Havaalanına geldiğimde daha uçağa yolcu alımı yapılmıyordu. Bende anneme ve babama bir iki bir şey bakmak için havaalanındaki mağazalara bakmaya karar verdim. Böylece kafamda dağılmış olurdu. Ama ben hala daha niye böyle hissettiğimi bilemiyorum. Şey gibi... Aşık. İçim bir tuhaf şuan yanımda en çok olmasını istediğim kişi yok.
Mağazaları dolaşırken ikisine de bir çift boxer almak istedim ama bu biraz tuhaf kaçardı. Bir diğer garip şeyse o oburix benide obur yapmıştı ve ben şuan bayağı bayağı acıkmıştım. Ama havaalanlarını bilirsiniz. Pahalı olurlar. Bende o yüzden yemeği bedavaya getirmek için uçağı beklemeye başladım ve hediye aradım.
Hediyeleri aldıktan sonra içimde bir huzursuzluk oluştu. Böyle hani çok önemli bir işiniz vardır ama unutursunuz ta ki yatağa girene kadar ama anneniz ya da babanız kızmasın diye ışığı da açamazsınız ya aynen öyle hissediyorum. Ya da kısaca sınava giriyormuş gibi. Ayrıca hediyelere verdiğim parada işin cabası. Kapı kapanmıştı tam anons yapılacaktı ki kemeri takmamanın verdiği kolaylıkla hemen kapıya doğru koşmaya başladım.
Ama aptal ve güzel kalçalı hostes beni durdurdu. Güzele bakmak sevaptır şimdi."Efendim inemezsiniz. Kapılar kapandı birazdan kalkacağız."aksanından anladığım kadarıyla bunları söylemişti. Bende hemen kelimeleri aklımda denkleştirdim ve;
"Olmaz bakın inmeliyim."
"Çok üzgünüm hanımefendi ama inemezsiniz."
"Bari gittiğimizde buraya gelmem için indirim yapın."para mı sıçıyoruz?
"Hanımefendi yerinize döner misiniz?"o sırada başka bir hostes şimdiden servis dağıtımlarına başlamıştı. Yavaşça üzerimize doğru geliyordu.
"Bakın anlamıyorsunuz. Ben bir hata yaptım. Sevdiğim adamı orada bıraktım. Geride. Gitmem lazım." yanımdan geçip giden bir silğetle irkildim. Kokusu o kadar tanıdktı ki.
Servisteki sandviçin üstüne çikolatalı pudingi döküp yanımıza geldi.(Kader'e gideceğini mi sandınız?:DD)
"B-bberk!"
"Ovot bonom şoşordon mo?"hemen boynuna atılıp sarıldım. Beyaz hırkama değen çikolatalı pudingle istemsiz olarak sinirlendim.
"Ya ama.."
"Sus kız. Olan benim çikoviçime oldu."gülümsedim ve ağlamaya başladım.
***
"Ben acıktım."
"Daha demin üç tane kek yedin."
"Kaç tane öğün kaçırdım senin yüzünden biliyor musun?"
"Özür dilerim."
"Ooo babe bu hiçbir şey."
"Ne?"
"Hikayemizi herkese anlatacağım."dedi ve heyecanla kalktı ama ben kolundan çekiştirdim. Zar zor başkalarıyla konuşup yan yana bir teyzenin yanına oturmuştuk.
"O zaman yandaki teyzeye anlatıyorum."desiğinde yeterki sus dermiş gibi başımı salladım. Ne çabuk eskisi gibi olmuştuk.
"Şimdi biz evlendik sonra anlarısn işte sonra ben bunu sevdim sonra...ve benden boşandı. Meltemli bir gündü. Dün gibi hatırlıyorum."dedi ve camdan uzaklara bakmaya başladı.
"Berk o zaten dündü."
"Ve yılın anını bozan ödülü benden sana gelsin."
"Teşekkür ederim."
"Nerde kalmıştık teyze? Teyze? Ayol kız. Öldü mü lan bu? Bakayım ıyy nefeside çöplük gibi kokuyor."kadın irkilerek gözlerini açtı ve soran gözlerle bize baktı.
"Ay, uyumuş terbiyesiz. Nerede o eski dinleyiciler."kadın bize bakmaya devam ediyordu. Kadına durumu açıklamak bana dültü tabiki de;
"İyi olup olmadığınızdan emin olmak istedik."dedim İngilizce. Kadın başını tamam der gibi salladı.
"Teyze sen gavur musun?"
***
"Şimdi sen ne yapacaksın?""Bir hafta kadar bekle ben bir ailemi yumuşatayım sonra gelip beni isteyin."
"Saçmalama."
"Bitter çikolata olmasın sevmem. Ve güller kırmızı olsun."
"Berk sen nerede bir kızın bir oğlanı istemye gittiğini gördün?"
"Görmedim ama göreceğim."
"Olmaz."
"Kahveni neli istersin?"
"Ebenli oldu mu ebenli!"
"Ya, banane kızım sende amma mızıkçı çıktın. Sanırsın şehrin anahtarını alacaksınız.
Yani tamam beni almak şehrin anahtarını almaktan bile zordur çünkü ben babamın tek oğluyum.""İstemiyorum seni."
"Hoşt, asıl ben seni istemiyorum. Ama almak zorundasın namusumu kirlettin hatırlatırım."dediğinde gözlerim irileşti. Biz, şey yapmıştık değil mi? Hemde iki kere.(gerçekte 1 kere)
"Ayırca bana balkonda dayamanıda unutmayalım."
"Tamam. Kes."
"Ne zaman gelecekseniz haber ver ona göre berberden randevu alayım."
"Saçmalama. Ayrıca babamı unutuyorsun."dedim ve piç smile yaptım yüzüne karşı.
"Çikolatanız nasıl olsun."
"Full bitter olsun."dedim ve sinsice gülmeye başladım.
***
"Görüşürüz."dedim ve yanağından öptüm.
"Görüşürüz. O çocuk sana bakarsa bana haber ver."
"Ne yapacaksın?"kıskanç bir Berk her zaman görülebilir bir şey değildi sonuçta.
"Ablama veya mahallenin abilerine söyleyeceğim."
"Tırsak."
"Bana dokunur falan. Bana dokunmak altı aydan başlıyor senin haberin var mı?"
"Tamam. Ben Çeşme otobüsüne biniyorum ve sende.."nerede yaşadığını unuttuğuma inanamıyorum.
"Balıkesir otobüsüne."sarıldık son defa ve ayrıldık. Tamam yalan söyledim otobüsşer geç kalktığı için ondan sonra bir on kere falan daha sarıldık. Şimdiyse gerçekten ayırlmış yola koyulmuştuk. Annemi aramaya karar verdim.
"Alo. Anne. Geliyorum. Evet. Ama size söyleyeceklerim var."
*Soru siz Berk'in yerinde olsaydınız ne yapardınız? Önceliğiniz ne olurdu? Kader mi? Yemek servisi mi? Ama üç öğün kadar yemek kaçırdınız ve çok açsınız??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER
RomanceAptal herif.Kim mi?Kocam tabiki de kim olacak başka?Bir dakika o kimdi?Hayır canım cidden soruyorum. O bir NASA ÇOCUĞU. O bir KÖPÜK PRENS. O bir FISKİYE ÇOCUK. O birazda GICIK. O 'sözde' ÇILGIN. O benim KOCAM. Bense onun KADER'İYİM. Not:Hikaye eğlen...