***
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
"O AN RADYODA CEM ADRİAN VE MARK ELİYAHU'NUN SESLENDİRDİĞİ 'KÜL' ŞARKISI ÇALIYORDU...
***
Votka şişesiyle otelin barında kala kalmıştı Pervane ve böyle bırakılıp gitmeye hiç alışkın değildi. Genelde ısrar eden taraf o olmazdı ama daha ısrar bile edemeden tuhaf adam onu bertaraf etmiş ve gitmişti. Sıktığı dişleri arasından öfkeli nefesini dışarı verdi. İçkisini masaya bırakıp odasına doğru hareketlendi. Olanları ağzı açık izleyen Büşra gülmek ve şaşkınlıktan ufak bir çığlık atmak arasında gidip geliyordu ama koşarcasına kaçan arkadaşının arkasından gitmeye karar verdi.
"Pervane orada ne oldu?"
"Yüzüme bile bakmadan ona sunduğum işi elinin tersiyle itti ve gitti! O pisliği yanımda köpek edeceğim bak gör!"
Pervane tanımadığı adamı takıntı haline getirmişti ve bir psikopat gibi konuştuğunun farkındaydı ama kısa sürede yaşadıkları sinirini bozmuştu. Yaralı yüzlü izbandut onunla alay etmiş ve teklifini küçümseyerek adeta ondan kaçmıştı. Pervane'yi herkesin gözü önünde barda bir başına bırakmıştı. Muhtemelen herkes sevgilisi tarafından terk edildiğini falan düşünüyordu ama bu bile onun umurunda değildi çünkü o izbandut onun olacaktı. Ve onun o sert suratındaki ifadeyi kendi elleriyle silecekti!
Osman odasında yatağına uzanmış karşısında ki sandalyenin tepesine tünemiş ve her yeri çekirdek yapmış Muzaffer'i izliyordu.
"Ne olur bir kez daha anlat kardeşim ne olur?"
Osman sabır diler gibi gözlerini sıkıca yumdu ve derin bir nefes alarak hafifçe yerinde doğruldu. Yanındaki komidinin üstündeki suya uzandı.
"Muzaffer sen ne zamandır bu görevdesin aslanım?"
"Niye sordun kardeşim?"
"Kafayı yemek üzeresinde ondan dedim!"
"Sen gelmeden önce her şey çok sakindi. Tamam, Pervane'nin babasıyla iletişim halinde olduğunu biliyoruz ama Irak planlarıyla bir alakası var mı henüz bilmiyoruz işte bu yüzden biz serin sular kadar sakindik. Ama sen bugün çok iyi bir heyecan yaşamışsın," dedi ve ağzındaki çekirdekleri tükürüp ayağa sıçradı.
"Unuttuğumuz bir şey var, şimdi o kız sana kafayı takacak onu çok iyi tanırım seni yakın koruması yapmak için sana Almanya'yı dar edecek!"
Osman ellerini başının altında birleştirdi ve tavana bakarken gülümsedi. Onun istediği de zaten buydu. Genç kadının hırslı bir yapısı olduğunu onu ilk gördüğünde anlamıştı ve buna göre oynamaya karar vermişti. Okuduğu dosya ve gözlemleri onu başarıya ulaştıracaktı inanıyordu.
"İşte bu en iyisi olur onun kucağına düşmüş gibi görünmek beni masum gösterecektir aslanım benimde istediğim bu," dedi Osman ve tekrar yatağına yattı.
"Sen çok zekisin be kardeşim!"
"Çünkü ben Türk askeriyim, hadi ben ilk günden fazla heyecan atlattım artık bırak beni de uyuyayım, sende uyu da yarına hazır olalım. Bakalım Pervane Hanım yarın ne yapacak?"
***
Pervane otelin göz alıcı girişinde elinde tabletiyle geziniyor konuklarıyla sohbet edip her şeyi kontrol ediyordu. Ama gözleri o yaralı adamı arıyordu. Tabi o adamın gerçekten derin yaralar barındırdığını bilmeden. Neye bulaştığını bilmese de zamanla Osman'ın karanlık sularına adım atacaktı. Tabii Osman buna izin verirse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK YARASI (Osman Polat)
RomanceOsman Polat bu görev için uygun olmadığını en başından beri biliyordu bunu komutanına anlatmaya çalışmıştı ama başarısız olmuştu. * İki hırçın ve yaralı yürek. İkisininde inançları bambaşka ikisininde korkuları farklı ama kalp atışları gülüşleri ay...