KADER

KLOSTROFOBİKÇİK

Evet en son nerede kalmıştık? Hah evet dönme dolapta kalmıştık. Şimdi de ikimizde çığlık atıyorduk. Kabinler cam olduğu için herkes bize bakıyordu. Tamam canım arbatılacak bir şey değil en azından biz tam tepede kalmamıştık.

"Ben korkuyorum."bu cümle bana ait değildi. Ona aitti. Berk'e. Ama benim klostrofobim var. Ne? Niye hatırladım ki şidi ben bunu? Derin derin nefes al Kader. Hadi kızım şimdide ıkın. Ne diyorum ya ben?

"B-be-ben-beni-benim-mm klos-stro-fobim va-va-var."dedim ve çığlık atarak nefes almaya başladım. Onun ne yaptığı ile ilgilenemiyordum şuan. Tek bildiğim şey wattpad hikayelerindeki erkekler gibi benimle ilgilenmemsiydi. Tamam istediğim şey
Ona bakmak için korkuyla gözlerimi ona diktim. O ne yapıyor öyle?Baktığımda o da derince nefes alıyordu. Başını ellerinin arasına almış bir vaziyette.

"Benimde..."yutkundu ve;
"var."gözlerim yuvasından fırlayacak sandım.

"Ya-yani klo-stro-f-bim."yanlış söylemişti ama bunu onun korkusuna verdim. Hayır canım ben korkmuyorum. Üç buçuk atıyorum. Derin derin nefes almaya devam et Kader. Kafama yediğim darbeyle afalladım ve darbenin geldiği yöne döndüm.

"Nefesimizi bitereceksin. Bende nefes almak istiyorum. Bari oksijenli bir ortamda öleyim. Zaten yüksekteyiz."kafama çanta atmıştı. Benim çantamı. Kim kime kimin çantasını atıyor? Haklı çocuk oksijeni fazla çekmiş olmalıyım ki kafa yaptı. Ama geri atmayacaktım.

"Geber. Domuz kafam acıdı ne bok yemeye atıyorsun? Havada öleceğine şükret sen lağım çukurunda ölmen lazımdı senin."biri bana bunun nasıl bir hakaret olduğunu açıklayabilir mi? Sarhoştum hatırlamıyorum da.

"Sen öl. Ben ölmek için çok yakışıklıyım bir kere. Ayrıca çok çılgın .Ayrıca çok şeker. Ayrıca çok terbiyeli. Ayrıca..."kesik kesik konuşuyorduk. Nefes almaya çalışıyorduk ama alamıyorduk.(yazar kelimeleri bölerek yazmaya üşendi vallahi)

"Ayrıca çok alçakgönüllü."dedim göz devirerek. İmalı ses tonumu kullanacaktım da taakatim yoktu. Bir sonraki kavgada kızlar.

"Aynen o var birde."bu çocuk ima nedir kinaye nedir bilmiyor mu? Laf  sokuyorsun ciddiye alıyor. Nefes al Kader hadi kızım. Ha gayret.

"Buldum."dedi.

"Yine ne buldun?"dedim. Sonra nefesimi kontrol etmeye çalıştım. O da aynı şeyi yapmaya çalışıyordu ama beceremiyordu. Bana öldürücü diye tabir ettiğimiz bakışlarını attı ve onun gibi yere oturmam için eliyle işret etti. Hareket dahi etmkte zorlanıyordum ama başardım ve yanına oturdum. Ellerimi ellerinin içine aldığında nedense(!)daha zor nefes almaya bşladımO da aynı şekilde(!)Sonra bana yaklaştı. Yaklaştı ve burnunu burnuma değdirdi. Kesik kesik;

"Bir şey yarım kalmıştı. Madem nefessizlikten öleceğiz o zaman yavaş yavaş değil biranda kesilsin nefeslerimiz."dedi ve gözlerini yumdu. Dudaklarını bana değdirdiğinde çok sıcak olduklarını farkettim. Ayrıca bitmek üzere olan şeftalili parlatıcımın bir kısmının onun dudağına bulaştığını hissettim. Severdim o parlatıcıyı. Burada var mıdır ki? Odaklan Kader şuan öpülüyorsun. Öpüşmekle meşgul ol. Dudakalrımı araladım ve bende onu öpmeye başladım. Bilmem ne kadardır öpüşüyorduk. Kapı sesiyle geri çekildik ve sese doğru döndük. Bir adam İngilizce;

"Arıza tamir edildi efendim. Ancak şuan bakıma aldığımız için kabinden inmeniz lazım."dedi. Evet İngilizce'm çok iyidir.

Biz afallamış biçimde kafa salladık Berk benden önce nefesini düzene soktuğu için ayağa kalktı çantamı aldı bir eline diğer elini de bana uzattı. Onun elini tutarak kalktım ve el ele kabinden çıktık. Neredeyse akşam olmak üzereydi. Dudağında sim vardı. Ve beni çok rahatsız etmişti. Hemen elimi oraya götürdüm ve sildim.