***
İKİNCİ BÖLÜM
"O AN RADYODA NEŞET ERTAŞ'IN SESLENDİRDİĞİ 'YOLCU' TÜRKÜSÜ ÇALIYORDU..."
***
Günümüz...
Osman time alındığı zamanı hatırlamış ve geçmişe dalmıştı. Onun bu halini fark eden Yıldırım ne dese faydası olmayacağı için sessizce bekledi. Osman Polat daha derinlere inmeden başını hafifçe iki yana salladı ve kollarını göğsünde birleştirmiş ona onaylamaz gözlerle bakan komutanına döndü.
"Komutanım ben ne anlarım sevmekten?" dedi ve gözlerini yumarak sanki bu kötü fikri vücudundan atmak ister gibi sirkelendi. Sevgi, aşk evlilik ona çok ama çok uzak şeylerdi ve bunların hayatına girmesine asla izin vermemişti. Zaten yaralı yüzüyle onu sevebilecek bir kadın henüz daha doğmamıştı ve doğacağını da düşünmüyordu.
"Osman beni dinle bunu senden başka kimse yapamaz! Hem Almancan var hem Kürtçe biliyorsun," dedi Yıldırım Candaroğlu!
"Hem de dikkat çekmeyecek kadar çirkinim," dedi Osman ve sıkıntıyla siyah küt saçlarını çekiştirdi. Kara gözleri sorularla doluydu. Ama komutanına bunların hiçbirisini yansıtmadı. Sorun çıkarmayacak ve ona verilen görevi en kısa zamanda yerine getirip dönecekti.
Yıldırım onun gözlerindeki kabullenişi ve dudaklarındaki suskunluğu görünce konuşmaya devam etti.
"Almanya'ya gidecek içlerine sızacak ve o kızın en yakını olacaksın?"
"Komutanım ben o kızı babasını her hatırladığımda öldürmek isteyeceğim buna nasıl dur diyeceğim, kendime nasıl engel olurum?" dedi Osman ve tekrar başını önüne eğip elleri arasına alarak alnını ovuşturmaya çalıştı. Geçmeyen baş ağrısının hiçbir ilacı yokmuş gibiydi. Yıldırım konuştukça onun ağrısı artıyordu.
"Sen her zorluğun karşısında nasıl davranılması gerektiğinin eğitimini almış bir adamsın Osman! O adamların eline düştükten sonra ömrünün sonuna kadar TSK'nın içine girdin bu ailenin parçası oldun. Karşımda duran adam, dünyanın en iyi askerlerinden biri. Bunu unutma, ne olduğunu nerden geldiğini ve ne için savaştığımızı!"
Osman duydukları karşısında yine sustu. Çok konuşan bir adam olmamıştı. Hatta çoğu zaman asık suratlı ve aksi olduğu söylenirdi ama onu tanıyıp sevenler onun bu halini yadırgamamaya başlamıştı.
Osman yüzündeki ve bedenindeki yaralara rağmen ne kadar çekici olduğunun farkında değildi. Bunu ona söyleyecek son kişide Yıldırım'ın kendisiydi genç adam kendi haline gülerek ayağa kalktı. Osman'a yakışıklısın oğlum takma her şeyi kafana demek istedi ama bunun anlamsızlığı o an yüzüne çarptı. Tam arkasını dönüp gideceği sırada aklına gelenleri Osman'a söylemeden edemedi.
"Görevinin en ince ayrıntıları önündeki dosyada yer alıyor. Pasaportun ve banka kartların hepsi orada, sana yardım edecek adamların isimleri ve yerleri de yazıyor. Orada yalnız olmayacaksın şuan örgütün içinde zaten adamlarımız var ama senin daha derine inmen ve kıza yakınlaşman lazım, hatta dediğim gibi kıza kendini sevdirmeye bak aslanım," dedi Yıldırım.
Osman gülümser gibi oldu ama eli sol yanağındaki yaraya sürtünce her kası buz kesti. Bir kadının onu sevme olasılığı dünyadaki her olasılıktan daha azdı. Ama bunu bir türlü komutanına anlatamamıştı. Ya kendisi kördü ya da etrafındaki gözler körleşmeye başlamıştı bilmiyordu ama görevini yapıp, bilgi edinip yuvasına geri gelecekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK YARASI (Osman Polat)
RomanceOsman Polat bu görev için uygun olmadığını en başından beri biliyordu bunu komutanına anlatmaya çalışmıştı ama başarısız olmuştu. * İki hırçın ve yaralı yürek. İkisininde inançları bambaşka ikisininde korkuları farklı ama kalp atışları gülüşleri ay...