"Anne, benim küpelerim nerede?"
"Nerede bıraktıysan oradadır."hayret ben, hangi küpelerin demesini bekliyordum oysaki. Gelişme var.
"Bulamıyorum."
"Bul o zaman."
"Kpss yoktu değil mi senin zamanında?"
"Sus bak topuklu terliklerimi giydim. Misafir gelecek demem kafanın ortasına geçiririm bir tane."
"Yav, annem niye kızıyorsun yahu? Şaka da mı yapmayak?"
"Yapma Kader, yapma kızım."dediği sırada kapı çaldı. Babamsa maç özeti izliyordu. Ronaldo mu o? Pffhs, hiç yakışıklı değil. Yani Berk daha iyi. Ucundan çok az karizmatik olabilir. Ama ucundan. Tamam çok karizmatik. Oldu mu? Annemin sesiyle televizyona ağzımın suyu akmış şekilde baktığımı farkettim. Annem;
"Kızım kapıyı aç."
"Hangi kapıyı?"
"Lavobonun kapısını."dediğinde lavobonun kapısına yöneldim annemse arkamdan;
"Gakatasaray Üniversitesi'ne gönderdik değil mi biz bunu bey?"dedi.
"Anne seni duydum."dedim sitem edercesine. Babamsa;
"Kızım bekletmesene misafirleri aç kapıyı işte."dedi ve televizyonu kapattı. Kapıyı açtığımda karşımda Hayri Baba'm, Begüm Abla ve kocası Beşir ve Berk.
"Hoşgeldiniz."dedim ve elimi Berk'in elindeki çiçeğe uzattım.
"Hoşbulduk kızım."dedi Hayri Baba. Ben çiçekleri vazoya koyduktan ve çikolataları mutfağa götürdükten sonra salona yanlarına gittim.
"Hoşbulduk efendim."diyordu Begüm Abla ben içeri girerken. Hayri Baba;
"Efendim çok uzatmayacağım vallahi Galatasaray'ın maçı var biliyorsunuz. Hemen girişiyorum."dedi ve başladı. İyi haber duyu organlarımı kaybettim. Kötü haber canım sıkıldı. Daha kötü haber, kahve yapmaya gidiyorum.
Berk'in kahvesine bir çay kaşığı tuz koyduktan sonra her şey hazırdı. Tekrar salona doğru yürüdüm ve tek tek kahveleri dağıttım. Berk kahvesini içerken hiçbir halt olmadı. Midesiz çocuk nihayetinde ne beklenir ki bundan?
"İstiyor musun kızım?"babamın bana soru sorduğunu anca farkettim. Ne çabuk istenmiştim yahu.
"Yalnız benden bahsediyoruz. İstemeyecek değil herhalde. Şehrin anahtarını bana vereceklerdi de ben almadım.
"İstemiyorum."dedim. Herkes bana ne diyor be bu? Bakışlarını atarken gülmeye başladım. Berk'i istememek mi KÖPÜK PRENS bende büyük bir etki bırakmıştı doğrusu. Onu istemiyordum. Çünkü zaten ona sahiptim.
"Şakaydı."dedim. İlerleyen vakitlerde bolca kahkahalı konuşmalar geçti aramızda.
****
"Yemek kapasitesi ne kadar?"her dakika aç olan biri için gayet mantıklı bir soru bence. Sizce? Evet, alışverişteydik. Şuanda İstanbul'dayız. Berk bir yayım eviyle görüşüyor aynı anda. Bir sürprizi varmış.
"Çift kapaklı Berk gayet büyük. Bunu alalım."
"Bu dolapbenim bir öğünüme yetmez."
"Son dakika gelişmesi evlendiğimiz zaman 15 öğün yiyebileceğini mi sanıyorsun?"
"Eevet."dedi ilk heceyi uzatarak.
"Haayır."dedim bende onu taklit ederek.
"Niiye?"dedi aynı şekilde. Ensesine bir tane vurup;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER
عاطفيةAptal herif.Kim mi?Kocam tabiki de kim olacak başka?Bir dakika o kimdi?Hayır canım cidden soruyorum. O bir NASA ÇOCUĞU. O bir KÖPÜK PRENS. O bir FISKİYE ÇOCUK. O birazda GICIK. O 'sözde' ÇILGIN. O benim KOCAM. Bense onun KADER'İYİM. Not:Hikaye eğlen...