç kimse sabit kalmıyordu. 

Kaan hariç. Altı aydır hayatımdaydı, bu durumun beni rahatsız etmesi gerekiyordu ama aksine bundan haz alıyordum. İlayda'ya cevap vermediğimi fark ettim. Bu önemli değildi ama yine de kalbini kırmak istemedim. "Sessiz değilim," dedim sonunda elimdeki kalemi bıraktım. Arkaya yaslanıp hafif gerindim. "Sadece Kaan canımı sıkıyordu."

Kaan canımı sıkmıyordu. 

Yüzü düştü. "Ya," dedi üzgünce. Yalan söylediğimi anlamamıştı. "Kaan'la konuşmamı ister misin?" 

Çok kısa bir an buna sevindim. Benim için üzülmesi içimdeki insanı duyguları harekete geçirmişti. Sonra olmayan bir şey için İlayda'yı üzdüğüm aklıma geldi, benciliğim kendini hatırlattı bunun için pişman olmayı bekledim ama içimde buna dair bir iz yoktu. 

Kendi kendime öfkelendim. "Hayır." Sesim kendime olan öfkemden sert çıkmıştı. "Ben hallederim."

İlayda sert çıkışımdan dolayı şaşırsa da bana hiçbir şey diyemedi. "Dersten sonra," dedi çekingen bir şekilde. "Kırmızı'nın açılışı varmış, biliyorsun Yiğit aldı orayı gidelim mi?"

Konu ilgilimi çekmişti. "Olur," dedim gülümseyerek. Ani ruh değişimime şaşırmıştı ama bana alışıyordu. "Zaten dersimiz geç bitiyor."

Puanım anca ikinci öğretime yetmişti ve babamın maddi durumu yeterince iyi olsa da özel bir okulda okumak istemedim. Melisa'nın aksine...

Eve geldiğimde mutfaktan gelen kırılma sesleriyle otomatik mutfağa ilerledim. Melisa kırdığı bardağın parçalarını söylenerek topluyordu. 

Kaşlarımı kaldırdım. "Hayırdır," dedim mutfağın kapısına yaslanarak. "Sevgili Ebru, yardımcıları mı kovdu?"

Melisa gözlerini devirdi. "Annem kimseyi kovmadı." Cam parçalarını toplayınca çöpe atıp elini yıkadı. "Sadece mutfağa girmek iyi gelir diye düşündüm." 

Ne olduğunu biliyordum ama bilmiyor gibi davrandım. "Neden ki?"

Ters ters bana baktı. "Bence biliyorsun." Yeni boyamış olduğu mavi saçlarını salladı. "Yiğit dönmüş."

Biliyordum. Melisa'yı mutfakta bırakıp odama doğru yol aldım. Merdivenlerden çıkarken arkamda duyduğum adım sesleriyle Melisa'nın peşimden geldiğini anlamıştım. Odama girdiğimde arkamdan kapıyı kapatmadan Melisa'nın girmesini bekledim.  Melisa odaya girince armut koltuğuma oturdu. 

"Yiğit'i aştığını düşünüyordum," dedim dolabın önüne gelip akşam için kıyafet bakmaya başladım. "Gelmesi niye seni ilgilendirsin?"

MorganitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin