1. Bölüm

4K 270 37
                                    

Aklını mı dinlemeli kalbini mi?

Sabah'ın erken saatlerinde çalıştığı pastaneyi açan Su yeni çıkan pastaları tezgaha yerleştiriyordu. Çilekli pastaya gülen gözleriyle  baktı bir süre. Gün sonu onu kimse almazsa o alacaktı, kafasına koymuştu.

Yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyi bozmadan elinde tuttuğu tabağı tezgaha bırakıp arka tarafa adımladı.

Nil'in ise sesi çıkmıyordu. Alparslan bey adeta sinir küpüne dönmüştü. Batan malları bir tarafa kardeşi Bera bey uzun süre sonra şirkete gelecekti.

"Kendinizi öldü bilin Hilmi" diye bağıran patronunda gezdirdi gözlerini.

 Biliyordu bu adam asla işini yarım bırakmazdı.

"Nil diyorum duymuyor musun?" Diye bağıran Alparslan ile Nil yerinden sıçradı. 

"Kusura bakmayın Alparslan bey duymadım buyurun" diye karşılık verdi karşısındaki sinirden damarları patlamak üzere olan adama.

Bilmiyordu ki bu kelimeler Alparslan'ı zıvanadan çıkartırdı .

"Aklın nerde senin?! Şu karakoldaki adamı ara malı kurtarsın. Bir işi becerseniz şaşıracağım zaten!" diye söyleniyordu kendi kendine.

Nil 'Sanki ben batırdım malını' demek istiyordu ama o kadar yürek yoktu ki onda. Ah kalbi de keşke aklı gibi bu adama karşı koyabilseydi.

Aklı uzak dur dedikçe kalbi onun karanlığına çekiliyordu. Peki Alparslan Gurur Karahan onun dengi miydi?

"Peki Alparslan bey" diyerek dışarıya çıktı Nil.

Alparslan sert bakışlarını elinde tuttuğu belgelerden çekip odadan çıkan Nil'de sabitledi usulca. Onu göndermeye çok çalışmıştı ama Nil, Alparslan ne yaparsa yapsın pes etmiyordu.

Telefonun melodisi odada yankılandığında bakışlarını kapıdan çekip ekrana baktı.

 "Efendim Bera" ciğerlerinde tuttuğu nefesi usulca verdi.

 Okuması için Fransa'ya göndermişti ama Bera adeta zorla 'Ben adam olmayacağım' diyordu.

"Abi kesin gelmek zorunda mıyım? Çünkü ben burada-" diye devam ederken Alparslan sinirli bir şekilde "Bera bak tam 200 torbayı bir gerizekalı yüzünden polise yakalattım Rusya sınırında. İstersen benim sinirlerimi daha fazla bozma ve akşama burada ol" diyerek telefonu Bera'nın yüzüne kapattı.

Bera abisinin ne kadar sinirli olduğunu anlamıştı ve oku kendine çevirirse bu durum  ölüm fermanını kendi elleriyle imzalaması  demekti. Sessizce onu bekleyen abisinin özel uçağına binerek Türkiye'ye uçmayı bekledi.

Su dükkanın dolabına yeni yaptığı  pastaları  yerleştirirken, Nil kırık kalbi ile karakolda ki adamı arayarak Alparslan'ın ona dediklerini iletmişti.

Nil elinde unutup soğuttuğu kahvesini fark edince bir yudum almak için dudaklarına götürmüştü ki çalan telefonu ile kahveyi masanın üzerine bırakıp hızla oturduğu sandalyesinden fırladı.

Alparslan'ın odasına ulaşmış saçlarını düzene sokarken aldığı nefesi de tek hamlede düzenledi. parmaklarını kapıya tıklatıp beklemeye başladı.

Alparslan çalan kapı ile ağrıyan başını okşayıp gözlerini yumdu.

 "Yine ne oldu? Neyi beceremediniz?" Diye bağırdı istemsizce. Sürekli çıkan sorunlardan yılmıştı artık.

"Alparslan bey toplantınız vardı. Onu hatırlatmaya gelmiştim." deyince Alparslan masadan kalkıp adımlarını Nil'e doğru yöneltti.

Nil'i kapı ile kendi arasına alarak "Sence bu şuan umrumda mı Nil?" diye sorunca Nil sadece yutkunmakla kalmıştı.  Gözlerini kaçırmak istese de iki gözü de  şuan Nil'e itaatsizlik ediyordu.

KARANLIĞIM OL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin