Ahu gözlerini sevdiğim dilber, sana bir sözüm var diyemiyorum.
Akşam Nil'lerin Alparslan'lara gelmesi ile küçük çaplı bir şaşkınlık yaşansa da ilk toplayan Alparslan olmuştu.
Nil'in sekreteri olduğunu söyleyerek tüm cevapsız kalan soruları tek kelime ile cevaplandırmıştı.
Tanışma faslı geçilmiş, herkes masada yerini almıştı.
Su, Nil'in yanına oturmuş, Bera Su'nun karşısına, Alparslan ise başköşede yerini almıştı.
Bakışlarını Su'ya çevirip "Su anlat bakalım ne iş yapıyorsun okuyor musun?" diye sordu. Su huzursuzca yerinde kıpırdadı. İstemsizce korkuyordu bu adamdan.
"Üniversiteye hazırlık okuyorum, aynı zamanda küçük bir pastanede çalışıyorum."
"Nasıl tanıştınız?" Nil en sevdiği yemekten kocaman bir çatal aldı. Domatesli makarna!
"Nil, sana soruyorum nereden tanışıyorsunuz?" Diye sordu sertçe bu sefer Alparslan.
" Karşı dairemde oturuyor Su, kendisi öz kardeşimden farksızdır. Annesi babası vefat edince artık tam olarak öz kardeşim oldu." gülümseyen gözlerle baktı Su'ya.
Alparslan Nil'i bu iştahlı haline hafifçe gülümsedi. "Siz nasıl tanıştınız Bera" dedi Nil.
"Abim her ne kadar sevmese de ona pasta almaya girmiştim. Su da tüm masumluğuyla karşımda duruyordu. İlk görüşte aşk bu olsa gerek dedim." Bera gözlerini Su'dan alamıyordu.
"Bulutların üstünde çok uçuyorsun Bera. Fazla alışma" Nil haklıydı. O hatayı kendi de yapmıştı bir kere.
"Sana konuş dediğimi hatırlamıyorum Nil!"
"Özür dilerim Alparslan Bey." Ne demişti sanki? Olacakları belirtti sadece. Bu adam da kızmaya yer arıyordu.
Bu ortamın biraz da olsa yumuşaması lazım diye geçirdi içinden.
" Haydi biz bir kahve yapalım!"
"Su" dedi ve korkan kızı peşinden mutfağa sürükledi.
Bu yaşananlar Nil için pek de yeni sayılmazdı. Alparslan bey'in klasik anlarından bir tanesiydi sadece. Ama Su için durum çok tazeydi. Ne ablasına yapılan haksızlığı kaldırabiliyordu ne de ona bağırılmasını.
Nil yerlerini artık ezbere bildiği fincan takımlarına uzandığı an içeriye Nazan hanım girdi.
" Oy güzel kızım uzun zaman oldu görüşmeyeli kız özlemişim seni." Diyerek sarıldı Nil'e.
Nil buraya geldiği ilk günden beri çok seviyordu Nazan Hanım'ı. Uzakta olan annesinin hasretini buraya geldiğinde bir nebze de olsa giderebiliyordu.
" Ben de çok özlemişim ablaam" dedi ve kollarını orta yaşlı kadının boynuna sardı. Bu kadar kaba bir insanın yanında nasıl bu kadar ince ve naif insanlar yaşıyordu şaşırıyordu açıkçası.
"Bu kız kim Nil'im" Nazan eve gelen kızları pek sık görmezdi. Kız geleceği zaman Alparslan Bey onu evine gönderirdi.
" Abim yine kudurdu yukarıda. Bir bakar misin Nil abla?" Bera kafasını kapının kenarından uzatıp yardım arayan bakışlarını Nil'de gezdirdi.
"Tamam, Su canım kahveleri yaparsın güzelim" diyerek yavaş adımlarla yukarıya çıkmaya başladı. Yavaş olan her şey Alparslan Bey'i sinir ederdi. Yavaş olan bir Nil tahmin bile edilemezdi.
Hızını arttırarak terasa Alparslan'ın yanına gelmişti. Karşısında kızgın bir boğa olduğuna yemin edebilirdi.
"Alparslan Bey beni çağırmışsınız?" yavaşça sinirli adamın yanına doğru yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIM OL
Teen FictionGurur ve Gül geçen iki günde birbirine iyice alışmış, kaybolan yılların hasretini gideriyorlardı. "Gülüm hadi sen şimdi uyu annenle benim biraz işimiz var." Diyerek kızının saçlarını öptü. Gül kollarını babasının boynuna sarıp heyecanla yüzüne baktı...