10

718 67 80
                                    

***

ONUNCU BÖLÜM

"O AN RADYODA CEM ADRİAN'IN SESLENDİRDİĞİ 'BANA NE YAPTIN?' ŞARKISI ÇALIYORDU.

***

Pervane sabaha kadar uyumamıştı. Büşra defalarca kapısına gelmiş ve sık sık arayarak onu kontrol etmişti. Arkadaşının endişesini anlayabiliyordu çünkü onunla konuşurken endişesini ve pişmanlığını belli etmişti. Ve belli ki bu durum Büşra'nın içine dert olmuştu. Uykusuzluktan ve yorgunluktan yanan gözlerini sımsıkı kapattı. Yaşlar içine aksın istiyordu. Genç adam karşısındaki büyük yatağın ortasında öylece yatıyor olsa da aklı tamamen ona olabilecek kötü şeylerle dolup taşıyor pişmanlığı artarak onu eziyordu.

Affan onu bir kez daha kurtarmıştı ama bu kurtarış bu sefer kanlı sonlanmıştı. Doktor Faysal ona defalarca genç adamın iyi olduğunu söylese de Pervane onun dediklerine inanmamış gibiydi. Pişmanlık gözlerini kör kulaklarını sağır etmişti. Affan onu defalarca uyarmıştı ama o şımarık bir kız çocuğu gibi yürüyüş grubunun en önünde korkusuzca salınarak yürümüştü.

Kendinden utanarak yumruk yaptığı ellerini ıslak yanaklarının üstünde hırsla gezdirdi. Pis ve karanlık bir dünyanın içinde yaşadığını her zaman biliyordu ama bu zamana kadar yakınındaki kimseye zarar gelmemişti.

Ta ki o tam bir salak gibi davranana kadar!

Yürüyüş sırasında genç adamın onu ikna etme çabaları. Araçla alana doğru giderlerken onun gözlerinde gördüğü endişe... Pervane sessizce ağlıyordu. Sessizce genç adama yaklaştı. Yağın üstünde uzanan güçlü bedenin acı çekmediğine inanmak istedi. Bunun için dua etti. Parmakları Affan'ın yaralarla süslü sert yüzüne uzandı ama parmakları ona dokunacak gücü kendinde bulamadı. Titreyen ellerini yumruk yapıp göğsünde birleştirdi. Sessizce onlarca kez özür diledi onu duymayan adamdan...

Osman'sa onun düşündüğünün aksine uyanıktı ve kulağına gelen 'özür dilerim' sözleri ve onlarca tekrarı artık sinirini bozmaya başlamıştı. Bir kadına bu kadar büyük bir vicdan azabı yüklemek istemezdi ama Pervane bunu hak etmişti ve genç kadını istediği gibi yönlendirebilmesi için yaralı adamı oynaması gerekiyordu. Yüzüne doğru uzanan parmaklar ise ona başka şeyler hissettirdiğinde yine her şeyden uzaklaştığını düşünerek huzursuzlaştı. Huzursuzluğunun üstüne başka şeylerde durmaksızın ekleniyordu.

Pervane'yi gerçekten öldürmek isteyen birileri vardı ve bu onların planlarını yerle bir edebilirdi. Osman'sa her şeyi öğrenip grubun Almanya ayağına ve Irak ayağına büyük bir darbe indirmek istiyordu. Ama Pervane ölürse istediği hiçbir şeye ulaşamazdı. Uzandığı yatakta sancılı bıçak yarasıyla bir kez daha kasıldı. Bu kasılmasının nedeni ise kesinlikle bedensel bir acı değildi. Vücudu Pervane'nin ölüm fikrine dahi dayanamıyordu. İçi kor bir alev halinde yanıyor, aklı bu fikri kabullenmiyordu. Her ne olursa olsun genç kadının bilgisiz ve masum olduğuna inanmak istiyordu.

Osman düşüncelerinin arasında savrulurken Pervanenin yatağın köşesine kıvrıldığını hissetti. Saat epeyce ilerlemiş olmalıydı. Hafifçe araladığı gözlerini Pervane'nin üstünde gezdirdi. Güzel kadın son kez gözlerinin onun üstünde gezdirmiş ve titreyen bedenini yavaşça yanına bırakmıştı. Artık o da uyuyabilirdi ama Osman'ın düşünmesi ve planlaması gereken onlarca şey vardı. Yapılan iğnelerin yan etkisi olsa gerek Osman o gece hiçbir şey düşünememişti.

*

Yürüyüş sırasında olan olaylar çoktan Topal Cafer'in kulağına gitmişti. Biri dolaylı yoldan ona saldırıyordu. Ve bu Almanya'da maddi ve manevi zarara uğramasına neden olabilirdi. Korku ona olan güveni ve saygıyı azaltabilirdi. Korkmak ona göre bir şey olmasa da söz konusu para olduğunda o bile büyük bir korkuya kapılabiliyordu. Yanındaki adamlar onu seviyor ya da canı gönülden bu davaya inanıyor değillerdi herkes parasının peşindeydi hatta çoğu adamı yaptıkları şeyi paralı askerlik olarak nitelendirmeye başlamıştı. Ondan aldıkları maaşlarını doğrudan hepsi ailelerine yolluyorlardı ve bu da onların Cafer'e bağlılığını sağlıyordu. Yani para yoksa hiçbir şey yoktu.

AŞK YARASI (Osman Polat) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin