***
DOKUZUNCU BÖLÜM
"O AN RADYODA AŞIK VEYSEL'İN SESLENDİRDİĞİ 'GÜZELLİĞİN ON PAR'ETMEZ' TÜRKÜSÜ ÇALIYORDU."
***
Pervane sabahı zor etmişti. Düşüncelerinden yorulmuş ve uyuyakalmıştı. Aklı bir Affan'a bir davalarının gerçekliğine gitmiş arada savrulup durmuştu. Ne yapacağını kesinlikle bilmiyordu hem de her iki konu için. Elleri bomboştu ama kafası tıka basa doluydu. Büyük yatağının ortasına oturmuş yastığını yumrukluyor tüm hıncını ondan çıkarmak istiyordu. Gecesi tam bir kabus gibi geçmiş ve bedeni dinlenmekten çok uzaktaydı. Her yanı ağrıyordu. Elini komidinin üstünde duran telefonuna uzattı. Ekranda gördüğü onlarca mesaj ve arama onun yataktan fırlarcasına çıkmasına neden oldu.
Mesajların hepsi grubun farklı farklı üyelerindendi ama bütün mesajlarda aynı şey yazıyordu.
'Bugün yürüyüş var hazır olun, toplanma yerini gerekli izinleri aldıktan sonra sizlere mesaj olarak atacağız.'
Pervane bu sefer uzun siyah saçlarını başının üstünde dağınık bir topuz yaptı. Altına siyah kot pantolon siyah topuklu botlarını ve üstüne de siyah boğazlı kazağını ve deri ceketini geçirdi. Aynada gördüğü kişi kesinlikle bir üniversite öğrencisiydi ve savunduklarında haksızlık payı olamazdı. Ellerini üstünde gezdirdi ve istemsizce telefonuna uzandı. O sırada gözüne açılan göbeği ve göbek deliğinin etrafını saran doğum lekesi çarptı. Kimse doğuştan gelen bir dövmeye sahip olamazdı. Ama onda bir tane vardı ve o bunu çok seviyordu. Elini lekenin üstünde gezdirdi. Minik göbek deliğinin etrafı beyaz papatya yapraklarıydı süslüydü sanki, en azından onun benzettiği şey buydu. Gözü tekrar telefonuna takıldı. Affan'ı aramalı ve durumu ona açıklamalıydı. Birisinin onu koruması gerekiyordu. Çünkü hâlâ o kan emici otel sahiplerinden ve yapabileceklerinden korkuyordu. Daha fazla düşünmedi ve saatin çok da erken olmadığını düşünerek genç adamın ismini telefonunda buldu. Telefon daha bir kere çalmasına rağmen hemen açılmıştı.
"Sizi dinliyorum Pervane hanım?"
"Buraya gelmen lazım bugün hiç planlamadığım bir işim çıktı. Çoğu zaman örgütün yürüyüşlerine katılmam ama bu sefer katılmam istendi. Birazdan nereden yürümeye başlayacağımıza dair haber gelir ona göre yola çıkarız senin şoförlüğüne ve beni korumana ihtiyacım var hazırlansan iyi edersin," dedi Pervane ve ondan olumlu ya da olumsuz bir cevap bekledi. Affan'la işler çığırından çıkmıştı ama yine de adama sonsuz bir güven duyuyordu. Bu güveninse nerden geldiğine dair en ufak fikri yoktu. Başka bir kadın ondan korkup kaçacakken Pervane yabancı yaralı yüzlü kaba korumasına karşı bir çekim hissediyordu.
"Tamam Pervane hanım on dakika içinde odanızın kapısı önünde olacağım beraber aşağıya iner ve sonra siz nereye gitmek isterseniz oraya gideriz," dedi Osman ama dudaklarını o kadar çok ısırmıştı ki bir köşesinden hafifçe kan akıyordu. O bir askerdi ve sanki biri göğsünün ortasına onlarca mermi sıkmış gibi hissediyordu. Ölmesi gerekiyordu ama ölmüyordu. Hayatında ilk defa örgüt yürüyüşüne katılacaktı ve bunu hiçkimsenin duymamasını ya da görmemesini umuyordu. Yoksa Yakup ömrünün sonuna kadar onunla alay ederdi. Elini yüzünde gezdirdi ve avcuna bulaşan hafif kanı görünce hemen banyoya gitti. Başını soğuk suyun altına soktu kısa küt saçlarını yıkayıp havluyla fazla suyunu aldı. Ama bu bile onun ateşler saçan başını serinletmeye yetmemişti. Kafasının üstünden dumanlar çıkmamasını umarak kapıya uzandı ve kendini dışarı attı.
***
Kapısı tıklanınca Pervane son kez aynada baktı ve derin bir nefes alarak Affan'la karşılaşmak için kendisini hazırladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK YARASI (Osman Polat)
RomanceOsman Polat bu görev için uygun olmadığını en başından beri biliyordu bunu komutanına anlatmaya çalışmıştı ama başarısız olmuştu. * İki hırçın ve yaralı yürek. İkisininde inançları bambaşka ikisininde korkuları farklı ama kalp atışları gülüşleri ay...