10.Bölüm "Geçmiş&Gelecek"

10 4 10
                                    

Multi: Elza 

Bordo renk ruju dudaklarım iyice yedirdim. Bir iki adım geri çıkıp kendime baktığımda ise halimden oldukça memnundum. Koyu renk saçlarımı düzleştiricinin yardımıyla düzleştirdiğimde kendime gülümsedim bugün planımın ikinci evresine geçmiştim. Ne olursa olsun bu yaptığım planı kimsenin bozmasına izin vermeyecektim. Kendimden parçalar vererek yaptığım bu planda önüme çıkan her kim olursa olsun umursamayacaktım. 

Burada herkesin canı yanacaktı. 

Ve ben herkesin canı yanarken sadece izleyecektim. 

Bu acımasızlık mıydı? Belki.

Bu beni kötü biri yapar mıydı? Kime göre, neye göre. 

Kırmızı'ya geldiğimde yanaklarımı şişirip etrafa bakındım. Sabahın bu saattinde buranın boş olması çok normaldi ama tek bir çalışan bile görmemek beni kuşkulandırmıştı. Telefonu çantam çıkarıp Yiğit'i arayacağım sıra, Yiğit'i kapının girişinde gördüm. 

Takım elbise giymesine kaşlarımı kaldırsam da dalga geçmemek için sustum. Takım elbiseyi her erkeğe yakıştırırdım ama Yiğit'e kesinlikle komik duruyordu. O kadar ciddiyetsiz ve sorumsuz biriydi ki kravat bağlamayı bile bildiğinden şüpheliydim. 

"Selam," dedi karşımdaki bar taburesine otururken. Ceketini çıkartıp tezgahın üstüne attı. "Sabahın köründe neden buluştuk?"

Onun aksine ağır adımlarla tam yanındaki bar taburesine oturdum. "Beni özlediğini düşünmüştüm."

Konu ilgisini çekmiş gibi gevrek gevrek güldü. "Hadi ama Tanya," dedi gözlerini bayarak. "Sen gündüz sevişmezsin," dediğinde gözlerimi devirdim.

Öyle bir kuralım yoktu ki, götünden kural uydurmaya bayılıyordu. 

"Neyse," diye geçiştirdim Yiğit'i. "Tabii ki bunun için gelmedim."

Gömleğinin kollarını katlayıp kravatını gevşetti. Daraldığı her halinden belli oluyordu. "Şu geçen sene konuştuğumuz şey mi?" diye sordu sıkıntıyla. Bu planımın parçalarından biri Yiğit'i.  

Kafamı ağır ağır salladım. "Elza dönmüş."

Kafasını hızlıca kaldırıp bana baktı. Gözlerinde tedirginliği gördüm. "İyi de," dedi gözlerini kaçırarak. "Daha onun gelmesine vardı."

Terleyen elini pantolonuna sildi. "Evet," dedim gözlerimi Yiğit'ten ayırmadan. "Sürpriz yapası tutmuş."

Sağ dizini sallamaya başladığında kaşlarım çatıldı. Yiğit, elbet Elza'nın döneceğini biliyordu. Planı ona tek tek anlatmıştım benimle beraber bu planın tüm parçalarını bilen sadece Yiğit'ti. 

"Sen neden telaşlandın?"

Yutkundu. Benden bir şey saklayamazdı bunu biliyordu. Onu çok iyi tanıyordum. "Yani sadece çok erken."

Doğru, Elza gelerek her şeyi öne çekmişti. "Eninde sonunda olacaktı," dedim yavaşça. "Bu kadar telaşa gerek yok." 

Yüzüne sahte gülümseye koydu. "Haklısın canım," elini bacaklarıma koyup beni kendine doğru çekti. "Telaşımı almaz istemez misin?"

Seks yapmayı bir kaçış olarak gördüğünü biliyordum. Bu sefer bana açıklama yapmaktan kaçıyordu. 

Elimi Yiğit'in elinin üstüne koydum. "Biliyor musun?" diye sordum fısıldayarak. Ona ne olduğunu hatırlatmak istedim.  "Sen kendini şah sanırsın ama aslında basit bir piyondan ibaretsindir." Kendimi biraz geri çektim. "Arkamdan iş çevirme Yiğit." 

MorganitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin